William Kentridge; apartheid, sömürgecilik, totaliterlik ve bunların kalıcı etkileri konusunda geliştirdiği eleştirel bakış açısıyla tanınan bir sanatçıdır. 1990’lı yıllarda, yaptığı çizimlerde anlattığı hikâye uyarınca oluşan her değişikliği fotoğraflayarak inşa ettiği basit kurgulu animasyonlarıyla dikkatleri çeker. Aynı zamanda baskıresim, performans ve heykel gibi üretim ve ifade biçimlerine, multi-medya kombinasyonlarını birleştiren çözümlere ve tekniklere de ilgi duymuştur. Kentridge’in çalışmaları, büyük oranda yakın tarihi kaydetme düşüncesiyle, geçmişin kalıntılarından beslenen estetik bir duyarlıkla yeniden yapılandırılmış parçalardan oluşan bir kurmaca olarak tanımlanabilir.
William Kentridge is an artist known for his critical perspective on apartheid, colonialism, totalitarianism and their lasting effects. In the 1990s, he attracted attention with his simply constructed animations, which he constructed by photographing every change that occurred according to the story he told in his drawings. He is also interested in modes of production and expression such as printmaking, performance and sculpture, as well as solutions and techniques that combine multi-media combinations. Kentridge's work can be described as a fiction composed largely of fragments reconstructed with an aesthetic sensibility fuelled by the remnants of the past, with the idea of recording recent history.
self-portrait as a coffee-pot
FILM / FİLM
BİR KAHVE MAKİNESİ OLARAK OTOPORTRE
SELF-PORTRAIT AS A COFFEE-POT
Yönetmen: William Kentridge, Fotoğraf Editörü: Dusko Marovic, Editör: Janus Fouche ve Zana Marovic, Cinetic Media ve Kentridge Studios The Office Performing Arts+Film ile Louverture Films ortak yapımı, Dokuz bölümden oluşan dokümanter film, Herbiri 30 dakika, İlk gösterim tarihi: 18 Ekim 2024, Platform: Mubi.
William Kentridge, Covid-19 Pandemisi sürecinde atölyesine kapanır ve burada sanatsal üretiminin nedenselliği ve düşünsel boyutları üzerine yoğunlaşır. Karmaşık bir ruh hâli içinde oluşan ve bir düşünce kolajını andıracak şekilde çoğalan, malzemeyle düşünme ve biçimleme olasılıklarını değerlendirme meselesi üzerine odaklanan dokuz parçalı film de, bu süreçte ortaya çıkar. Bir otoportre oluşturma girişimi içinde kurgulanmış bu yapımın aynı zamanda yönetmeni de olan Kentridge dokuz bölümde yaratıcı bir hikâyeleştirme yeterliliğine sahip olduğunu göstermekte. Her sahne, klâsik anlatım koşullarına uygun bir şekilde, ayrıntı zenginliği içinde özenle kurulmuş. Atölye mekânı ise; derinlik ilişkileri ve mantığı zorlayan mekân geçişleri, imkânsızı normalleştiren dil ve teknik çözümlerle zengin bir uzam oluşturacak şekilde özel bir evren olarak tasarlanmış durumda. Tuhaf bir monolog fantezisi içinde kurgulanan bu film, erken dönem sinemasına özgü teknikleri anımsatan bir görsel dil üzerine yaslanırken, arızalı ve eskitilmiş kesintili geçiş efektleriyle, arka planda kullanılan müziğin de eşliğinde stop-motion tekniğiyle yapılandırılan animasyon pratiğinin bir uzantısı gibidir.
During the Covid-19 Pandemic, William Kentridge retreats to his studio, where he concentrates on the causality and intellectual dimensions of his artistic production. The nine-part film, which emerged in a complex state of mind and multiplied in a way that resembles a collage of thoughts, focuses on the issue of thinking with the material and evaluating the possibilities of form. Kentridge, who is also the director of this production, which is constructed as an attempt to create a self-portrait, shows in the nine chapters that he is capable of creative storytelling. Each scene is carefully constructed with a wealth of detail in accordance with classical narrative conditions. The workshop space, on the other hand, is designed as a special universe to create a rich space with depth relationships, space transitions that challenge logic, language and technical solutions that normalise the impossible. Constructed in a bizarre monologue fantasy, this film is based on a visual language reminiscent of the techniques of early cinema, and is like an extension of the animation practice structured by stop-motion technique with its defective and worn-out intermittent transition effects, accompanied by the music used in the background.
