christo’nun erken dönem işleri*

MÜMTAZ SAĞLAM

Christo: Early Works adlı sergi, ayrıcalıklı mekânla uzlaşan bir sunumla; siyasal ve tarihsel bağlantılarla sarsıcı psikolojik etkiler üzerinden gerçekleşen bir iletişimin olanaklarını arkasına alıyor ve mevcut görsel etkilerini pekiştiriyor. Elena Guena’nın, Christo imgeleminin ötesine geçen ve bir dönemin kişisel tarih, zaman, nesne ve mekân bağlamını ortaya seren bu projesi ve sunumu, tarihsel, siyasal ya da toplumsal koşulların belirlediği bir içeriğin yeniden değerlendirilmesi ve anlam kazanması adına önemli bir girişim hâlini alıyor.  



6-22 Ekim 2023 tarihleri arasında Londra’da düzenlenen Christo: Early Works adlı sergi büyük ilgi gördü. Bu etkinlik için Gagosian Open adıyla oluşturulan geçici bir mekânda, sanatçının erken dönem eserlerinden oluşan bir seçki sunuldu.[1] Christo’nun Paris sürecinde gerçekleştirdiği erken dönem işleri, sahiplendiği kimi nesnelerin yerinden edilme gerçekliğiyle ilişkili kaygılar nedeniyle koruma amaçlı olarak paketlendiği bir estetik kavrayışın ilk örneklerini yansıtıyor. Hiç kuşku yok ki bu sergi, deneysel ve son derece yeni bir sanat pratiğinin öncüllerini göstermesi bakımından çok önemli.

Bu çalışmalar ayrıca, sanatçının göçmen kimliğine vurgu yapan, göç gibi dramatik bir yaşantı gerçekliğinin anısal simgeleri durumunda. Christo açıkça, dönemin algı alışkanlıklarını altüst ederek, gündelik nesneleri sahiplenmeye, onları işlevlerinden yoksun bırakarak ya da gizleyerek koruma altına alma çabası içinde… Nitekim; koruma ya da saklama amaçlı bir eylemin, üretildiği dönem koşulları itibariyle siyasal boyut ve anlamlar kazandığı ortada. Bu yüzden Christo, nesne düzenlemeleri ve basit paketleme pratiği ile öncelikle kişisel tarihinde iz bırakan bir tanıklığı belgelerken; gelişmeye açık, radikal ve yenilikçi bir tavrın düşünsel dinamiklerini de ele veriyor. 


mekânla uzlaşı bağlamında nesne düzenlemeleri

Bu arada söz konusu işleri kavramsal bir bağlam içine çeken ve görünür kılan bu etkili sunumun mekânın da bahsetmek gerekir. Doğu Londra’da Spitalfields’te bulunan ve 18. yüzyılda inşa edilen çift cepheli, dar ve üç katlı bu göçmen evi, sıradışı bir izleme deneyimine hikâyesiyle ve mevcut dokusuyla destek olan özel bir mekân.[2] Ayrıca, bu yapının bulunduğu yerleşimin yakın zamana dek Doğu Avrupalı ve Asyalı göçmenlerin yaşadığı bir bölge olmasının yarattığı ortak duyumsamanın, göç ve mültecilik olgusunun yarattığı trajik anlamlarla buluşarak sergiye farklı bir boyut kazandırdığı çok açık. Dahası bu mekân, sergilenen nesne düzenlemelerin görselliğini zenginleştiren atmosferik bir etkiye de sahip. Zaten, Christo’nun nesne düzenlemeleriyle uzlaşan mekânsal bağlamı, Elena Geuna’nın küratöryel gerekçeleriyle birlikte, görsel alanı hibritleştiren bir estetiği öne çıkarıyor. Buradaki nesnelerin heykelsi tek başınalığına engel olarak, temsil ettiği wrapping pratiğine dair mekân referanslarıyla yepyeni bir görünürlük kazanmasını sağlıyor. Böylece daha yoğun (immersive) bir hâle gelen tüm mekânsal düzenleme, başka bir boyuta sürüklenerek örtülen, kaplanan ya da bağlanan nesnenin kullanım işlevini aşan kültürel, etnik ve kişisel anlamlarla buluşuyor.

