alexis gritchenko’nun istanbul günlükleri ve resimleri

MÜMTAZ SAĞLAM

Alexis Gritchenko’nun modernizm algısı üzerinde gelişen ve Rus avangard sanatının belirgin kavrayışıyla ilişkili görünen bu bakışı; giderek kişisel bir deneyime dönüşmüş, bir iç dünyayı, kültürel çatışmayı ve farklılığı ifade edecek bir biçimleme üzerinden bağımsız ve özel, duygusal bir tasvir düzlemine doğru kaymıştır. Geriye doğru baktığımızda Gritchenko, kendisini karşılayan ve kısa bir süre ağırlayan İstanbul’u, yaşadığı tüm zorluklara karşın tutkulu bir şekilde benimsemiş, otobiyografik gerekçelerle ilişkili bir huzurun peşinde dingin bir sükûnet mekânı olarak kendini ona teslim ederek resimlemiştir.



Alexis Gritchenko’nun 1911 yılında Paris’te kübist sanatçılarla kurduğu ilişkinin, sanatınının genel karakterini belirlediğini söyleyebiliriz. [1] Bilindiği üzere daha sonra İtalya’ya geçen sanatçı, Erken Rönesans Dönemine ait resimlerdeki statik ifadelendirme ile dinsel auranın etkisinde de kalmıştır. Moskova’ya dönüşünde ise avangard sanatçıların arasında yer alır ve Bizans-Ortodoks inancıyla ilişkili ikona estetiğinden türemiş karma bir görsel dili, senteze dayalı bir sonuç olarak karşımıza çıkarır. Temel plastik niteliği açısından Kübizm ve Fütürizm’e atıflarla biçimlenen bu yaklaşım; dynamocolor adını verdiği bir hareket hâlini alır. Bunu duru, statik ve saydam renklerle, sağlam mimari kavrayışa dayanan bir çözüm olarak tanımlamak mümkündür. [2]

Zamanla biçimlenen, yer yer muhafazakâr ve tarihselci görünen Gritchenko’nun sanat algısı, modernist gerekçelerine ve referanslarına rağmen; mimarî unsurların çekiciliğiyle duygusal ve dinsel bağlama sürüklenir. 1919 yılında telaşla geldiği ve sığınmacı olarak kısa bir süre yaşadığı İstanbul’da, melankolik bir ruh hâliyle kentle ve kültürel çevreyle giriştiği ilişkileri, mesafeli bir dil üzerinden görselleştirir; açıklayıcı diğer ayrıntıları ise, yazı diliyle günlüklerinde ifade etmeyi tercih eder. [3]


ayrıntıcı duyarlılıkla kaleme alınan günlükler

Gritchenko, İstanbul’da tuttuğu günlükleri 1930 yılında Paris’te kitap olarak yayınlar. Söz konusu günlükler, 1919-1921 tarihleri arasındaki İstanbul’unda süregiden hayatla, özellikle de Bizans tarihi ve kültürünün maddi unsurları olan yapılarla ilgili düşüncelerini ve gözlemlerini içerir. İşgâl altındaki İstanbul’da; tarihsel dokunun yanı sıra sanat ortamıyla ilgili önemli ayrıntıları da içeren önemli bir yayındır. [4] Aynı zamanda sanat eleştirmeni ve yazar kimliğiyle de tanınan Gritchenko’nun, dil ve anlatım konusundaki ustalığını, gözlemci tavrını ve betimleme yaklaşımını ortaya koyar. Günlüklerindeki anlatım öte yandan tarihselci bakışın ciddiyetinden uzak, heyecanlı, duygusal ve edebi bir niteliğe bürünmüştür. Aynı zamanda bu metinler, resimleriyle bir arada değerlendirildiğinde özgün ve fantastik bir kent tasavvurunu bütünler. [5]

