izmir resim ve heykel müzesi: mekânı tasarlamak

GÜLAY YAŞAYANLAR & MÜMTAZ SAĞLAM

Altı ayrı galeride oluşturulan sunum alanları, mevcut metal sütunları yatay ve dikey eksende çevreleyen duvar uygulamaları kullanılarak müze içinde bir gezi rotası oluşturacak şekilde düzenlendi. Büyük bir endüstriyel yapı içinde oluşan, tedirgin edici ve ürkütücü bir hâl alan boşluk etkisinin yaratığı olası psikolojik etkiler ise, söz konusu duvar uygulamalarının mekânı hareketlendiren renk/boya uygulamarıyla aşıldı.



Müze çalışmaları; nitelikli bir bilinçle pekişen bir görsel kültüre, sergileme tasarımı ve uygulamaları konusunda edinilmiş bir deneyime sahip uzmanlarca yürütülür. Ayrıca; sanat tarihi ve sanat felsefesi alanında özel bir uzmanlığı talep eder. Özellikle sergileme konsepti ve stratejileri geliştirme aşamasında; olaylar ve olguları, sanat eserleri, nesneler, mekânlar ya da belgelerle ilişkilendirebilen akademik bir bakış derinliğine ihtiyaç duyar. Bu bağlamda, İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nin geçirdiği radikal dönüşüm örneği, ortak kültürel belleğin ve sürdürülebilir sanat birikiminin, endüstriyel yapı mirası olan bir mekânda sergilenmesi adına, bir model olarak son derece önemlidir. [1] İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nin yeni binası, her şeyden önce belirtmek gerekir ki, nitelikli sanat eserlerinin toplandığı, koruma altına alındığı ve özenli bir şekilde sergilendiği bir mekândır. Farklı zamanları buluşturan eserlerin yarattığı ilişkisel durum ve tematik ayrımlar üzerinden, görsel hafızanın yeniden düzenlendiği ve bütünleştirildiği bir yer olarak tanımlanması mümkündür.

mekân

Tarihi Alsancak Tekel Sigara Fabrikası [2] alanında bulunan ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi’ne tahsis edilen 7 numaralı binayı; devasa bir giriş holü ve boşluğuyla izleyiciyi karşılayan, üç kata yayılan ve herbiri ortalama 460 metrekarelik dört büyük salonla, müzeye dönüşmeyi bekleyen bir mekânsal gerçeklik olarak öncelikle iyi kavramak gerekir. Altı aya yaklaşan kısa bir süre içinde, restorasyon çalışmalarıyla eşzamanlı bir şekilde ilerleyen, kronolojik bir dizilim içinde Çağdaş Türk Sanatı’nın gelişme evrelerini bir akış dinamiği yaratarak sergileyecek çözümler üretmek, ancak bu gerçeklikle yüzleşmeyi gerektirir.

Öncelikle belirtilmelidir ki; bu çalışmalar, önceden projelendirilmiş ve uygulanmış iklimlendirme sistemiyle, aydınlatma düzeni gibi teknik çözümlere bağlı kalınarak yürütüldü. Mekânın dönüşümü ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunu sunacak bir düzene kavuşturulması için, bu bağlamda kapalı ve arındırılmış alanlar yaratma yöntemine başvuruldu. Ve bu tür uygulamaların, mevcut binanın özgün mimari karakterine ve fiziksel yapısına zarar vermeden gerçekleştirilmesine özen gösterildi. Böylece oluşturulan müze kurgusu ve sergi düzeniyle; etkileyici ve kalıcı bir seyir deneyimi için gerekli koşullar sağlanarak, etkileşimli bir paylaşım ortamı yaratılmaya çalışıldı.

müze

İzmir ve Londra merkezli bir danışmanlık, yapım ve yayın merkezi olarak çalışan Saglamartspace [3] tarafından projelendirilen, mekânsal dönüşümü ve sergileme tasarımı geliştirilen ve uygulanan İzmir Resim ve Heykel Müzesi’ndeki çalışmalar aslında; mekân, müze ve koleksiyon olmak üzere üç ayrı başlıkta toparlandı. Projede esas olarak; binanın mimari karakterinin ve tarihsel dokusunun korunarak ve müze formatında yeniden işlevlendirilmesi fikrinden hareket edildi. Geliştirilen çağdaş müze konsepti uyarınca, akışkan bir planlamayla yeni ve uygun sergileme alanları yaratıldı.

