ressam sami yetik ve izmir resimleri

MÜMTAZ SAĞLAM

İzmir’de daha çok, Eşrefpaşa, Kadifekale yamaçları ve Güzelyalı taraflarında çalışan Sami Yetik, ilginç resimlere imza atar. Özellikle Kadifekale simgesini, İzmir’i simgeleyen bir motif olarak sıklıkla vurgulayan sanatçı, yöresel gözlem kadar, kendi ruh halinin yansıması olan ve plastik ideallerinin peşinde gerçekleşen bir fırça işçiliğini yeğlemiş gibidir. Belki mevsim koşullarının da etkisiyle, ışıklı ve renkli görünümler yerine, kasvetli bir atmosferi resmetmiştir. Sami Yetik’in otuzlu yılların sonunda ortaya koyduğu sanatsal tavırla çelişmeyen ve tüm karakteristik belirtileri içeren İzmir peysajları, resim sanatımız açısından büyük önem taşımaktadır.



Türkiye Cumhuriyeti’nin erken dönemine ilişkin çok yönlü kalkınma hamlelerinin, sanata ve kültüre yansıyan önemli halkalarından birini de, 1938 ve 1943 yılları arasında yine ressamlarımız tarafından gerçekleştirilen Yurt Gezileri adlı uygulama oluşturur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kültür programı uyarınca sanatçıyla halkı buluşturma düşüncesiyle, halka doğru bir hareket olarak planlanan bu etkinliğe dönemin ünlü ressamları büyük bir istekle ve heyecanla katılmıştır. Belirli zaman aralıklarında görevli olarak muhtelif illere gönderilen ressamlar, bu projede 675 resimlik değerli bir koleksiyonun üretilmesini sağlamıştır. Bir kısmı satın alınan, bir kısmı da resmi kurumlara dağıtılan bu resimlerin günümüzde ancak yetmiş tanesine ulaşılabilmiş olması son derecede üzücüdür.[i]

Yurt Gezileri olayının kayda değer öncelikli ayrıcalığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Halkevleri’nin denetimine rağmen, siyasal içerikten kurtulan; özgürce biçimlenen ve çoğu gerçekçi konulardan oluşan bir resim yaklaşımı özelliğini göstermesidir. Turan Erol’un da açıkça belirttiği üzere, bu etkinlikten sonra resim sanatımız; daha içtenlikli, zorlamasız ve gerçekçi konularla zenginleşmiştir. Erol ayrıca; Yurt Gezileri vesilesiyle bazı ressamlarımızın sanatçı kişiliklerini olumlu yönde etkileyen sonuçların alındığını, örnekse Bedri Rahmi Eyuboğlu, Turgut Zaim, Halil Dikmen, Eşref Üren, Hamit Görele, Cemal Tollu ve Malik Aksel gibi sanatçılarda yaşanan bu dönüşümü ayırt etmenin ve görmenin kolayca mümkün olduğunu da söylemektedir.[ii]



Sami Yetik, Eşrefpaşa/Etüt, 1938?, Tuval üzerine Yağlıboya, 32×95 cm. [http://www.artnet.com/artists/sami-yetik/%C4%B0zmir-5dLd72O7S2r4r4XPLb2whw2]

ressam sami yetik izmir’de [iii]

Sanatçılarımızın “memleket mevzuları üzerinde çalışmalarını kolaylaştırması açısından yurt içi resim gezileriyle görevlendirilmeleri” kararı uyarınca; Sami Yetik[iv] 1938 yılında İzmir’e görevlendirilir. Yetik, bu süreçte İzmir’de çalışarak; Kadifekale’den Güzelyalılar Tarafına Bir Bakış, Osmaniye Caddesi, Kapalı Havada Karataş’tan Güzelyalılar, Yağmurdan Sonra Eşrefpaşa’dan Bir Köşk, Eşrefpaşa’dan Bir Etüd, Bergama Akropol Yolunda ve Bergama’da Bir Sokak adlı kompozisyonları oluşturur. Bu tablolar öteki sanatçıların resimleriyle birlikte 23 Mart 1939’da Ankara Halkevi’nde sergilenir.