Kentridge’i anlatan bu film, yaşanan uyuşmazlıklardan ve tahribatlardan beslenen, sürekli olarak duyuları ve arzuları yenileyen bir çizgi ustanın hareketli performanslarıyla şekillenmektedir.
This film about Kentridge is shaped by the moving performances of a line master who feeds on the conflicts and destructions experienced, constantly renewing the senses and desires.
bir kahve makinesi olarak otoportre / self-portrait as a coffee-pot / 2
gülay yaşayanlar
William Kentridge’in; atölyesinde, onu etkisi altına alan ve kimliğinin bir parçası hâline gelen nesnelerle arasındaki ayrımın ortadan kalkması, hiç kuşkusuz filmin ana motiflerinden biridir.
The disappearance of the distinction between William Kentridge and the objects in his studio, which have influenced him and become a part of his identity, is undoubtedly one of the main motifs of the film.
Kentridge’nin tuhaf bir monolog fantezisi üzerine kurduğu bu film, daha önceki video çalışmalarında da gözlenen, erken dönem sinemasına özgü teknikleri anımsatan bir dil üzerine yapılandırılmıştır.
Kentridge's film, based on the fantasy of a bizarre monologue, is structured on a language reminiscent of the techniques of early cinema, as observed in his earlier video works.
William Kentridge’i atölyesinde çevreleyen şeyler, bir kısmı tesadüfi olmakla birlikte, fikrî bir düzenleme içindedir. Atölye, mekanik çağrışımlarda bulunan esnek nesne aleminin dinamik etkisiyle bireysel-psikolojik bağlantıların tetiklendiği imgelem arasında gergin ve tuhaf, ardışık bir bağlantı kurulduğu ortamdır. O yüzden, güçlü bir üretim potansiyeli devrede olan otomatizm üzerinden yeni ve sürekli bir ortam yaratma potansiyeli ve keşif alanı olarak sarmaktadır sanatçıyı. Atölye fikri, zaten Kentridge’in kendini kuşatan fiziksel ortamı aşmayı denediği, imalarla dolu fantastik bir buluşturma ve geliştirme evrenine karşılık gelmektedir.
The things that surround William Kentridge in his studio are in an intellectual organisation, although some of them are accidental. The atelier is the setting in which a tense and strange, sequential connection is established between the dynamic effect of the flexible object realm with its mechanical associations and the imagination triggered by individual-psychological connections. Therefore, it envelops the artist as an area of discovery and the potential to create a new and continuous environment through automatism, which has a strong production potential. The idea of the workshop already corresponds to a fantastic universe of meeting and development, full of allusions, in which Kentridge attempts to transcend the physical environment that surrounds him.
nesneler / objects
William Kentridge’in kamera, harita, daktilo, kahve makinesi, makas, telefon, megafon ve tripot gibi nesnelerle kurduğu aykırı tahayyül; baskıcı iktidar uygulamalarının yarattığı tedirginlikle ağır bir bilinçaltı tahribatını yansıtır. Burada tarihsel, mitoloik ve edebî atıflarla inşa edilen anlam, kaybolan zamanı telâfi eden bir biçimlendirme arayışına karşılık gelmektedir. Figürlerin, ya da atölyesinde bulunan nesne aleminin, bu süreçte geçirdiği tuhaf, fantastik dönüşüm de bu bağlamda, eşzamanlı işleyen bir çakışmanın ve olası biçimini arayan imkânsız bir düşlemin sonucudur.
William Kentridge's contradictory imagination constructed with objects such as camera, map, typewriter, coffee machine, scissors, telephone, megaphone and tripod reflects a heavy subconscious destruction with the uneasiness created by oppressive power practices. The meaning constructed here with historical, mythological and literary references corresponds to the search for a formalisation that compensates for the lost time. The strange, fantastic transformation that the figures, or the realm of objects in his studio, undergo in this process is, in this context, the result of a simultaneously functioning overlap and an impossible imagination in search of its possible form.
kahve demliği / coffee-pot
William Kentridge, bir temsil stratejisi bağlamında, bir nesne etrafında kümelenen şahsi alanı simgeleyen kahve demliğini otoportre olarak nitelemektedir. Böylece bu plastik form, onu niteleyen atölyeyi ve yoğun üretim sürecindeki sanatçı özneyi temsil etmektedir. Başlangıçta tutarsız görünen bu bağlantı, esasen kavramsal bir temsil ilişkisi bağlamında yüklenen anlam ile İlişkilidir. Mizahî bir vurgu olarak görünmesine rağmen, önemsiz ve sıradan hâliyle bu metalik gövde; gündelik atölye deneyimlerini, eylemlerini, üretimini ve dolayısıyla Kentridge’in kişiliğini simgeleyen esaslı bir göstergeye dönüşmektedir.