Dolayısıyla Early Works seçkisi, ayrıcalıklı mekânla uzlaşan bir sunumla; siyasal ve tarihsel bağlantılarla sarsıcı psikolojik etkiler üzerinden gerçekleşen bir iletişimin olanaklarını arkasına alıyor ve mevcut görsel etkilerini pekiştiriyor. Elena Guena’nın, Christo imgeleminin ötesine geçen ve bir dönemin kişisel tarih, zaman, nesne ve mekân bağlamını ortaya seren bu projesi ve sunumu, tarihsel, siyasal ya da toplumsal koşulların belirlediği bir içeriğin yeniden değerlendirilmesi ve anlam kazanması adına önemli bir girişim hâlini alıyor.  

Christo’nun başlangıçtaki nesne seçiminin ve eylemlerinin domestik niteliğini, göçmen kimliğine ilişkin vurguların zamanla etkisini yitirdiği ve yerini kavramsal bir niteliğe sırtını dayayan bir yaklaşıma bıraktığı ortada. O yüzden, kişisel ve dramatik içeriği sunmaktan çekindiği, kamusal proje ve büyük alan düzenlemeleri ile karşımıza çıktığını burada hatırlamak gerekir.[3] Christo ve Jeanne-Claude’un sonraki yıllarda gerçekleştirecekleri büyük boyutlu projelerin adeta habercisi olan bu küçük, etkili ve dramatik çalışmalar dizisini, Gagosian Open konsepti dahilinde yeni bir mekânsal bağlama çekerek, göç ve travma tartışmaları ekseninde yeniden görmek ve anlamlandırmak gerçekten de sıradışı bir deneyim hâlini alıyor. Yerinden edilme, yer değiştirme veya göç meselesine sığınmacı ruhun bakışı ile yaklaşan bu görsellik ya da tuhaf görünen bu anlatım; esasında yakıcı bir gerçekliğin izlerini yansıtıyor. 

Saklama ve koruma içgüdüsünün ya da zorunluluğunun timsaline dönüşen Christo’nun erken dönem işleri, özel olanın ayrımını ve önemini netleştiren ve hikâyelerini içinde saklayarak koruyan ve bütünleştiren ikonik bir dizi göstergeye dönüşüyor. 


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2023 / All Rights Reserved.

* Christo: Early Works, (Küratör: Elena Geuna), 6-22 Ekim 2023, Gagosian Open, 4 Princelet Street, London.

Ayrıca bakınız: https://saglamart.com/christo-paketlenmis-bir-hafiza-monologu

[1]    Gagosian Open, alternatif bir sergileme olanağı yaratma amacıyla Gagosian tarafından geliştirilen yeni bir projedir. Sıradışı bir yaklaşımla izleyici deneyimini önceleyen; bağımsız, iddialı, geçici ve özelliği olan mekânlarda yapılan bu gösterim dizisinde uygulanan ilk yapım Christo: Early Works adlı sergidir.

[2]   Princelet Sokağı’ndaki 4 numaralı ev; teraslı, çift cepheli, üç katlı bir binadır. Sonradan çatı katı eklenen bu yapı, sarı tuğla ve ahşap yapı malzeme ve tekniklerinin gücü sayesinde karakteri bozulmadan günümüze dek gelmiştir. Bina, 1969 yılında koruma altına alınmış ikinci derecede sit alanı olarak tescillenmiş, tarihi değeri belirlenmiştir. Bakınız: Christo, Early Works, (Basın Bülteni ile Sergi Broşürü), Gagosian Open, 4 Princelet Street, October, 6-22, 2023, London.

[3] Christo’nun boş metal kutuları ve cam şişelerle başlayan şeyleri paketleme ya da kaplama serüveni, nesne fetişizmine dönüşecek derecede saplantılı bir hâl alır.  Oluşturduğu tuhaf estetik ve çağrışım zenginliği yaratan anlam farklılıkları nedeniyle kısa sürede boyut, kapsam ve nitelik değiştiren bu uygulama, farklı bir biçimleme hadisesine dönüşmekte gecikmez. 1964 yılında New York’a taşınmalarının hemen ardından Christo ve Jeanne-Claude’un sanatı, büyük çevresel uygulama projeleriyle özdeş hâle gelir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız: Matthias Koddenberg, “Christo’s Drawings from Vision to Document”, Christo and Jeanne-Claude: Projects 1963-2020, Palais Populaire, Berlin, 2021.