nejat satı: gerçeğin yükünden sıyrılmış yalın ve sade yüzeyler

MÜMTAZ SAĞLAM

Nejat Satı’nın, içkin psişik belirtiler barındıran bu işlerini, belirsiz bir zaman dilimine bağlanan, belleğin unutmaya çalıştığı, bulanık olanı ele veren nesne-resimler olarak tanımlamak mümkündür. Oluşum süreci içinde zaten medidatif bir yoğunlaşmadan, istemli bir karşı koyuştan ve aslında kendine yönelen bir şiddetten bile bahsedilebilir burada… Ayrıca bu esnada, ısrarla yeniden dönüştürülen ve çoğu kez de renkli yüzeyler üzerine inşa edilen katmanlar, işlerin dekonstruktif niteliğiyle ilişkili tartışmalara da yol açar; söz konusu tinsel bağlamı okuyabilecek talepkâr hafızalara ihtiyaç duyar. Sanki, kirlenen toplumsal hayatın artıklarını taşıyan bu katman ya da yüzeyler, itaâtkar olmayan bir başkaldırı ruhuyla da ilişkili görünmektedir. Belki de, estetik şekilsizlik tabiriyle ifade edebileceğimiz bir bağlamda; artık olanı barındıran, hiçbir düzene sığmayan direnç nesneleridir.


Nejat Satı, “Structure”, 2015, Tuval Üzerine Akrilik, 50×50 cm.

Sanatçı tarafından gerçekliğin sürekli dönüştürülerek, her defasında yeniden kayıt altına alınma girişimi, görsel dile eklemlenen zamanı ve mekânı kavramsal bir hale getirir. Bu tür bir gerçeklik arayışı içinde olan Nejat Satı’nın da zamana yapılan fikrî müdahaleleri, yeni mekân tanımlarına ve temsil koşullarına kapı aralar. Burada oluşturulan mekân, yaşanan zamana dair bir iz ya da kalıntı gibi durur ve sanatsal müdahaleye maruz kalan aşındırılmış bir yüzey haline gelir.

Nejat Satı’nın özellikle Structure dizisinde yer alan işlerinde, mikro alanlar halinde biçimlenen ve duygusal temasa zorlayan mesafe tayinleri, düşündürücü olduğu kadar bizi doğrudan öz varlığımıza sevk eden bir okunurluğa sahiptir. Gerçeğin yükünden hep birlikte sıyrılarak, bizi patetik bir ruhsallığın içine sokan bu saf-eleştirel dil yapısı, özgürleşme deneyimlerimiz için uygun bir alan önermektedir. Burada sergilenen özne-oluş hali, mecazlarla yüklü ve yoğun içerikli anlatının mistik boyutunu daha da derinleştirmektedir. Monokrom yüzeylerin kurduğu bu derin ve zorlu yapılanma deneyiminin, dikkat çekici bir performans kalitesiyle şeytanî bir biçimde muğlak olan‘a evrildiğini görmek ilginçtir.

nejat satı resimlerinde beliren estetik şekilsizlik

Aslında, insanî durumların, hiyerarşik bir görsel düzen içindeki tasavvuru, kimlik bildirimi pratiklerinin en ilginç ve masum unsurlarındandır. Nejat Satı burada, hayal gücüyle beslenen bir sistem içinde, yeni sorunlara vurgu yapmaya ve bir manifesto metni oluşturmaya çalışmaktadır. Bazen bu metin, toplumsal düzene getirdiği eleştiri kadar, bireyin kendi aşkın algısına da işaret eder. İmgesinden sıyrılmış yalın/sade bir yüzey, bir boşluk aktarımı olarak yolunu bulur. Belirsiz bir zaman dilimine ilişkin ifadenin yansıdığı bu soyut yüzeyler, yaşanan yabancılaşmayı açık eden itaatsiz bir eylemin sonucuna dönüşür. Karmaşık bir hayal gücünden kesitler sunan bu resimler, izleyeni eskatolojik bir algı üzerinden saf düşünce hallerine sürükler.

Barındırdığı yoğun düşünsel enerjiyle dikkati çeken bu soyut ve monokrom yüzeyler, son derece sade görünen bir deneysel niteliğe sahiptir. Satı; uzam ve zamana dair aidiyetleri, aynı zamanda içsel protestolara dönüştüren bir eylemle üst üste dizilen bu yüzeylere taşımaktadır. Adeta içinde kaybolacağımız katmanlarda, bir varoluş bildirimi tasarımlanmakta; ölüme atıflı bir tartışmayı, yeni-modernist uzlaşma ve tutkularla biçimlenen bir kendilik deneyimi olarak karşımıza çıkarmaktadır sanki….

Dolayısıyla Nejat Satı’nın, içkin psişik belirtiler barındıran bu işlerini, belirsiz bir zaman dilimine bağlanan, belleğin unutmaya çalıştığı, bulanık olanı ele veren nesne-resimler olarak tanımlamak mümkündür. Oluşum süreci içinde zaten medidatif bir yoğunlaşmadan, istemli bir karşı koyuştan ve aslında kendine yönelen bir şiddetten bile bahsedilebilir burada… Ayrıca bu esnada, ısrarla yeniden dönüştürülen ve çoğu kez de renkli yüzeyler üzerine inşa edilen katmanlar, işlerin dekonstruktif niteliğiyle ilişkili tartışmalara da yol açar; söz konusu tinsel bağlamı okuyabilecek talepkâr hafızalara ihtiyaç duyar. Sanki, kirlenen toplumsal hayatın artıklarını taşıyan bu katman ya da yüzeyler, itaâtkar olmayan bir başkaldırı ruhuyla da ilişkili görünmektedir. Belki de, estetik şekilsizlik tabiriyle ifade edebileceğimiz bir bağlamda; artık olanı barındıran, hiçbir düzene sığmayan direnç nesneleridir.

Özetle; Nejat Satı’nın yaptığı analiz sonucu resminde cisimselleşen şeyler; dış gerçeklikler üzerinden şimdiye dair bir okuma, bir kayıt tutma halinden ibaret gibidir. Üst üste gelen ya da bir öncekini maskeleyen ve renkli yüzeyler arasındaki boşluklara gizlenen hayatlara dair gözlemlerin, bu güçlü estetik dil üzerinden yolundan sapması, aykırı bir söylem halinde belirmesi son derecede önemlidir.


İzmir, 2021

ayrıva bakınız: https://www.piartworks.com/exhibitions/84-nejat-sati-hypoglottis/overview/