Profi III

hikmet onat: ritüele dönüşen resim eylemi

MÜMTAZ SAĞLAM

Hikmet Onat’ın tuvallerini anlamlı ve önemli kılan bir diğer etki de, gizemli bir ışığın mistik bir ruhun bu peyzajlara sinmiş olmasıdır. Işık ve renk tayinin de doğrudan belirleyici olan bu hususun, Onat’ın kişiliğinde ve karakterinde düğümlenen bir biçim iradesinden gücünü aldığı kesindir.


Hikmet Onat, “Toygartepe’de Sabah”, Tuval Üzerine Yağlıboya, 1956. İstanbul Modern Koleksiyonu. https://www.istanbulmodern.org/tr/koleksiyon

Paris döneminde ve İstanbul’a dönüşünü takip eden zaman diliminde portre ve figür kompozisyonlarına da ilgi duyan Hikmet Onat, zamanla Boğaziçi pitoreskini değişmez bir konu alanı olarak benimsemiştir. Özellikle açık hava’da gerçekleştirdiği İstanbul görünümleri ile, bir dönemin görsel niteliğini tuvallere taşımıştır. 1920’lerden sonra iyice şekillenen izlenimci duyarlığını, modelle (görünenle) adeta içselleşen bir özdeşleşme ile dinamik bir yapılaşma modeli haline getirdi. Doğaya bağlılığını, Doğulu bir kabullenme içerisinde duygulu ve coşkulu bir atmosfer içerisinde resimlerine yansıttı. İzlenimci tuş tekniği diyebileceğimiz ve fırça yetkinliği ile açıklayabileceğimiz bir form ve inşa yöntemi ile üst düzeyde ve çok sayıda yapıt üretti.

Sanatçının Boğaziçi tutkusunun tipik yansımalarını içeren peysajlarında resim, neredeyse oyunlaşan fırça hareketlerinin yarattığı uyum üzerine inşa edilmiş gibidir. Pırıltılı bir ışığı yansıtan net bir renkliliğin sonuçlarıyla karşılaştığımız bu kompozisyonda, sanki ritüele dönüşen bir resimleme eyleminin önünde buluruz kendimizi. Kendiliğinden bir varoluşa göre tespit edilen imgesel unsurlar (tekne ve sandallar) resim yüzeyinin doğal tümleyicisidir aynı zamanda. Suya yansıyan görüntülere odaklandığımızda, resmi ören serbest tuş hamlelerinin, imge tasavvurumuzu bozmadan nasıl cisimleştiğini de görmüş oluruz. Zaten, Onat’ın tuvallerini anlamlı ve önemli kılan bir diğer etki de, gizemli bir ışığın mistik bir ruhun bu peyzajlara sinmiş olmasıdır. Işık ve renk tayinin de doğrudan belirleyici olan bu hususun, Onat’ın kişiliğinde ve karakterinde düğümlenen bir biçim iradesinden gücünü aldığı kesindir.

Hikmet Onat’ın TCMB Sanat koleksiyonunda yer alan 1939 tarihli “Heybeliada” adlı resmi, bu süreçte farklılaşan kompozisyon özellikleri ile öne çıkar. Alışık olduğumuz ışıklı atmosfer ve deniz kıyısı, imge olarak yerini daha koyu renklerle örülmüş farklı bir resme devreder. Onat’ın daha çok karasal izlenimlerini aktardığı bu kompozisyonda, tipik fırça hareketleriyle yaratılmış ritmi, yüzeyde tesis edilen uyumu ve renk perspektifinden türeyen sözde derinliği gözlemlemek olasıdır.

Yine aynı koleksiyonda bulunan 1952 tarihli “Balıkçı Motorları” adlı kompozisyon ise, yine Hikmet Onat’a özgü biçimleme ayrıcalıklarıyla karşımıza çıkan etkili ve görkemli bir çalışmadır. Boğaziçi’ndeki koyların ve dolayısıyla Boğaziçi görselliğinin ayrılmaz unsurları olan tekne ve sandalların, resmin solunda öbekleşen lekesel etkileri görülmeye değerdir. Ufuk hattını resmin üst kısmına çekerek, büyük derinlikli bir alan yakalayan sanatçı, sol tarafta yoğunlaşan renk-leke etkilerini sağ üst tarafta betimlediği bir yat imgesiyle dengelemek ister. Bu sağlıklı kompozisyon yapısı, Boğaz görüntüsünün arkasında adeta kendini gizleyen bir art alan şeklinde ifade edilmiştir. Fırça vuruşlarından fark edilemeyen insan figürü ise, bu görüntüyü neredeyse ıssızlaştıran, sözünü ettiğimiz ruhsallığı ve mistik atmosferi belirleyen etkenlerden biridir.


Bkz. Mümtaz Sağlam, TCMB Sanat Koleksiyonu 1, TCMB Yayınları, Ankara, 2002.

Hikmet Onat (1882-1977), 1903 yılında Heybeliada Bahriye Mektebi’ni, 1910 yılında ise Sanayi-i Nefise Mektebi’ni bitirdi. Aynı yıl düzenlenen Avrupa sınavında İbrahim Çallı ve Ruhi Arel ile birlikte resim eğitimi için Paris’e gönderildi. Fernand P.Cormon ile dört yıl çalıştı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca 1914 yılında İstanbul’a döndü. Bir süre Nişantaşı Sultanisi’nde resim öğretmenliği yaptıktan sonra, 1915 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde atölye hocası oldu. 1917 yılında kurulan “Şişli Atölyesi”nde savaş konulu resimler yapmak üzere görevlendirildi.