Günlükler esasen, İstanbul’un kültürel bir ortamında zihinsel bir kavrayışla girişilen ve entelektüel bir çerçeve içinde kalan Bizans meselesinin duygusal değerlendirmesi gibi durmaktadır. Çünkü; bilgiyle duygunun savrulduğu bu anlatımda pek çok şey, Ortodoks inançlarına bağlanmaktadır. Burada Bizans sanatının görsel çehresiyle ilişkili bir dil ve anlatımı geliştirme isteği, derinlikli fakat didaktik durmayan bir içerik yüküyle çatışmalı görünüm içerisindedir. Bu durum, belirgin mekânlar üzerinden (Ayasofya gibi) zamanlararası bir sorgulamayı, biçimlenmiş dili simgeleştiren bir bağlılığı da ifade eder. Dahası Gritchenko, kendi zihinsel keşif yolculuğunda hedefe koyduğu Bizans kaynaklarının, aynı şekilde Osmanlı sanatına da temel oluşturacağını düşünür. Ancak bunu Osmanlı kültür hayatının sürekliliğini içine yerleştirme ihtiyacı duymaz. İstanbul’da Ayasofya’ya sahip bulunmanın, bu farkındalıkla İstanbul’da yaşıyor olmanın, bu şekilde davranmak için yeterli bir neden oluşturduğuna inanmaktadır. 

Emre Alışır, 2021 yılında kaleme aldığı ayrıntılı bir yazının sonunda, Gritchenko’nun günlüğünü “… iyi çalışmış bir tarihsel fantezi” olarak değerlendirir. [6] Tarihselci niteliğinin güvenilir olmadığını ve kısmen hatalı bilgiler içerdiğini tespit eden Alışır’a göre günlük, tarih akışının dışında kalmasına rağmen tüm parçaların birbiriyle uyum içindeki fantastik atmosferiyle bir hierotopos’dur. [7]Böylece Gritchenko, çok gerilerde kalmış çağların canlı atmosferi diye adlandırdığı, tarihin dışında kalmış, bu şekilde aşkın ışık oyunları, mekânları insanların kılıkları ve sesleri ve tüm diğer duyumsallıklarla performatif kutsal bir mekândadır. Günlük bu yönleriyle askeri işgal altındaki bir şehrin çok sert gerçekliğini dışlayan başka bir alan yaratır. Bu alan, Gritchenko’nun sıklıkla ifade ettiği gibi şehrin mabetlerinin avlularına sığınmasını çağrıştıran, arzulanan bir alandır.[8]

Sanatçının günlüklerinin bir bakıma çevreyle, mekânlarla ve insanlarla olan ilk karşılaşma anlarını uzun ve ayrıntılı betimlemelerle, duyarlı ve güçlü gözlemlerle, şiirsel ifadelerle ya da analizlerle yüklü olması, resimde ötelenen pek çok şeyin aslında burada gerçekleştirildiğini bize gösterir. Gerçekten de Gritchenko’nun yazı dili, edebi bir nitelik taşımakta, keskin bir gözlemcinin, gerçekçi ve duyarlı bakışına dair zengin ve ayrıntılı tahliller, tespitler ve düşünceler içermektedir. Resmini belki de bu gözlem ayrıcalığının üzerine ekleyen Gritchenko; görselleştirme aşamasında ayrıntılardan ayrılmış, betimleme düzeyi bakımından soyutlamaya, basitleştirmeye ve indirgemeye daha yakın bir sonuca ulaşmaya çalışmıştır.


bağımsız ve duygusal bir tasvir düzlemi: istanbul resimleri

Alexis Gritchenko’nun mimari eskizleri andıran İstanbul resimleri, ısrarlı bir şekilde kamusal alana odaklanmasına karşın dağınık düzenlemeler hâlindedir. Bağımsız, hızlı bir gösterim esasıyla kübik biçimlemeden gücünü alan bu resimler; bir başlangıç-temas aralığında biçimlenmiş gibidir. İçsel ve dinsel bir belirlenim düzeyinde kalarak asıl modelinden uzaklaşan bir yapıdadır. Burada içkin ve derin bir bağlama sürüklenmek istenen bir anlam dünyası, özellikle Bizans ikonalarının görsel diliyle, kübo-fütüristik temel bir biçimleme algısıyla ve İstanbul’a ait duygusal bir akışla bütünleşir. 

