david hockney: baharın gelişi / mecazlarla yüklü bir huzur panoraması

GÜLAY YAŞAYANLAR

Baharın Gelişi; doğada yaşanan masalsı değişimi tüm detaylarıyla hisseden Hockney’in, merakla ve deneysellikle ürettiği resimlerden oluşan bir projeye benzer. Yeni bir hayal ve umut matrisinin oluşturulduğu kusursuz bir dünyadan bahsedilebilir burada. Yaşamını adeta sanatının merkezine konumlandıran Hockney, mecazlarla yüklü bu huzur panoraması ile esasında kendisiyle kurduğu iç diyalogları ve doğa görünümlerine yansıyan büyülü içsel keşifleri önemli hale getirmektedir.


David Hockney, No. 219, 20 Nisan 2020, iPad resmi, © David Hockney (Sakıp Sabancı Müzesi’nin İzniyle)

İpad ortamında üretilen resimlerden oluşan Baharın Gelişi; David Hockney’in kendini ve dış dünyayı yeniden izlemeye koyulduğu süreçte, Normandiya’da ortaya çıkan tutkulu doğa deneyimlerinin bir parçasıdır.[1] Sanatçının dijital düzlemde gerçekleştirdiği yeni bir tahayyül biçimine dönüşen ve neredeyse çiçeklere adanmış bu panoramik bakışın, Hockney’in sanatına özgü izlerle biçimlendiğine dair bir şüphe yoktur.

Baharla birlikte doğanın uyanışını etkili ve farklı bir görsellikle anlatan bu resimler, belli ki; zarif bir kurmaca halinde, hassas titreşimler ve ritimlerle kendini bütünlemektedir. Bu dizilimde, aslında David Hockney’in ruhsal potansiyelini yansıtan ışıklı dijital izlerle ve mecazlarla yüklü bir görüntü yanılsaması yarattığı söylenebilir. Gerçekte; tuval yüzeyine büyütülerek basılmış bu dijital deneyim, yarattığı mesafeli algı nedeniyle bir takım empati kayıplarına neden olsa da, yoğunlaştırılmış bahar dokunuşlarıyla bezeli bir çağrışım zenginliği içindedir. Dahası; kapanma döneminin ruhsallığını resme taşıyan bu melodramatik görüntüler, Hockney’in iyimser bakışının bir kanıtı gibi durmaktadır.

Ayrıca, iPad ortamında beliren bu temsilin bir başka can alıcı yanı, özel bir yaratma enerjisiyle yüklü Hockney’in sanat pratiğini, bu derece farklı bir teknikle de sürdürebilir hâle getirmiş olmasıdır. Ya da; kendine özgü görme ve duyumsama çabasını, güçlü bir irdeleme ve yansıtma mantığına uyarlayarak dijital düzlemde de canlı tutmasıdır. Böylece; David Hockney, Normandiya’nın insan ruhuna doğrudan temas eden ışıklı düzleminde, izlenimci duyuş ve dokunuşlarla adeta kendi mahrem baharının (yeniden) gelişini sorgulamaktadır. Aynı zamanda, bir karakter analizine de dönüşen bu bahar yanılsamaları, sanki estetize edilmiş yoğunluğun içinde yaşanan bir kayboluş serüvenini anlatmaktadır. Bu nedenle, dijital düzlemin çekiciliğine rağmen tuhaf bir sessizliğe bürünen resimler; görme biçiminin kavramsallaştığı aforizmacı bir yaklaşımla inşa edilen eşzamanlı bir şekilde tasarlanmış rüya sahneleri gibidir. Ve bu imgelem, büyük oranda melankolik bir atağın, masum iç-görülerine karşılık gelmektedir. 


büyüleyici bir ruhsal deneyim

Covid-19 pandemisinin neden olduğu kapanmayı David Hockney, hararetli ve heyecan dolu bir umut yolculuğu ile aşmaya çalışır. Travmatik bir hâl alan bu süreçte, her türlü duygusal durumun ışığa ve renge büründüğü coşkulu bir dijital hayal dünyası, belli ki bu yüzden kurulur. Birer Claude Monet sahnesine dönüşen bu kurmacada doğanın temsili meselesi ise, kavram ve durum olarak bir iç deneye dönüşmekte ve sanki gerçek anlamını yeniden aralanan bu kişisel derinlikte bulmaktadır. Böylece, aşırılık içeren bir farkında olma halinin yansımaları, sanatsal anlamda da bir bahara dönüşmekte, yeni üretim sürecinin tüm psişik boşluklarından onu koruyan mental bir deneyimin sırlarını ifşa etmektedir.

