the mastaba: bir düşünce mimarlığı

DERLEYEN: MÜMTAZ SAĞLAM

Christo ve Jeanne-Claude, The Mastaba, Çevre Enstalasyonu, 18 Haziran – 23 Eylül 2018, Serpentine Gölü, Hyde Park, Londra. “Christo ve Jeanne-Claude: Barrels and The Mastaba (1958-2018), 19 Haziran – 9 Eylül 2018, Serpentine Galleries, Hyde Park, Londra.


Christo ve Jeanne-Claude, The Mastaba, 2018, 20 m yüksekliğinde, 30 m genişliğinde ve 40 m uzunluğunda yüzen bir platform üzerinde yatay olarak istiflenmiş 7506 adet boyanmış varilden oluşan geçici düzenleme, Serpentine Gölü, Hyde Park, Londra. (Fotoğraf: Mümtaz Sağlam)

Christo (1935–2020) ve Jeanne-Claude (1935–2009), doğal çevreye ya da kamusal alana yönelik müdahalelerle yeni estetik durum, görünüm ve etki yaratan çok sayıda büyük ölçekli sanatsal düzenlemeleriyle tanınan iki önemli sanatçıdır. Kendilerini sanatsal bir geleneğin içine sokma girişimlerini hep reddetmelerine rağmen, çevresel enstalasyonları ile Land Art ve/veya Kavramsal Sanatla ilgili tüm değerlendirmelerde yer alırlar. Uzun birliktelikleri ve sanat yaşamları boyunca, açık alanda yer alan yeni projeler gerçekleştirmeye odaklandıkları; süreç içinde ürettikleri maket, desen, resim ve fotoğraflara öncelik vererek, bunların satışından elde edilen gelirle sanatsal projelerini geliştirmeye çalıştıkları söylenebilir.

Christo ve Jeanne-Claude; Avustralya, Almanya, ABD, İtalya, Japonya ve İsviçre gibi farklı coğrafyalarda gerçekleştirdikleri dev projelerinde belirleyici olan temel kaygının “geleneksel sanat pratiklerinin seçkinci gizliliğine” duydukları tepki olduğunu sıklıkla belirtir. Açık ve anlaşılır bir yapılandırma pratiği ile estetik duyumun etkili bir şekilde görünür kılınabileceği vurgusuna verdikleri öncelik ortadadır. Burada doğal çevreyle ya da park, köprü ya da bina gibi kamusal alanda konumlanan ve müdahale gören mekânlarla kurulan duyarlı ilişkiler, pek çok anlamı ifade ve işaret etme gücüne sahiptir. Ancak Christo; tüm projelerinde politik bir yorumda bulunmaktan ısrarla çekindiklerini beyan eder ve bu yönde yapılan yorumları da reddeder. Örnekse; Mastaba’da petrol varillerinin kullanılmasının sadece silindirik şekillerine duyduğu ilgiyle ilişkili olduğunu açıklayarak; varilleri çok heykelsi bulduğunu, büyük bir petrol rezervine sahip Birleşik Krallık’ta bu nesneleri biriktirmenin diğer nedenleriyle ve mecazlarıyla ilgilenmediğini söyler. Oysa bu yaklaşım, salt bu nedenle bile son derece politik görünür ve pek çok yorumu hak eder.

Mezopotamya’nın ilk kentsel uygarlıklarından alınan esinle ulaşılan ve güncellenen, bir düşünce mimarlığı ürünü olarak geliştirilen mastaba formu, doğal olarak olağanüstü boyutlarıyla potansiyel bir gücü çağrıştıran anlamlar içerir. Ve/fakat Christo, herhangi bir anlama başvurmaksızın karşımızdaki görkemli yapıyı sadece bir heykel olarak görmemiz gerektiğini söylemektedir. Ona göre; bu girişim tamamen yararsız ve gereksiz bir çabanın ürünüdür. Bu bilgi de projeyi çekici hale getiren en güzel kısmı oluşturur. Gerçekten de burada, tümüyle yapay ve geçici olan ama aynı oranda son derece gösterişli olan bir yapı inşa edilmeye çalışılmaktadır. Bu yapının gerek kapladığı alan ve anıtsal boyutları ile, gerekse kullanılan malzeme üzerinden oluşan etkinin geçici olma gerçekliği ile düşünsel bir karşıtlık içinde olduğu ortadadır. Göl ve çevresinin, bu karşıtlıktan gücünü alan ve Mastaba’nın yaydığı mevcut enerjiyle buluşan “coşkulu bir izleyici tanıklığının mekânı” haline gelmesi de yeterince anlamlı ve politik değil midir?

Jeanne-Claude’nin 2009 yılındaki vefatından sonra Christo’nun tek başına gerçekleştirdiği Mastaba, ikilinin sıra dışı bir hayal gücüne ve tasarım bilincine dayalı olarak ürettikleri son bağımsız projedir. Kitlelere kolayca ulaşarak sanatı demokratikleştiren bir jest olarak görülebilir. Ama aynı zamanda egoizm dolu bir yaratma iradesinin simgesi olarak Hyde Part’ta yükselmektedir.


ayrıca bakınız: https://www.serpentinegalleries.org/

Miranda Collinge, “A Remainder of One”, Esquire, Haziran 2018, Londra, sf.74-85.