l’air de paris: türk ressamları paris’te / 1945-1968

MÜMTAZ SAĞLAM

L’air de Paris – Paris Havası, Çağdaş Türk Sanatı, 28.09.2022-12.02.2023, Arkas Sanat Merkezi, İzmir. Küratör: Necmi Sönmez, Tasarım Konsepti: Ömer Durmaz, Sergide yer alan sanatçılar: Léopold Lévy, Fikret Mualla ve Hale Asaf öncüler olarak; Fahrelnissa Zeid, Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Füreya Koral, Abidin Dino, Hulusi Mercan, Selim Turan, Cihat Burak, Adnan Varınca, Şükriye Dikmen, Avni Arbaş, İlhan Koman, Leyla Gamsız, Lütfi Özkök, Neşet Günal, Nejad Devrim, Mübin Orhon, Nedim Günsür, Tiraje Dikmen, Adnan Çoker, Turan Erol, Kuzgun Acar, Semiramis Zorlu, Albert Bitran, Oktay Günday, Ferit İşcan, Erdal Alantar, Remzi Raşa, Güneş Karabuda, Yüksel Arslan, Müzehher Bilen Pasin.

Paris Havası sergisiyle yeniden gündeme gelen ve Necmi Sönmez’in hassasiyetle üzerinde durduğu Çağdaş Türk Sanatı’na yön veren bu değişim iradesi; dikkat edilirse, soyut dışavurumcu ressamların hayat ile sanat arasında sağladıkları tekinsiz ilişkilere de vurgu yapmaktadır. Dönemine göre son derece dinamik bir karaktere sahip olan bu resimleri, sadece güncel gelişmelerin içinde olmanın verdiği heyecanla birlikte; düşünce, duygu ve tepkilerin canlı bir biçimde kaydedildiği bir anlatı oluşturma pratiği olarak nitelemek de yerinde olacaktır. Sönmez’in bakışıyla bir kez daha tanıklık ettiğimiz, L’Air de Paris / Paris Havası, Çağdaş Türk Sanatı, 1945-1968 adlı sergi, tam da bu bağlamda yüzyılın ikinci yarısından itibaren Paris’te oluşan değerli bir birikim ile soyut ve soyutlama konusundaki kararlı duruşların esaslı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi anlamına geliyor.


L’air de Paris/Paris Havası, Çağdaş Türk Sanatı, 1945-1968, Küratör: Necmi Sönmez, Arkas Sanat Merkezi, 28.09.2022-12.02.2023, İzmir. [https://arkassanatmerkezi.com/portfolio/lair-de-paris-paris-havasi/]


Necmi Sönmez; İzmir Arkas Sanat Merkezi’nde düzenlediği ve küratörlüğünü üstlendiği L’Air de Paris – Paris Havası, 1945-1968 adlı sergide Çağdaş Türk Sanatı’nın yüzyıl ortalarında yaşadığı Paris kaynaklı radikal dönüşüme odaklanıyor. Sönmez, burada yaşanan özgürleştirici ve yaratıcı dinamiklere sahip sanatçı hikâyelerine ve yapıtlara dikkatimiz çekiyor. Yüz yüze edindiği bilgiler ve çoğu birinci elden topladığı belgelerle, bu önemli tarihsel sürece yönelik değerlendirmelerini bir sergi bütünlüğü içinde ve nitelikli bir katalog eşliğinde bizlere sunuyor.


öne çıkan soyut resim algısı ve çeşitlenen soyutlama deneyimleri

Paris Okulu, soyut resme dönük ilginin ve/veya soyutlamacı eğilimlerin tüm zorluklara karşın 1945’li yılları takip eden zaman diliminde yarattığı etkileşim alanı içerisine Türk sanatçılarını da dahil eden ve önemli bir oluşumdur. Bu süreçte; daha kentli ve güncel bir tasavvurun ürünü olan konu-içerik yapılanmalarının; dışavurumcu atıflarla biçimlenen anlatılar hâlinde, yerleşik çalışma türlerini gölgede bıraktığı görülür. Böylelikle resmin, dışavurumcu jestlerin ürünü olan bir boyasal gerçeklik haline geldiği bile söylenebilir. Batıyla eşzamanlı bir şekilde düşünme, davranma ve sanat üretimi yapma olanağının yakalandığı bu evrede yaşanan doğaçlama ve serbest-soyutlama gibi girişimlerin arka planında, kendini özgür ve yetkin hisseden bir sanatçı profilinin olduğu unutulmamalıdır

Ayrıca bu dönemde; hızlı bir şekilde yayılan bu soyut ve soyutlama eğilimli resim yaklaşımının Paris’te bulunan Türkiyeli ressamlar tarafından da başarılı bir biçimde tatbik edilen bir yöntem ya da eylem biçimi olarak açıklanması yerinde olacaktır. Soyutlama eyleminin dinamik unsurları olan kaligrafik ya da geleneksel nakış duyarlığına atıflı ilgileri de, yine bu süreçte, hareket ve düşünme kolaylığı sağlayan katkılar olarak görmek gerekir. Bu mantıkla yaklaşıldığında sanatçılarımızı soyut kavrayışa ve soyutlama eylemine götüren iradenin informel, yani okunur biçimi ve imgeyi yadsıyan yanını görmek ve anlamak mümkündür. Bu kapsamda; yüzyılın ortalarında Fikret Muallâ ve Hale Asaf ile başlayan ve dinamik bir karaktere sahip soyutlama yaklaşımlarını, sonraki yıllarda Paris’te gelişen ve Türk sanatını yakından ilgilendiren olaylar ve hikâyelerle ilişkilendirmek üzerinde uzlaşılan bir konudur. Bu bağlantı üzerinden özellikle Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Mübin Orhon, Selim Turan, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Tiraje Dikmen ve Avni Arbaş gibi sanatçıların Paris’te devam eden üretimlerine, soyut ve dışavurumcu etkinin açık bir şekilde görülen sürekliliğine dikkat etmek gerekir.


