nejad ve kent tasavvurları II

MÜMTAZ SAĞLAM 

Nejad’ın kent tasavvurlarında, kentsel imgelerle kurduğu zihinsel temas, yeni bir resim oluşturma olasılığının ön koşulu gibidir. Tam da bu yüzden; Nejad’ın resimlerindeki çok parçalı dinamizmi ve geçişli renk alanlarının oluşturduğu derinlik ve boşluk etkisini, organik ya da geometrik plan ayrımları hâlinde beliren mekân duyumsamasını bir kente, sokak ve cadde görünümüne kolayca bağlamak mümkündür. Bu saptama aslında, duygusal ve düşsel bir kent tasavvuru ile salt soyuta evrilmiş bir dil ve ifade aşkınlığının karşısında olduğumuzu gösterir. Zaten bağlantısızlık ve imge belirsizliği içinde tamamlanan pek çok resme, bu düşünceyi açık eden deneysel bir çalışma olarak bakılabilir. 



Nejad’ın kent tasavvurları arasında 1959 tarihli Londra resimleri ise, diğer kent tasvirlerinden oldukça farklıdır. [1] Londra’yı tümüyle bulutlu kasvetli bir ortam olarak değerlendiren sanatçı, yer-mekân bağlantısını asgari seviyeye çekerek, guaj ve suluboya tekniğinin saydam ve geçişli leke etkisine sığınır. [2] Bir bakıma William Turner’in manzara kavrayışını, nesnesiz bir boşluğa dönüşen suluboya görünümlerini çağrıştırmak ister gibidir. Büyük bir leke organizasyonuyla arka plana aldığı belirsiz kule imgesini Londra’yı simgeleyecek bir biçimde kullanır. Kâğıt üzerine gerçekleştirilen Londra resimleri arasında bilinen tipik üç ya da dört örnek, aslında birbirini tamamlayan ve tekrar eden bir düzen anlayışı üzerinde çeşitlenir. Dolayısıyla bu resimler, rafine edilmiş ya da üzerinde çalışılmış bir eskizden çok; ötelenmiş ve düşünsel bir Londra imgesini ifşa etmektedir. Londra, belli ki bazı nedenlerle imkânsız bir seçenektir onun için.


salt soyut bir görsel alan ya da açık manzara olarak kent

Nejad, 1960 tarihli Özbekistan seyahatinde soyut ve renkli alanların dinamizmiyle simgesel yerel unsurları bir araya getirir, çok sayıda resim için bu gözlemlerini kaydeder. Sözgelimi kırmızı fon üzerine biçimlenmiş dikine bir kompozisyonda, ikonografik bir öykülemeyle Buhara’yı anlatır. [3] Çöl boşluğunu andırır bir ortamda minare ve kubbelerden oluşan bu resmin merkezine odaklanan küçük imge yığını, simgesel ve anıtsal bir etkiye kavuşur. Aynı şekilde Semerkand adlı kompozisyonu da, Nejad’ın arayışını yansıtan bir enerjiye ve görsel bütünlüğe sahiptir. [4] Orta Asya ve Çin coğrafyasına egemen olan atmosferin bu ölçüde hızlı ve canlı bir biçimde kaydedilmesi, aslında Nejad’ın resim dilindeki tazeliğin bir göstergesidir. Burada, özgün soyutlama eğiliminin karakterini koruduğu, beraberinde yoğun bir iç-enerjiye ve ruhsal gerilime yaslanarak son derece etkili sonuçlar ürettiği görülür.

Bu kapsamda son örnek olarak verilmesi gereken 1980 tarihli Manhattan N.Y. adlı kompozisyon, önceki New York çeşitlemelerinden oldukça farklı bir görünüm içindedir. Bu resim, parçalı bir şekilde istiflenmiş renkli soyut yapı bloklarıyla kurulmuş, biçim-anlam ilişkilerini geliştiren bir aşırı yorum denemesi olarak nitelenebilir. [5] Fırçanın özgür ve sert hareketleriyle, kent tasavvurunu bütünleyen hız, şiddet ve gerilim gibi etkenler üzerinden kent hayatını duyumsama çabası gibidir. Mevcut hâliyle kavramsal bir niteliğe bürünen bu görsel alan, dikey hatların kesintili ama akış içerisindeki hiyerarşisine dikkat çekerek New York’un mimarisini dolaysız bir şekilde simgelemektedir. Bilinen New York imgesiyle bu bağlamda kurulan zihinsel ilişkinin düzeyi, başka bir dünya gerçekliğinin mesafeli izlenimine dönüşmektedir. Bu yüzden neredeyse taşıllaşan iri kütlelere, duygusal ve ürkek bir bakışın ürünü olarak bakmak gerekir. Çünkü bu karşıtlık, ikonikleşen bu New York anlatısının yapısal ve simgesel karakterini etkili bir biçimde ortaya koymaktadır.