Dolayısıyla David Hockney’in ışıklı Normandiya peysajları, psişik birikimlerin üzerinde yapılanan kristalize olmuş sırdaşlık öykülerini anlatmaktadır. Her defasında yeniden ve mutlaka gelen bahara adanmış bu öyküler; dinamik kurgusuyla, travmatik ihmallere yer bırakmayan, sadece sanatsal oluş mizansenine dayanan bir yaratma olgusudur aynı zamanda. Ve baharı anlatan bu resimler adına doğada yapılan yolculuklar, fotoğraf çekimleri ve diğer meditatif gözlemler; Hockney için iyileştirici bir eyleme dönüşmüştür hiç şüphesiz. Tuvale aktarılarak kılık değiştiren travmatik bir dönemin bahar izlenceleri, dijital temsilin öncesinde de var olan bu büyüleyici ruhsal deneyimin kavramsal bileşenleri olarak tek tek önümüze serilmektedir.

Öte yandan Baharın Gelişi resimleri, yeşile ve ışığa gömülü pastoral bir cennet düşüncesine adanmış gibidir. Los Angeles’daki gündelik hayatı anlatan resimlerin eril detaylar ve hazlarla yüklü akışkanlığı, bir film sahnesi gibi bu peysajlara da teğellenmektedir. Dolayısıyla bu işler, metaforik bağlamda şiirsel bir duyarlığın pekiştirdiği bir farkındalığa vurgu yapar ve yaşanan değişimi anlatırken, cinsellik rolleriyle ilişkili sırları barındırır. Tılsımlı ve çılgın bir ruhsal kavrayışla her fırça dokunuşunun adeta birer sözcüğe dönüştüğü esrik bir yaşam deneyimini ısrarla sahneler.


mecazlarla yüklü bir huzur panoraması

Normandiya kırsalının ileri bir yaştaki David Hockney’in gözüyle, dijital bir temsile dönüştürülme gayreti ve isteği; aslında tinsel bir denge arayışı ile alâkalı olduğu kadar, keşfedici bir görme ayrıcalığıyla da anlamını bulan zihinsel bir durumdur. Burada, Hockney’in imgelemini bütünleyen çiçek açmış ağaçlar, belli ki dışarısına dair katışıksız sertliklerden ve korkularından onu koruyan bir ilişkisel ağı simgelemektedir. Dolayısıyla, şenlikli ama o derecede kırılgan görünen bu ince örüntülü resimlerde öylece hareketsiz duran ağaçlar, belki de Hockney’in bakışına yön veren duyarlığı olduğu kadar anısal savrulmaları da ifade etmektedir.

Baharı Gelişi; doğada yaşanan masalsı değişimi tüm detaylarıyla hisseden Hockney’in, merakla ve deneysellikle ürettiği resimlerden oluşan bir projeye benzer. Yeni bir hayal ve umut matrisinin oluşturulduğu kusursuz bir dünyadan bahsedilebilir burada. Yaşamını adeta sanatının merkezine konumlandıran Hockney, mecazlarla yüklü bu huzur panoraması ile esasında kendisiyle kurduğu iç diyalogları ve doğa görünümlerine yansıyan büyülü içsel keşifleri önemli hale getirmektedir. Ayrıca; derinliğine irdelenen çiçek ve ağaç biçimli simgeler üzerinden umut vaad eden bir yaşam kılavuzu sunmaktadır. Karmaşanın ve depresyonun sekteye uğrattığı duygusal yaşantıyı, ironik ama özenli dijital önerilerle hızla iyileştirmekte, kendine atalet ve sıradanlıktan uzak şeffaf bir mücadele zemini yaratmaktadır.

Tüm zamanlarda yeni ve deneysel hamlelerle kendini kuran Hockney mitolojisi, burada da görkemli bir şekilde sürmektedir. Bunu sağlayan şey ise, Baharı Gelişi ile gözlenen ve doğa sevgisini aşan psikolojik bir durumla içli dışlı olma hâlinin, insanı hayrete düşüren hedonist tezahürlere dönüşmesi gerçeğidir.


Gülay Yaşayanlar, Copyright © 2022, Tüm hakları saklıdır. / All Rights Reserved.

[1] David Hockney, Baharın Gelişi, Normandiya 2020, 116 iPad Resminden Oluşan Kişisel Sergi, 11 Mayıs-29 Temmuz 2022, Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul. [https://www.sakipsabancimuzesi.org/sergiler-ve-etkinlikler/sergi/67] David Hockney, The Arrival of Spring, Normandy 2020, 116 iPad Resminden Oluşan Kişisel Sergi, 11 Ağustos-26 Eylül 2021, Londra. [https://www.royalacademy.org.uk/exhibition/david-hockney]

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/david-hockney-manzarayi-yeniden-deneyimlemek