el anatsui: behind the red moon / hayali aşırılığın duvarları

GÜLAY YAŞAYANLAR

Behind the Red Moon / Kızıl Ayın Ardında; Afrika coğrafyasının kültürel farklılığından kaynaklı bir tarihsel dökümü sorunsallaştıran, yaratılan dil ve ifade gücüyle zihinsel işlevlerini geliştiren kurmaca bir dünya yaratmaktadır. Emek ve üretim pazarının karmaşık ilişkisinden türeyen kültürel ve toplumsal bir gücün özgürlük arayışına dair tutkulu bir serüvenini anlatmaktadır. Dahası, aşırılıklarla biçimlenen, büyük ve ortak emek ürünü, arzu ve enerji yüklü bu estetik deneyim; doğaüstü bir temsil gücüyle, sürdürülebilir bir dünya üzerine düşünmeye de bir davet gibidir.



Afrikalı sanatçı El Anatsui’nin [1] Turbine Hall’de sergilediği Behind the Red Moon / Kızıl Ayın Ardında adlı üç parçalı dev heykel enstalasyonu, Afrika sanatının büyüleyici atmosferinin yansıdığı, derin bir duygulanım ideolojisinden gücünü alan etkili bir çalışmadır. [2] Benzersiz bir tahayyül gücüyle biçimlenen bu post-mekânsal düzenleme, metalik titreşimlerin uğultusunu hissettiren düzleştirilmiş metal şişe kapaklarının birbirine eklenmesiyle oluşur. Dahası, büyük bir emeğin ve mevcut hâliyle sanat kavramını kışkırtan radikal bir pratiğin ürünüdür. Kırılgan kumaş örüntüleri üzerinde metaforik bir bağlamda nakşedilen ve Afrika kıtasını sembolize eden mağrur görüntülerle, heybetli bir öteki dünya sanatını karşımıza çıkarır. 


esrarengiz bir kimliğe bürünen anıtsal kızıl ve kara dokumalar

Behind the Red Moon’un ilk parçası, hemen girişte yer alan The Red Moon / Kızıl Ay adlı bir yüzü sarı, diğer yüzü kırmızı dev bir dokumadır. Küresel bir tüketim endüstrisinin atıkları olan içki şişesi kapaklarının düzleştirilip bakır telle bir araya getirilmesiyle üretilmiştir. Tavandan asılı durmakta ve bir yelken bezini ya da geçmiş dramatik deniz yolculuklarını andırmaktadır. Gemilerin taşıdığı mal ve insan ticaretiyle alâkalı zamandizinsel bir süreci de hatırlatan bu çift taraflı metalik perde, aynı zamanda alkol endüstrisi için çalışan işçilerin emek-ürün üzerinden sömürü mizansenlerine dayalı bir düzenektir. Metalik örüntüsüyle tetikleyici bir işlev görmekte, ortak hafızaya yön veren trajik anlatıları, kendi eko-sistemine taşımaktadır. 

The Red Moon’un hemen arkasında yer alan ve parıltılı yuvarlak tül parçalarından oluşan ikinci heykel grubu The World / Dünya, sömürgeci politikalarla değersizleştirilen insan varlığının sancılı alegorilerini yansıtan tuhaf bir iç şekillendirmedir. Figür siluetleri ve kademeli tel örüntüleriyle, dairesel zarif bir dünya formülasyonunu oluşturur. Eğik durumda çalışan işçileri anlatan bir imge yapılanması ya da sömürü düzenine atıflı yapısal çarpıklığın ironik bir temsili gibidir. Dolayısıyla, sanatçının yaşanmış gerçekliklere ilişkin bir ağıt niteliğinde biçimlediği, geçen zamanı da içine alan, güncel kaygılarla yüklü bir düzenlemedir. Ve dönüşen malzemelerle yaratılan -sanki bir gün batımını andıran- metalik ışıklı çarpıcı bir aurada Afrika’nın marjinal psiko-tarihini, kendi mekânında dilsel bir katmana çevirir. O yüzden; var olan dairesel ve küçük ölçekteki figür-imge düzeniyle, ezilen toplumsal sınıflara bir övgü-ithaf ya da hatırlamaya dönüşen ve esasen hissedilen şeylerin ve deneyimlerin gerçeküstücü ve trajik bir üst-mekânı haline getirilmiştir burası. 