Bu nedenle Gritchenko’nun İstanbul resimlerinin ayrıcalığı ve önemi, malzemenin tüm doğrudanlığını ve hızını arkasına alarak duygusal bir tonu ifade eden içtenliğe sahip bulunmasından gelir. Mekân tasvirlerinde basit eksen-yön araştırmalarıyla yetinen bu bakış, saklı bir içerik zenginliğini keşfetmiş ve karşılaştırmalı bir şekilde sanki işlemeye başlamıştır. Kübo-fütüristik biçimlemenin esaslarıyla, dinamik, dağınık ve parçalı bir bütünlüğe taşınan, hafif, saydam ve flû bir İstanbul pitoreski bu şekilde var edilmiştir. 

Dolayısıyla Gritchenko’nun hayatının önemli bir evresine karşılık gelen İstanbul resimleri; kültürel ve estetik bir buluşmanın, coşkulu ve duygulu bir bütünleşmenin ürünü olan performatif bir niteliğe sahiptir. Dinsel ve tarihsel bağlamı, dingin bir estetiği ötelemede modern durumun önemli bir unsuru hâline getirirken, yerel-kültürel unsurları yaratıcı birer dinamik olarak parçalama efektiyle birlikte kullanarak farkını ortaya koymaktadır. Böylece; bu algılama modeli, kavrayış ya da çalışma yöntemi olarak, Doğu-Batı ve İslâm mirasının üzerine biçimlenen bir sentezi önermektedir, bireysel uygulamalarıyla bu tercihin güncel ve etkili sonuçlar üretebildiğini göstermektedir. [9] 

Alexis Gritchenko’nun modernizm algısı üzerinde gelişen ve Rus avangard sanatının belirgin kavrayışıyla ilişkili görünen bu bakışı; giderek kişisel bir deneyime dönüşmüş, bir iç dünyayı, kültürel çatışmayı ve farklılığı ifade edecek bir biçimleme üzerinden bağımsız ve özel, duygusal bir tasvir düzlemine doğru kaymıştır. Geriye doğru baktığımızda Gritchenko, kendisini karşılayan ve kısa bir süre ağırlayan İstanbul’u, yaşadığı tüm zorluklara karşın tutkulu bir şekilde benimsemiş, otobiyografik gerekçelerle ilişkili bir huzurun peşinde dingin bir sükûnet mekânı olarak kendini ona teslim ederek resimlemiştir. 


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2024 / All Rights Reserved.

Ayrıca bakınız: https://saglamart.com/alexis-gritchenko-ve-bir-model-tartismasi

NOTLAR

[1]   Alexis Gritchenko (1883-1977) Ukraynalı sanatçı ve sanat yazarı Gritchenko, küçük yaşlarda aldığı eğitim nedeniyle dinsel konulara ilgi duyar. Eski Rus ikonaları alanında uzmandır. İkonaların görsel düzeni hakkında yayınlanmış bir çalışması bulunmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Moskova’da gelişen modern sanat hareketlerinin içinde olmuştur. Kübizm ve Fütürizm etkileri taşıyan dynamocolor akımının kuramcısıdır. Aralarında avangard ressamlar Malevich, Kandinsky ve Tatlin’in de olduğu ortak sergilere katılır. 1917 Ekim Devrimi’nin ardından yaşanan iç savaştan kaçarak Kasım 1919’da İstanbul’a gelir. 1921 yılına dek sığınmacı olarak bu kentte kalır. 1921 yılında Paris’e yerleşir. Salon d’Automne (Güz Salonu) başta olmak üzere, Avrupa’da ve Amerika’da düzenlenen pek çok sergiye katılır. 1958 yılında New York’ta kurulan Alexis Gritchenko Vakfı’nda korunan eserleri, 2006 yılında sanatçının vasiyeti üzerine Ukrayna Ulusal Sanat Müzesine devredilir. Ayrıca bknz: http://www.mesher.org/Uploads/ExhibitionPageMaterial/mesher_bulten_alexis-gritchenko-acilis_06022020.pdf