Asker kökenli bir ressam olan Sami Yetik; 1914 Kuşağı ile Türk resminin genel niteliğini belirleyen İzlenimci duyuşları resmine en iyi taşıyan sanatçılarımızdan biridir. Ayrıca Türk ulusunun bağımsızlık arayışını savaş konulu kompozisyonlarında çok iyi ifade eden sanatçı olarak da dikkatleri çeker. Asker kimliğinin de etkisiyle, bu çalışmalarında doğal ve inandırıcı bir ifade boyutu yakalar. Sami Yetik’i ayrıcalıklı kılan en önemli husus, biçimleme eyleminde gösterdiği yoğun ve etkili katmanlı boya kullanımıdır. Neredeyse, bir dışavurumcu potansiyelden kaynaklanan, dış gözlemi ve betimlemeyi aşan bir ifade düzeyi söz konusudur burada. Özellikle de, soğuk renk armonisiyle, beyazla çeşitlenen kahverengi değerler, gerçekçi bir duyarlığı ve görsel kaliteyi sunar izleyene…

İzmir’de daha çok, Eşrefpaşa, Kadifekale yamaçları ve Güzelyalı taraflarında çalışan Sami Yetik, ilginç resimlere imza atar. Özellikle Kadifekale simgesini, İzmir’i simgeleyen bir motif olarak sıklıkla vurgulayan sanatçı, yöresel gözlem kadar, kendi ruh halinin yansıması olan ve plastik ideallerinin peşinde gerçekleşen bir fırça işçiliğini yeğlemiş gibidir. Belki mevsim koşullarının da etkisiyle, ışıklı ve renkli görünümler yerine, kasvetli bir atmosferi resmetmiştir. Sami Yetik’in otuzlu yılların sonunda ortaya koyduğu sanatsal tavırla çelişmeyen ve tüm karakteristik belirtileri içeren İzmir peysajları, resim sanatımız açısından büyük önem taşımaktadır. Ama bir yandan da, tüm doğal güzelliklerine karşın ihmâl edilmiş İzmir pitoreskinin, ele alındığı ilk çalışmalar olması bakımından, kent kültürü ve tarihi açısından da çok değerlidir. Bu arada, Sami Yetik’in görevlendirme tarihinden sonra da İzmir ziyaretlerinin devam ettiği; bu nedenle bir kısmı eskiz ve desen mahiyetinde, bir kısmı da yer bilgisi belirtilmemiş bir hâlde olmak üzere birkaç İzmir görünümünün daha bulunduğu bilinmektedir.   

Sonuçta, bir Halkevleri etkinliği olan Yurt Gezileri’nin, 1938-1943 yılları arasında masrafları devlet tarafından karşılanan, ressamlarımızın o zamanki kırk sekiz vilâyete görevlendirilmeleriyle altı kez tekrar edilen, büyük bir resim koleksiyonunun oluşmasına yol açan, başarılı bir uygulamaya dönüşerek amacına ulaşmış büyük bir organizasyon ve etkinlikler dizisi olduğunu söylemek gerekir…


[i]      Bknz. Arredamento Mimarlık, “Cumhuriyetin Romansı: Ressamlar Yurt Gezisinde (1938-1943)”, Eylül 1998, İstanbul, s.44-45.

[ii]     Turan Erol, “Ressamların Yurt Gezileri ve Sonuçları”, Yurt Gezileri -Yurt Resimleri (1938-1943), Editör: Amelié Edgü, Milli Reasürans Sanat Galerisi Yayınları, Ekim 1998, İstanbul.

[iii]    Bknz. Mümtaz Sağlam, İzmirli Ressamlar Ansiklopedisi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, İzmir 2012.

[iv]     Sami Yetik (1876-1945, Mekteb-i Harbiye yıllarında ise Hoca Ali Rıza’dan etkilendi. 1906 yılına dek Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim gördü. 1910 yılında Paris’e resim eğitimine gönderildi, burada Akademi Julian’da Jean Paul Laurens’ın atölyesinde çalıştı. Bu süreçte resimlerinde izlenimci etkiler belirginleşti. Türkiye’ye dönünce gördüğü yeniliklerin Sanayi-i Nefise Mektebinin öğretim programlarına girmesi için girişimlerde bulundu. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. Aynı zamanda subay olduğu için Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’nda görev aldı, Cephede ressam Mehmet Ali Laga  ve Hasan Rıza ile tanıştı. Savaş sürecinde Şişli Atölyesi’ndeki çalışmalara da katıldı. Gazetelerde sanat konulu yazılar kaleme alan Yetik, 1940 yılında Ressamlarımız I adlı kitabını yayımladı. (https://arhm.ktb.gov.tr/artists/detail/2011/ali-sami-yetik-1876-1945)