Gelinen noktada; Nejad’ın soyut düzenlemelerinde, kentsel imgelerle kurduğu zihinsel temas, yeni bir resim oluşturma olasılığının ön koşulu gibidir. Tam da bu yüzden; Nejad’ın resimlerindeki çok parçalı dinamizmi ve geçişli renk alanlarının oluşturduğu derinlik ve boşluk etkisini, organik ya da geometrik plan ayrımları hâlinde beliren mekân duyumsamasını bir kente, sokak ve cadde görünümüne kolayca bağlamak mümkündür. Bu saptama aslında, duygusal ve düşsel bir kent tasavvuru ile salt soyuta evrilmiş bir dil ve ifade aşkınlığının karşısında olduğumuzu gösterir. Zaten bağlantısızlık ve imge belirsizliği içinde tamamlanan pek çok resme, bu düşünceyi açık eden deneysel bir çalışma olarak bakılabilir. 



ruhsal bir yansıma alanı olarak kent tasavvuru

Yaptığı yolculuklarla kısa değişim evreleri içinde yenilenen Nejad’ın sanatı; Paris’i terk ettiği 1968 yılından itibaren sürekli bir şekilde iç huzurunu aramakta, Doğu’ya özgü kimlik vurgularıyla yüklü dramatik bir iç yolculuğun ifadesi olarak netleşmektedir. Kendini ancak bu yöntemle yenileyebilen sanatçı, bir özne olarak sanki kendi kişisel gelişimini tamamlamakta; psikolojik nedenlerle sıkışan bir yaşamını özgürleştirme hamlesi diyebileceğimiz bu ataklarla aşabilmektedir. Böylece farkında bile olmadan, sanatındaki performatif kaliteyi korumakta ve sürekli kılmaktadır. 

Dolayısıyla yaşamını kısa aralıklarla farklı coğrafyalarda geçiren Nejad’ın, son yıllarında Polonya’da küçük bir kasabaya yerleşmiş olması ise ayrıca ilginç bir durumdur. Bu dönemde Nejad’ın sanatında, imgesel yapıntılarının giderek soyut lekelere dönüştüğü ve temsil değerlerinin çözülmeye başladığı görülür. Yine de dinamik ve renkçi niteliğiyle baştan beri farklılığını ve özgünlüğünü koruyan bu tavrın, yolculuk esnasında ya da hemen sonrasında lirik karakterini öne çıkaran, dış-dünya gözlemlerini ruhsal bir bütünleşmeyle soyutlayarak dışavuran çok önemli yapıtlar ürettiği görülür.

Sonuçta Nejad’ın kent temalı resimleri, kenti saran ve kuşatan bir görsel alandır her şeyden önce. İçinde olduğu yer ve mekâna dair duygusal izler bırakmaya çalışan Nejad, yine de kendini dışarıda bırakan bir bakışla bu ortamdan uzaklaşır. Yeni bir gezi fikrinin içine sürüklenerek, salt soyut derinlikte başka bir kentle buluşma olasılığını canlı tutar, ruhsal bir yansıma alanı olarak bu yeni tasavvurun peşini asla bırakmaz.


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2024 / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: https://saglamart.com/nejad-lirik-bir-duyumsama

NOTLAR

[1] Nejad Melih Devrim (1923 İstanbul – 1995 Nowy-Sacz / Polonya) / Annesi ressam Fahrelnissa Zeid’in teşvikiyle erken yaşta resimle ilgilenmeye başlamıştır. 1941 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Leopold Lévy Atölyesi’ne giren sanatçı, Yeniler Grubu hareketi içinde yer alır. 1946 yılında gittiği Paris’te, Paris Okulu bünyesinde lirik-soyut estetiğin uygulayıcılarından biri olarak önemli sergilere katılır. Resimlerinde mekânı ve ritmi sürekli bir sorun olarak algılayan Nejad, sanat yaşamının her döneminde yerel, kültürel bağlantılarına açık göndermelerde bulunur. Başta Bizans mimarisine yönelik atıflarıyla dikkati çeker. Aynı şekilde, İstanbul’un sunduğu geniş kültürel miras, mozaikler, seramikler, vitraylar sanatçının mekan kavrayışıyla ilişkili, yalınlaştırılmış, indirgenmiş ama etkileri yoğun kaynaklar halindedir. Ayrıca bakınız: [https://www.galerinevistanbul.com/tr/artists/46-nejad-devrim/biography/]

[2] Nejad’ın Londra adını verdiği 1959 tarihli üç çalışma için bknz. Nejad 1923-1995, Galeri Nev Yayını, 2021, sf. 109)

[3] Nejad, Buhara, 1960, Tuval Üzerine Yağlıboya, 195×95 cm. (TC Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu)

[4] Nejad, Semerkand, 1960, Tuval Üzerine Yağlıboya, 100×81 cm. (Maria Devrim Koleksiyonu)

[5] Nejad, Manhattan N.Y., 1980, Tuval Üzerine Yağlıboya, 51×61 cm. (Lüset-Mustafa Taviloğlu Koleksiyonu)