Altı ayrı galeride oluşturulan sunum alanları, mevcut metal sütunları yatay ve dikey eksende çevreleyen duvar uygulamaları kullanılarak müze içinde bir gezi rotası oluşturacak şekilde düzenlendi. Büyük bir endüstriyel yapı içinde oluşan, boşluk etkisinin yarattığı olası psikolojik etkiler ise, söz konusu duvarların mekânı hareketlendiren renklere boyanmasıyla aşıldı. Müze çalışmalarında yaygın bir şekilde tercih edilen bu uygulamanın, hem tematik ayrımları daha kolay simgelemek, hem de kapalı ve büyük mekânlarda tek rengin neden olduğu algı sürekliliğini engelleyen etkilerden kurtulmak için kulanıldığını burada hatırlatmak gerekir.

Bu kapsamda, özellikle katlar arasında aşamalı-geçişli bir bakış ve yerleştirmeyle; 1950 öncesi ve sonrasını, bir gelişme ve değişim arayışının karşılığı olarak değerlendiren ikili bir ayrım ve altı ayrı tematik bağlam bu şekilde düzenlendi. Birinci katta Modernizmin Peşinde, İzlenimci Coşku, Biçimci Arayışlar; ikinci katta ise Soyut ve Soyutlama, Gündelik Hayatın Ritmi ile Farlı, Yeni ve Özgün gibi başlıklar altında oluşturulan mekânlarda müze koleksiyonundan seçilen eserlere yer verildi.

Sonuçta, İzmir Resim ve Heykel Müzesi’ni yenilenen yüzüyle yeni binasına kavuşturan bu projeye, Çağdaş Türk Sanatı’nın 422 seçkin örneğini etkili bir şekilde gösteren ayrıcalıklı ve iddialı bir müze ve mekân deneyimini olarak bakmak gerekir.


Gülay Yaşayanlar&Mümtaz Sağlam, Copyright © 2023, Tüm hakları saklıdır. / All Rights Reserved

Ayrıca bakınız: https://saglamart.com/yeni-bir-muze-ve-yeni-bir-baslangic

[1]   İzmir Resim ve Heykel Müzesi 1973 yılında kurulur. Ancak 1952 yılında fuar alanında kurulan galeri müze koleksiyonun ve tarihinin ilk evreleri olarak kabul etmek gerekir. Konak Mithatpaşa Caddesi başlangıcındaki yeni binasında hizmete giren müze ise, daha çok süreli sergilerle dikkati çeken bir yapıdır. Son derece önemli sergileri ev sahipliği yapan galeri, 1980’li yıllarda İzmir’de kültür-sanat yaşamının merkezi olarak geniş bir sanatsever kitlesine hitap eder. Müze, 2021 yılında yaşanan deprem nedeniyle kapatılır ve bir süre sonra Kültürpark’taki eski binasına taşınır. Burada teşhirde tutulan 100 yapıtla müze izleyicisine kavuşmuş olur. 2022 yılında restorasyon sürdürülen Alsancak Tekel Sigara Fabrikası alanı kültür ve sanat merkezi olarak yeniden düzenlenir. Bu kapsamda büyük yapılarından biri olan 7 no’lu bina 2023 yılında İzmir Resim ve Heykel Müzesi’ne tahsis edilir.

[2]   Alsancak Tekel Sigara Fabrikası, toplamda rasyonel bir üretim için planlanmış on iki yapıdan oluşan bir yerleşkedir. Kitlesi ve konumu ile yerleşkenin en baskın ve çarpıcı yapısı olan 4 no’lu yapıda da kolayca görüleceği üzere, bezemesiz ama gösterişli, sade bir cephe ve sağlam duvar yüzeyleri, kemerli pencereleri, demir döküm sütunları ve yüksek tavanlarıyla döneminin mimarî niteliğini yansıtan bir karaktere sahiptir. Yıllar içinde üretim için ihtiyaç duyulan mekân taleplerini karşılamak üzere yapılan müdahalelerle şekillenen fabrika alanı; klâsik sanayi yapısı ilkelerine ve işlevsellik esasına göre oluşturulmuş, etkileyici bütünlüğünü koruyan büyük ölçekli bir işletme hâline gelmiştir.

[3]   Saglamartspace; bir sanat projeleri ve programları geliştirme alanıdır. Kişi ve kurumlara sanat danışmanlığı, küratörlük, sanat yazarlığı, yayın ve içerik üretimi ile sergi yapımı gibi konularda nitelikli hizmetler sunmaktadır. İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde 2023 yılında tamamlanan mekân, müze ve koleksiyon çalışmaları tüm aşamalarıyla; (küratörlük, sergileme tasarımı, içerik üretimi, yayın, tasarım ve diğer uygulamalarla birlikte) Saglamartspace tarafından gerçekleştirilmiştir.