biçimsiz ve açık yapıların lekeci-soyut estetiği

1950’li yıllardan sonra belirginleşen ve dışavurumcu bir niteliğe bürünen soyutlama eğilimi, sözünü ettiğimiz Türk ressamları tarafından hiç kuşku yoktur ki başarıyla uygulanmıştır. Paris’te yaşamayı ve üretmeyi tercih etmiş sanatçılarımızda gözlenen radikal tavır ve soyut kalite her zaman dikkat çekici ayrıcalıklar içerir. Ağırlıklı olarak figürü yadsıyan, salt-soyuta atıflı bu yaklaşımın temsilcilerinin başında, imge ya da figür kaynaklı soyutlama yerine meseleyi daha özcü bir boyutta değerlendiren ve lekesel etkilerle örülmüş kompozisyonlar üreten Nejad gelmektedir. Nejad’ın yaklaşımında elde edilen soyut kalite ve nitelikli estetik önermelerin, hatta dışavurumcu kavrayışın; adıyla özdeş hâle gelen bir imgelemin sonucu olarak gösterilmesi yanlış olmayacaktır. Zaman içinde, dış dünya ve figür bağlantılı soyutlamaların dışavurumcu denemelere dönüşmesi, temsil öncelikli değerlerin ve biçimsel unsurların önceliğini yitirmesiyle ilgilidir. Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren renkçiliği ve lirik karakteriyle çeşitlenen bu tavrın, duyarlı bir ruhsallıkla da ilişkili olduğu görülür.

Benzer şekilde, nitelikli bir soyutlama ve dışavurumcu ifadeyi sentezleyen Mübin Orhon da, doğrudan informel bir açılımın olanaklarını tartışan yanıyla bu süreçte bir adım öne çıkmaktadır. Orhon’un gösteriminde kademeli olarak indirgenmiş ve isimsiz bırakılarak bağlantıları yok edilmiş yalın bir dil estetiği ve düzenleme mantığı devrededir. Yani burada, imgesel düzenin iptali, konunun düşünsel ve anlatımsal niteliği üzerinde yürüyen soyut ve kavramsal bir tasavvurdan bahsetmek yerindedir. Dahası, anlama doğrudan atıf yapan göndermeler, anlatının iç-plastik kuruluşuna göre içkin değerler yüklenmektedir. Özellikle, zamana ve mekâna vurgu yapan ve kırmızıya bel bağlayan eşzamanlı ışık ve derinlik etkileri resmin değişken içeriğine müdahil olur ve mekânsal bir boyut yaratır. Bu yüzden, Mübin Orhon örneğinde iyice marijinalleşen, dil ve söylem bütünlüğü ile biçimsel deneyime dönüşen bir kararlılık hâli son derece önemlidir. Keza; Hakkı Anlı’nın resim serüveni de yine Paris’te biçimlenen ve süreklilik gösteren benzer bir kararlılık halinin açılımı gibidir. Ancak Anlı, figüratif bağlantıları duyumsanır olan bir soyutlama yaklaşımı içindedir. Bunu da oldukça dinamik bir enerjiyle ifade etmektedir. Tepkisel yönü kuvvetli görünen daha değişken bir yaklaşımın peşindedir. Figüre yönelik atıfları, bir psiko-dinamik gösterge olarak son derece şekilsî, hatta leke etkileriyle yetinilen bir seviyede bırakmaktadır. Öncelikli olarak anlatının soyut bir düzlemde, okunur içerikten bağımsız bir kurgu ve inşa çabası olarak biçimlendiği görülmektedir. Anlı’nın bu yorum çabası, figürü kavramsal düzeyde koruyan bir imge tasavvuru olarak görülebilir.


l’air de paris / değişim iradesinin öncü niteliği ve sürekliliği

Paris Havası sergisiyle yeniden gündeme gelen ve Necmi Sönmez’in hassasiyetle üzerinde durduğu Çağdaş Türk Sanatı’na yön veren bu değişim iradesi; dikkat edilirse, soyut dışavurumcu ressamların hayat ile sanat arasında sağladıkları tekinsiz ilişkilere de vurgu yapmaktadır. Dönemine göre son derece dinamik bir karaktere sahip olan bu resimleri, sadece güncel gelişmelerin içinde olmanın verdiği heyecanla birlikte; düşünce, duygu ve tepkilerin canlı bir biçimde kaydedildiği bir anlatı oluşturma pratiği olarak nitelemek de yerinde olacaktır. Sönmez’in bakışıyla bir kez daha tanıklık ettiğimiz, L’Air de Paris / Paris Havası, Çağdaş Türk Sanatı, 1945-1968 adlı sergi, tam da bu bağlamda yüzyılın ikinci yarısından itibaren Paris’te oluşan değerli bir birikim ile soyut ve soyutlama konusundaki kararlı duruşların esaslı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi anlamına geliyor.


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2022, Tüm hakları saklıdır. / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: https://saglamart.com/icsel-bir-performans-alani-lair-de-paris-paris-havasi