beş gerçekçi’den biri: nuri iyem

MÜMTAZ SAĞLAM

“Nuri İyem’in tek bir kadın figürüne yer verdiği olabildiğince durgun bir kompozisyonun odağına konumlandırdığı portre dizilerinde, elde ettiği anıtsal etki ve hüzün dolu atmosfer her zaman için çok önemlidir. Zamanla boyasal deneylerin, yüzey ve hacim değerlerindeki farklı vurguların alanı olan kadın portresi, çoğu kez ardına aldığı mekânsal imgeyi bile dışlayan ifade zenginliğine sahiptir.


Nuri İyem, ““, (Ayrıntı), 1952, Kontrplak Üzerine Yağlıboya, 42×33 cm.(http://www.nuriiyem.com/eser/s129-111/)

Öğrencilik döneminden itibaren Batı resminin biçim gelenekleriyle ilişkisini sınırlı tutan Nuri İyem, İstanbul’da şekillenen ve yerel, kentsel bağlantılar üzerinden netleşen figüratif bir resmin peşindedir. Özellikle bir toplumsal sorun olarak Türkiye için öncelikli hâl alan kentleşme’nin öte anlamları üzerinden tesis edilen ve simgesel atıfları kullanan bir görsel dil anlayışı içindedir. Zaten, 1940’lı yıllarda etkin olan ve Yeniler hareketinin doğal misyonu, onu toplumsal hayatı konu edinen gerçekçi dile daha baştan sürüklemiştir. Kent hayatını paylaşan öteki konumundaki insanlar “kırgın ama azimli görünümleriyle” bu ressamların ve İyem’in ilgisini çekmiştir.

Bu arada; Nuri İyem’i de içine alan Yeniler hareketiyle ilgili tespitlerinde Tansuğ; toplumcu anlayışın, emekçi kesime yönelik simgesel biçimlerin ilk kez bu grupla birlikte kullanıldığını belirler. Özellikle 1941 tarihli Liman konulu sergide duyumsanan gerçekçi etkinin niteliğini, muhalif karakterini, yarattığı sorumluluk duygusunu (o yüzden) önemsemek gerekir. (Bknz: Yeniler Grubu).

Nuri İyem’in sanat yaşamı boyunca resmindeki temel biçimsel yapı pek değişmemiştir. Bir tasarım ürünü olan figüratif unsurlar zamanla anonim bir tiplemenin simgesi haline dönüşür. Ardından renk vurgularıyla bütünlenen, heykelsi etkye bürünmüş formlara ulaşılır. Buradaki biçimsel-kurgusal tekrarı, bir nitelik çoğalması ve güzelliğin bütünü ısrarla sarması olgusu halinde yorumlayan Tansuğ, aslında yeninin her açıdan bir kez daha üretildiği niceliksel alt yapının gereği olarak da vurgular bunu. Anıtsal etkinin, çehre ifadeleriyle çeşitlenen bir çözümün sonucu olduğu bu resimde, tereddütsüz bir yüzey ve hacim ilgisinin karşıtlanarak bir iç-denge yaratıldılğından bahsediyor. Ortada olan yapısal bütünlük zamanla, figür kümelerini, peyzajı, köy, kent imgelerini kapsarken resmin egemen düzenini bozmuyor. Aslında biçimsel bir katılık arz eden görüntünün, sanatçının görsel ideolojisinin bir tezahürü olduğu, dildeki kararlılıktan hemen anlaşılıyor. Bir başka deyişle Tansuğ bu sükûneti; gerilimi zaptedilmiş coşkunun, inancın, ciddiyetin ve mistik bağlantıları olan biçimleme iradesinin doğal bir ürünü olarak görüyor. 

Öte yandan, Nuri İyem’in kendini yineleyen kurgu düşüncesini, çağdaş resmin soyut denemeleriyle uzlaşmalı bir hâle getirdiği de burada belirtilmelidir. Kuşak arkadaşları kadar olmasa da soyut-dışavurumcu yaklaşımın, lekesel unsurlarını İyem’in kısmi deneylerle, klasik resim kurgusuna eklemlediği söylenebilir. O dönemde, soyut leke resminin parçalarıyla figürü araştıran bir çaba içine girdiğini Tansuğ da ifade ediyor. Yani burada, soyut unsurların, figür resminde özgü görsel değerler katan bir mantıkla resme dahil edildiği bir gerçektir. Bu noktada tıpkı Turgut Zaim’de de olduğu üzere; İyem’in soyut denemelere yakınlığını, geleneksel bağlarla ilişkili gören ve soyutlama ihtiyacı üzerinden gündeme gelen bir durum olduğunu belirtmesi hayli ilginç bir saptamadır. Bu bakımdan Zaim kadar olmasa da, İyem’deki görsel dilin referans noktalarından birini yerel-kültürel geleneğin bir ürünü olarak görüyor Tansuğ.

Nuri İyem’in tek bir kadın figürüne yer verdiği olabildiğince durgun bir kompozisyonun odağına konumlandırdığı portre dizilerinde, elde ettiği anıtsal etki ve hüzün dolu atmosfer her zaman için çok önemlidir. Zamanla boyasal deneylerin, yüzey ve hacim değerlerindeki farklı vurguların alanı olan kadın portresi, çoğu kez ardına aldığı mekânsal imgeyi bile dışlayan ifade zenginliğine sahiptir. Tümüyle simgesel bir değer taşıyan, kimlikleri anonim, herkese yakın gelen Anadolu kadınının bu derece etkili bir çözümle karşımıza çıkarılması, Nuri İyem’in bakışına yön veren gerçekçi bilinç niteliğinden kaynaklanmaktadır hiç şüphesiz.


Bu yazı; Sezer Tansuğ’un Beş Gerçekçi Türk Ressamı adlı kitabı üzerine, hazırlanmış olan ve yazarın eleştirel yaklaşımını değerlendiren çalışmanın Nuri İyem adlı kısmıdır. *Bknz. Sezer Tansuğ, Beş Gerçekçi Türk Ressamı, Gelişim Yayınları, İstanbul 1976.

https://saglamart.com/sezer-tansug

https://saglamart.com/bes-gercekci-turk-ressami