In the context of a strategy of representation, William Kentridge characterises the coffee pot as a self-portrait, symbolising the personal space clustered around an object. This plastic form thus represents the workshop that characterises it and the artist subject in the process of intensive production. This connection, which initially appears inconsistent, is in fact related to the meaning attributed in the context of a conceptual representational relationship. Although it appears as a humorous accent, in its insignificant and ordinary form, this metallic body becomes an essential signifier symbolising everyday workshop experiences, actions, production and thus Kentridge's personality.
william kentridge saglamart.com'da
iki önemli sergi / two important exhibitions
William Kentridge, Weigh All Tears, View of Exhibition, 2022, Hauser & Wirth Gallery, Hong Kong.
Marc 17 - May 29, 2022, Hauser&Wirth Gallery, Hong Kong.
William Kentridge; bu sergisinde, farklı tür ve malzeme tercihlerinin devrede olduğu bir mekân tasavvuruyla daha kuşatıcı bir etkinin nasıl oluşması gerektiği meselesine yanıt aramaktadır. Galeri mekânında sıra dışı bileşenlerin uzlaşımlı birlikteliği, hiç kuşkusuz ki sarsıcı bir görsel alan etkisini hazır etmekte; temsili bir kavrayışla daha kapsamlı bir enstalasyon pratiği fikrini hayata geçirmektedir. Bu şekilde katmanlı ve çok parçalı bir düzenek halini alan immersive bağlam, deneysel bir bütünleştirme çabasının somut karşılığı olarak, yeni bir zamana ve aşkın bir mekâna eklemlenmektedir.
In this exhibition, William Kentridge seeks an answer to the question of how to create a more encompassing effect with a spatial conceptualisation in which different genres and material preferences are activated. The compromised coexistence of unusual components in the gallery space undoubtedly prepares a jarring visual field effect; it realises the idea of a more comprehensive installation practice with a representational understanding. In this way, the immersive context, which becomes a layered and multi-part assemblage, is articulated to a new time and a transcendent space as the concrete counterpart of an experimental integration effort.
William Kentridge
September 24 - December 11, 2022, Royal Academy of Arts, Main Galleries, Burlington House, Piccadilly, London.
William Kentridge’in Akademi için özel olarak hazırladığı bu iddialı ve kapsamlı sergi, sanat kariyerinin geniş bir dökümünü sunuyor. Kendine özgü çizimleri, animasyon filmleri, performansları ve büyük ölçekli projeleriyle tanınan, yarı otobiyografik bir niteliğe sahip olan Kentridge’in çalışmaları; modern dünyanın eşitsizliklerini, barbarlığını ve saçmalıklarını sert bir biçimde eleştirir. Ayrıca; sosyal, politik ve ekonomik adaletsizliklerle birleşen ırk ayrımı sorunlarına değinerek, bir toplumun zihninde iz bırakan derin yaraları hatırlatır.
This ambitious and comprehensive exhibition, specially commissioned for the Academy by William Kentridge, presents a broad survey of his artistic career. Known for his distinctive drawings, animated films, performances and large-scale projects, Kentridge's semi-autobiographical work harshly critiques the inequalities, barbarity and absurdities of the modern world. In addition, by addressing the problems of racial segregation combined with social, political and economic injustices, he reminds us of the deep wounds left in the minds of a society.
William Kentridge, (1955, Johannesburg, Güney Afrika) Animasyona dönüştürülen desenlere dayalı sanat pratiğiyle tanınır. 1989 yılından itibaren bu şekilde oluşturduğu onbir kısa filmden oluşan Drawings for Projection, ünlü ve destansı bir anlatıya dönüşmüştür. Bu filmlerde, Kentridge’in kendi hayatında ve Güney Afrika’nın apartheid’den demokrasiye geçiş sürecinde yaşanan siyasi olaylar, maden patronu Soho Eckstein’ı merkezine alan yarı belgesel bir dille anlatılır. Kentridge, elli yılı bulan üretim sürecinde, ayrıca heykeller ve el dokuması duvar halıları da üretmektedir.
William Kentridge, (born 1955, Johannesburg, South Africa) is known for his artistic practice based on drawings converted into animation. From 1989 Drawings for Projection, a series of eleven short films created in this way, became a celebrated and epic narrative. In these films, political events in Kentridge's own life and in South Africa's transition from apartheid to democracy are depicted in a semi-documentary style centred on the mining magnate Soho Eckstein. Kentridge also produces sculptures and hand-woven tapestries in a production process spanning fifty years.