refik anadol: “makine hatıraları” ya da yeni bilinmeyenlerin inşası
GÜLAY YAŞAYANLAR
“Refik Anadol’un hafıza analizi; yerleşik imgelerin tacizine uğradığı anda biçimlenen ve zihinde dağılan yeni ve sanal psiko-coğrafyalar üretmektedir. Makinelerin tahayyül etme gücünü geliştirmeye dayalı bu performans, travmalarımızı görsel hale getiren bir kurgu’nun aritmik olan yapısını da sonuçta hayatla bitiştirmektedir. Bu yüzden, üretilen veri heykellerinin tam anlamıyla şiddetli bir heterotopik varlığa bürünmesi, mevcut heybetli temsilin olanaklarını da yeniden gündeme getirmektedir.
Refik Anadol, Makine Hatıraları: Uzay adlı sergiyle bir kez daha Pilevneli Galeri’de… Hatıralar ve Düşler adlı iki bölümden oluşan sergide Anadol, teknoloji ile sanatı iç içe geçiriyor. Mekanik hayal gücünün merkeze yerleştirildiği sergi, sanatın yapay zekâ aralıklarına sızdığı teknolojik bir enstalasyon aslında. Bir uzay-zamanda geçen sanal gerçeklik provokasyonu ya da yerleştirildiği mekâna yapılan yapay zekâ istilası… Kolektif hatıraları yapay zekâ yoluyla dijital görüntülere dönüştüren bu hiper enstalasyon, belirsiz teleskopik verilerin olası görüntülerini barındıran işleyişine rağmen bir öz-düşünümsel kurmaca ve bir muhakame testi gibidir.
verilerle hikâye anlatma oyunu
Refik Anadol’un veri heykelleri olarak adlandırdığı yapılar, bizim de sonsuz olasılıklar zincirinde hatıra üretme ve hayal etme pratiklerimize, aksayan duygu durumlarını tamir etme ya da muhayyilemizi özgürleştiren görüntü unsurlarına karşılık gelmektedir. Belki de bize bir hatıra tanzimi yaptırarak geçmişi yeniden biçimlendirmektedir. Jameson’un da dediği gibi, zaman ve mekân burada birbirini yiyerek beslenmekte ve veri heykeline dönüşen bu ucube simbiyozları üretmektedir. Bu şekilde üst üste istiflenen algoritmik verilerle gerçekleşen hafıza analizi, kendi zamanından sıyrılmış ve özgürleşmiş bilinçdışı üzerinden bir kez daha gösteri alanında kendine yer bulmaktadır.
Geçmişin şimdiyi şekillendirdiği gerçeğinden hareketle; hatıralar da, bu gerçek dışı ortamda belli ki mutant birer veriye dönüşmektedir. Prustvari bir atıfla yüzeyinden dışarı taşan görüntü/metinler, uzayıp giden satırlar gibi patlamalarla dönüşen, sürekli şekil değiştiren, bir yandan manzaramızı oluştururken diğer yandan da bozularak yeni ve bambaşka bir tahayyüle evrilen ama yine de bir türlü tamamlanamayan renk parçaları olarak dışarı doğru saçılmaktadır. Bu sayede, bilinç dışındaki hatıra kümeleri, dağılarak birer pigmente dönüşmekte, söz konusu yerleşimde anıların hangi parçayla yan yana geleceği bilgisi ise muğlak bırakılmaktadır. Karşımıza çıkan şey sonuçta; yeni bilinçdışının yansıdığı gravürlerdir. Aynı zamanda hayallerin genetik kodları olarak zihne kazınan ve hareket halinde olan değişken metin parçacıklarıdır. Makinenin ürettiği, yerçekiminden sıyrılmış renkler, katmanlar ya da bloklar, boşlukta izleyenin hatıralarına musallat olurken, belli ki yeni anksiyetelere karşılık gelmektedir. Burada, akan görüntünün ardışık olasılıkları, sanki bir kitabı bütünleyen sözcüklerin dağılarak metni iğdiş etmesi gibi, sıralı ve anlamlı düzeni sonsuza kadar bozmaktadır. Düşünsel bağlamda, zamanın yuttuğu artık hatırlanamayan soru ve problemlerin yerini, yeni bilinmeyenlerin inşası almaktadır.
Yinelersek; Refik Anadol’un hafıza analizi; yerleşik imgelerin tacizine uğradığı anda biçimlenen ve zihinde dağılan yeni ve sanal psiko-coğrafyalar üretmektedir. Makinelerin tahayyül etme gücünü geliştirmeye dayalı bu performans, travmalarımızı görsel hale getiren bir kurgu’nun aritmik olan yapısını da sonuçta hayatla bitiştirmektedir. Bu yüzden, üretilen veri heykellerinin tam anlamıyla şiddetli bir heterotopik varlığa bürünmesi, mevcut heybetli temsilin olanaklarını da yeniden gündeme getirmektedir.
bir yapay zekâ kahramanlığı
Bu sanatsal gösterimde ilginç olan ve merak edilen şey; kolektif ve kronolojik hafızaya ait verilerin (psikolojik çatışmaların, göç travmalarının, ekonomik yoksunluk ve kimlik tartışmalarının, emek ve sermaye kıskacında ufalanan insana dair anlatıların) bu algoritmaya dahil edilebilme olasılığıdır hiç şüphesiz. Zaten bizi cezbeden şey ise; yapay zekâ yoluyla bir gelecek öngörüsünün ve bunu mümkün kılacak yeni bir nöron ağının kurgulanabileceğini görmektir.
Mekanik hatıralar ve hayaller üretme pratiği, bu yüzden bir yapay zekâ kahramanlığı hikâyesine dönüşmektedir burada…
ayrıca bakınız: https://saglamart.com/refik-anadol-makine-hatiralari-uzay
Refik Anadol, “Makine Hatıraları: Uzay / Machine Memoirs: Space”, 2021. (Plevneli Galeri tarafından yayınlanan teaser)