minyatür’de yenilenme*

GÜLAY YAŞAYANLAR

“Hiç kuşkusuz ki, yeni-modernist zaman, minyatürü dönüştürmekte ve farklı hikâye kolajlarına ve içeriklere maruz bırakmaktadır. Kente ilişkin gerçeklikler ya da hakikatler, hafızaya dair çelişkili bütünlükler, doğal olarak eskiye gönderimli çağrışımlara sahip bu dil ile çatışmaktadır. Tam da bu noktada, entelektüel ve yaratıcı bir hamle ile kültürel alanın inşasına dönüşen bu tasarımların kent hafızasına olan katkılarını görmek ve farklı bir üretim anlayışını tanımladığını yadsımamak gerekir. Bu da gelenekle uzlaşan ve kısmen onu dönüştüren veya güncele ekleyen yeni bir üretim biçimine alan açmaktadır.



Nigârî, “Sultan II. Selim Ok Atarken”, Albüm, 1561-62, (TSM H.2134) (Eserin görseli Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları 1 / Minyatür,  sf.153’ten alınmıştır.) https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-55560/topkapi-sarayi-muzesi-yazma-eser-kutuphanesi.html 

“… minyatür mecrasını ortaklaşa kullanan bu yaklaşımda, bu coğrafyaya özgü psikolojik gönderimlerin yepyeni bir tahayyülü biçimlediği, masum fantezilerin akışına yön verdiği açıkça görülür. Kenti bir sosyal ve kültürel organizma olarak minyatür tarzı bir imgelemle buluşturma girişimi, imkânsız görünen bir dolayım üzerinden birtakım anıların hatırlanmasına olanak tanır. Burada heyecan verici olan; kültürel bilinç ve toplumsal vicdanın estetik bir performans ile yeniden biçime dönüşmesi, kurgulanan hikâyelerle yeniden sıra dışı bir hale getirilmesidir. Doğal olarak, Smyrna’ya ilişkin kavrayışımızda duyumsanan boşluğun gelecekte nasıl giderileceği ya da bu içeriğin ne şekilde sunulacağı hakkında gelişen bu öneriler, kurgusal tarihin verileri doğrultusunda yeni anlatıları devreye sokacaktır. Kente dair kopuk ya da kesik hatıraların yer yer bağlantısız görünen yenilenmelerle tuhaf bir hale gelerek, sözgelimi bu resim-tasarımlar sayesinde, hafıza kayıtlarımızı güncelleyeceği ortadadır. Bu durum, yeni-modernist zamanın taleplerine de uygun bir tezyin etme düşüncesi ve yeniden üretme girişimidir. 

Hiç kuşkusuz ki, yeni-modernist zaman, minyatürü dönüştürmekte ve farklı hikâye kolajlarına ve içeriklere maruz bırakmaktadır. Kente ilişkin gerçeklikler ya da hakikatler, hafızaya dair çelişkili bütünlükler, doğal olarak eskiye gönderimli çağrışımlara sahip bu dil ile çatışmaktadır. Tam da bu noktada, entelektüel ve yaratıcı bir hamle ile kültürel alanın inşasına dönüşen bu tasarımların kent hafızasına olan katkılarını görmek ve farklı bir üretim anlayışını tanımladığını yadsımamak gerekir. Bu da gelenekle uzlaşan ve kısmen onu dönüştüren veya güncele ekleyen yeni bir üretim biçimine alan açmaktadır. Yaşadığımız kentle aramızda kurulu bulunan psişik bağlantılar, aslında güncel ve o ölçüde sıradan olanın farkını görmemizi sağlarken, geçmişten akıp gelen referansların önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle; manipüle edilen zamanın ve hafızanın izin verdiği bir imgelem üzerinden kendine yeni gerçeklikler öneren bu sunumun, estetik ve entelektüel değeri olan sonuçları yakalama çabası, yakın tarihi bir fetiş haline getirme ayrıcalığı da taşımaktadır.”


*10 Mayıs 2018 – 30 Haziran 2018 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen Hafıza Mekânları adlı minyatür sergisi nedeniyle hazırlanan katalogda yer alan yazara ait metinden uyarlanmıştır.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/minyatur