[2]   Dynamocolor hareketi, Gritchenko’nun renk dinamikleri ve tektonik primitivizm konulu araştırmasına ilişkin yayınladığı manifestodan adını alır. Kandinsky ve Malevich’in dinsel önerileri, Tatlin’in gelecekçi tahayyüllerinin ötesinde; resmin plastik oluşumu süreci, sistemi çerçevesinde şekillenen resim kültürünün gelişimini hedefleyen bir düşünceye dayanır. Renk, tektonik etki ve resimsel yapı temelinde doku, uygulama ve işleme yoluyla resmin dinamiğini ve düzenini tayin eder. Büyük renkli plastik unsurların birliktelik içinde yapılanır. Bu durum, resim düzenini oluşturan unsurların hareketini ve plastik niteliğini belirleyen etkidir güç olarak açıklanabilir. Yüzeyin titreşimli ve sürekli ritmik duyarlı düzeni, bu şekilde tesis edilir. Bknz. Alexsis Gritchenko: İstanbul Yılları, (Katalog), Editör: Nilüfer Şaşmazer, Yazarlar: Ayşenur Güler, Vita Susak, Çeviri: Yiğit Adam, Beyza Altay, Ali Berktay, Serra Yentürk, Vehbi Koç Vakfı Yayınları, 1. Baskı, 328 sf. Şubat 2020, İstanbul, sf.44.

[3]   1917 Ekim Devrimi’nin ardından Moskova’da zor günler yaşayan Gritchenko, 1919 yılında geldiği İstanbul’da 1921 yılına dek kalır. Geçen sürede yaşadıklarını anlatan İstanbul’da İki Yıl adlı kitap ile İstanbul’u yansıtan resimleri, farklı bir duyuş, düşünüş ve sanat pratiği öneren yanlarıyla son derece değerlidir. 

[4]   Gritchenko İstanbul’u, resimlerinin yanı sıra günlükleriyle de kayıt altına alır; şehirden ayrıldıktan neredeyse on yıl sonra, 1930 yılında Deux ans à Constantinople (İstanbul’da İki Yıl) adıyla kitaplaştırır. Sanatçının hayatı ve çalışma tutkusuna ışık tutan bu kitabın Türkçe çevirisi Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Bu çalışma, Gritchenko’nun gözlemci kimliğini, yazı diliyle betimleme tavrını çok net bir biçimde ortaya çıkarması; ayrıca dönemin ressamları, buluşma ve çalışma mekânlarını çok net gözümüzde canlandırması bakımından çok önemlidir. Osmanlı ressamlarının karakterlerini açık eden cümleler, ev ve iş hayatları ile ilgili ayrıntılara yer verilir. Örneklemek gerekirse Namık İsmail’in kimliği, yaşam tarzını, evini ve atölyesini, aile bireylerine ilişkin gözlemleri ayrı bir değere sahiptir. (http://www.mesher.org/sergiler/alexis-gritchenko) Bknz. Alexis Gritchenko, İstanbul’da İki Yıl 1919–1921 / Bir Ressamın Günlüğü, Çeviren: Ali Berktay, Yapı ve Kredi Yayınları, 1. Baskı, Şubat 2020, İstanbul. 

[5]   Bknz. Emir Alışır, “Bizans Pembesi: Alexis Gritchenko’nun Konstantinopolis Anlatısı”, Sanat Tarihi Yıllığı, Sayı: 30, 2021. sf. 23-24. https://doi.org/10.26650/sty.2021.876268.

[6]   Bknz. Emir Alışır, Sanat Tarihi Yıllığı, Sayı: 30, 2021. sf. 23-24. [https://doi.org/10.26650/sty.2021.876268].

[7]   Hierotopy, özel bir yaratım tipi olarak kutsal alan yaratımı ve yaratımın örneklerini ortaya çıkarıp analiz eden tarihsel çalışma alanıdır. Bknz. E. Alışır. A.g.k., sf.24

[8]   A.g.k., sf.24.

[9]   2020 yılında Meşher’de gerçekleştirilen Alexis Gritchenko: İstanbul Yılları adlı sergide, sanatçının farklı tekniklerle oluşturduğu 150’den fazla eseri bir araya getirildi. Bakınız: Alexsis Gritchenko: İstanbul Yılları, (Sergi), Küratörler: Ebru Esra Satıcı, Şeyda Çetin, Meşher, 7 Şubat- 10 Mayıs 2020, İstanbul. (http://www.mesher.org/sergiler/alexis-gritchenko)