Turbine Hall’de arka kısımda asılı duran The Red Wall / Kızıl Duvar adlı siyah parıltılı kumaş ise, yine çöplerden ve ticari etiketlerden oluşan kasvetli ve tedirgin edici bir enstalasyondur. Tüketim psikolojisinin aşırı karanlık yüzünü gösteren, küresel bir endüstrinin dayattığı baskıyla birlikte kıskaca alınan ya da deforme edilen yaşamların bir tür nevrotik bağımlılık dramasıdır. Ve açık bir şeklide, sayısız nesne-atık ürünün kesilip biçimlenmesiyle kurulan bu heybetli ve melankolik kara dokuma, iklim değişikliğinden doğanın tahribine kadar yaratılan sıkıntılı güncel tarih yazımına dair inşa edilmiş bir manifestodur. Ama hepsinden önce; ağırlıklı ve dik durarak salınan ve yer yer bükülüp kendini daha da sağlamlaştıran bir diziliminin gözlendiği spontane bir işçiliğin zarif gölgeleriyle donatılmış eşsiz sanatsal bir üründür. Adeta Turbine Hall’ün büyük boşluğunda yeni bir dünya düzenini anlatmaktadır. Tavandan aşağıya doğru süzülerek, siyahın içinde gezinen çok sayıda renkli biçim, leke ve formlarla Afrika’nın geleneksel dokuma kültürünün katmanlı ve eklektik yapısıyla özdeşleşmekte ve tüm azametiyle mekânı kışkırtmaktadır.

The Red Wall; hiç kuşkusuz ki, Gana’nın simgesel kültürel değerlerini korumaya alan ve kolektif hafızada yer eden trajik hikâyeleri birer görsellik unsuru olarak dokuyan, düşsel bir zaman duvarıdır. Ya da; Afrika ile ilgili sayısız renk ve imgenin buluştuğu akışkan, metalik, kara-kızıl bir perdedir. Ütopik bir manzarada ışığını her gün biraz daha artıran ve boşluğa yayan, adeta kızıl ayın arkasında yükselen parlak bir anıttır. 

Toplamda üç parçadan oluşan Behind the Red Moon / Kızıl Ayın Ardında; Afrika coğrafyasının kültürel farklılığından kaynaklı bir tarihsel dökümü sorunsallaştıran, yaratılan dil ve ifade gücüyle zihinsel işlevleri geliştiren kurmaca bir dünya yaratmaktadır. Emek ve üretim pazarının karmaşık ilişkisinden türeyen kültürel ve toplumsal bir gücün özgürlük arayışına dair tutkulu bir serüvenini anlatmaktadır. 

Dahası, aşırılıklarla biçimlenen, büyük ve ortak emek ürünü, arzu ve enerji yüklü bu estetik deneyim; doğaüstü bir temsil gücüyle, sürdürülebilir bir dünya üzerine düşünmeye de bir davet gibidir. 


Gülay Yaşayanlar, Copyright © 2024 / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: https://saglamart.com/el-anatsui

[1] El Anatsui (1944-Gana) Nijerya’da yaşamakta ve çalışmaktadır. Usta bir yerel dokumacının oğludur. Basit malzemeleri titizlikle, ayırt edici görsel etki yaratan örgü teknikleriyle kurma ve karmaşık asamblajlara dönüştürme becerisiyle tanınır. Gana’da Kwame Nkrumah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden 1975 yılında mezun olduktan sonra, Nijerya Üniversitesi Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda uzun yıllar öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Yerli kültüre ait sembolleri, motifleri ve ideografik ve sembolik unsurları çalışmalarında kullanır. Geri dönüşüm istasyonlarından temin ettiği binlerce katlanmış ve buruşturulmuş metal parçasını, şişe kapaklarını bakır telle birbirine bağlayarak büyük ölçekli heykeller üretmektedir. Titizlikle üretilmiş bu parlak ve ağır çalışmalar, her defasında yeniden şekillendirilebilir bir forma sahiptir. (kaynak: https://elanatsui.art/biography)

[2] Hyundai Commission: El Anatsui: Behind the Red Moon, Kişisel Sergi, Enstalasyon, 10 Ekim 2023 – 14 Nisan 2024, Turbine Hall, Tate Modern, Londra. [https://www.tate.org.uk/whats-on/tate-modern/el-anatsui]