nurettin ergüven: resimde bağımsız bir tavır

MÜMTAZ SAĞLAM

Nurettin Ergüven’in renkçi ve biçimci bir iradenin buyruğunda gerçekleşen ve Cézanne’ı anımsatan cesur kompozisyon arayışları; esas itibariyle dinamik bir fırça işçiliğiyle kurulan resim yüzeyinde, derinlikle alâkalı tespitler şeklinde netleşir ve peyzajla bütünleşen bir resim düşüncesi, özgün bir biçimleme tavrı olarak kendini ifade eder. Ayrıca yapı sorununa verdiği önem, nesne ve figüre yönelik hacimsel ilgiler, tüm düzen endişesine karşın doğaçlamayı çağrıştıran eylem Ergüven’in sanat tavrının gerçek ipuçlarını içerir.



Nurettin Ergüven, “Hisar”, Tuval Üzerine Yağlıboya, TCMB Sanat Koleksiyonu, https://sanalmuze.tcmb.gov.tr/

1971 yılında İzmir’e yerleşen Nurettin Ergüven, yurtdışında aldığı eğitim ve görgünün sonucu oluşan bir idealizmin peşinde gibidir. Ülkemizde sadece resim yaparak, resmin üretim koşullarını yine resimden gelen maddi destekle sağlamaya çalışarak, yaşamını sürdürme kararlılığını uygulamaya koyan ilk sanatçılardan biridir. Doğal olarak dönemin zorlu ekonomik koşulları, ülkenin henüz gelişmeyen sanat piyasası ve devletin sağladığı olanakların kısıtlı oluşu gibi nedenler Ergüven’in, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmasını engelleyememiştir.

Nurettin Ergüven’in figüre yönelik ilgisi, toplumcu gerçekçi etkinin kısmen yitirilmesiyle yöresel bir ilgi boyutuna evrilir. Sıcak ve samimi bir bakışla Anadolu’da yaşayan yörük kadınlarını resimlemiştir. Ancak Ankara’da yaşadığı dönemde oluşturduğu İşçiler adlı kompozisyon, Ergüven’de hep belirleyici olan ve sahici duran toplumcu gerçekçi duyarlığı pekiştiren özel konuma sahiptir. Muhtemelen bir fuar ya da yarışma için eskizlere bağlı kalınarak tamamlanmış büyük boyutlu bir çalışmadır. Ayrıca inşaacı bir tasarım yaklaşımıyla toplumcu gerçekçi duyarlığı ve dışavurumcu bir boyama tekniğini buluşturan tuhaf ama etkili bir çözüm olarak karşımızdadır. Taş kıran işçi figürleri, iş ve emek kavramlarının peşinde, görkemli bir Ankara panoraması önünde, genç cumhuriyetin gelişme ve kalkınma ideallerini yansıtır. Bu tabloda sorunlu görünen tek şey, figürlerin tablo estetiğini bütünleyecek olan enerjiden yoksun bir şekilde resimlenmiş olmalarıdır.

1928 yılında kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin üyeleri arasında yer alan Nurettin Ergüven, deneye dayalı görünen kompozisyon çeşitlemelerinde figürü ve dış dünyayı soyutlama eğilimindedir. Çalışmalarının büyük bir çoğunluğunu doğadan yaptığı bu soyut düzenlemeler oluşturur. Aslen yöresel konulara ilgi duyduğu ve kısmen müdahale görmüş bir izlenimci formasyonu uyguladığı söylenebilir. Renkçi doğrultuda gelişen ve daha sonra da soyuta yönelen bir çizgiyi izlemiştir. Dinamik bir fırça işçiliğiyle kurulan manzaralarında, derinlikle alâkalı tespitleri mutlaka netleştirir. Özellikle ağaç imgelerini taşıyıcı unsur haline getiren bu çalışmalarda ön, orta ve arka plan ayrımlarına net karşılıklar bulduğu görülür. Mistik çağrışımlarla donatılmış bu yöre görünümleri, Türk Resmi’nin en ilginç peyzaj yorumları arasındadır. Ergüven’in renkçi ve biçimci bir iradenin buyruğunda gerçekleşen ve Cézanne’ı anımsatan cesur kompozisyon arayışları; esas itibariyle dinamik bir fırça işçiliğiyle kurulan resim yüzeyinde, derinlikle alâkalı tespitler şeklinde netleşir ve peyzajla bütünleşen bir resim düşüncesi, özgün bir biçimleme tavrı olarak kendini ifade eder. Ayrıca yapı sorununa verdiği önem, nesne ve figüre yönelik hacimsel ilgiler, tüm düzen endişesine karşın doğaçlamayı çağrıştıran eylem Ergüven’in sanat tavrının gerçek ipuçlarını içerir.


Nurettin Ergüven (1905  İskeçe  – 1979 İzmir) Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim gördü. Almanya’ya giderek Dresden Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. Türkiye’ye döndükten sonra, Ankara İsmet Pasa Kız Enstitüsü ve Ticaret Lisesi’nde, resim öğretmenliği yaptı. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin üyeleri arasında yer aldı. 1938’de resim öğretmenliğinden kendi isteğiyle ayrıldı. 1939-40 yıllarında Plastik Sanatlar adlı bir atölye kurdu. 1937 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından Ankara Garı için yapılan resim yarışmasında birincilik kazandı. 1940’da CHP’nin Halkevleri ile birlikte düzenlediği Yurt Gezileri programı kapsamında Isparta’ya gönderildi. 1971’de Ankara’dan İzmir’e taşındı. Devlet Resim ve Heykel Sergileri basta olmak üzere yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda karma sergiye katıldı. Çalışmalarının büyük bir çoğunluğu doğadan yaptığı etüdlerden oluşur. Yöresel konulara ilgi duyar. İzlenimci ve dışavurumcu eğilimleri bütünleştiren bir tavrı benimsemiştir. Bu bakımdan daha çok, Müstakiller’in sanat anlayışına yakın resimler yapar. Renkçi doğrultuda Cezanne’ın çalışmalarını anımsatan ve daha sonra da soyuta yönelen bir çizgiyi izlemiştir.

Ayrıca Bknz. 1- Kaya Özsezgin, “Nurettin Ergüven’de Sanatçı pratiğinin akışkan Görüntüsü”, Adam Sanat, Sayı:185, Haziran 2001, İstanbul. 2- Turan Erol , “Nurettin Ergüven’i Düşünmek”, Nurettin Ergüven, (Katalog), Galeri Soyut Yayınları, Ocak 2002, Ankara.