ankara garı resim müsabakası – 1937

DERLEYEN: MÜMTAZ SAĞLAM

“Nureddin Ergüven’in kompozisyonlarında bütün mücadele ve inkılâp sahneleri, mevzuun geniş ve muhtelif cepheli olmasına rağmen, toplu, vazıh bir atmosfer içinde canlandırılmıştır. Pittoresk mübalâğalardan kaçınılmış, her iki tabloda da düşman mübtezel bir şekilde tasrih edilmemiş, fakat hariçten veya dahilden vatana ihanet teşebbüsünde bulunacak mütearrızın korkunç akıbeti Türkün vekar ve şanına uygun bir şekilde ima edilmiştir. Münderecattaki hâdiseler reel, fikirleri ifade kısmen sembolik ve allegoriktir. Üslûp ekspresif ve monümantal, pentür dekoratiftir. Kompozisyonlar, hız ve hamle ifade eden (mail) şekilde tertip edilmiştir. Muhtevi ve enerji menbaına sarahat vermek için kompozisyonların merkezi sikleti Atatürk’tür. Bu suretle kat’î ve külli telkin temini zımnında (merkezî kompozisyon) kaideleri de tatbik edilmiştir.  Renkler aydınlık olup, salon, fon ve ışık nazarı itibare alınmıştır. Büyük kompozisyonlar ile muhtelif fikir manzumelerini hâvi küçük kitlelerde dahi (kapalı kompozisyonlar), istasyon binasının haricî ve dahilî mimarisindeki hususiyetler gözetilmiştir.” Bknz. “Ankara Garı Resim Müsabakası”, Arkitekt, Sayı:81, Eylül, 1937, sf. 250.



Ankara Garı Resim Müsabakası, 1937 yılında düzenlenir ve dönemin sanat ortamında büyük bir ilgiyle karşılanır. [https://kulturenvanteri.com/yer/ankara-gari/#16/39.936188/32.8438]

Özellikle 1930’lu yılların ikinci yarısında doruğa çıkan devletçi, milliyetçi tasarım ve ifade tercihi arkaik bağlantılar üzerinden şekillenen ütopik tasarımlar, anlatılar, fütürist ilgiler; söz gelimi 1937 yılında tamamlanan Ankara Garı Yolcu Salonu’nun dekorasyonu için yapılan yarışmada belirgin bir şekilde görünür hâle gelir. Bayındırlık Bakanlığı (Nafıa Vekâleti), yeni inşa edilen gar binası içinde kullanılmak üzere, 4.12x22.10 metre boyutlarında iki adet duvar panosuna ihtiyaç duyar. Bu maksatla düzenlenen resim müsabakası’nın konusu, Millî Mücadele ve İnkilâp olarak belirlenir.

Ankara Garı Resim Müsabakası dönemin sanat ortamında büyük bir ilgiyle karşılanır. Keza; Türk İnkilâbı’nı sanat eserleri üretme yoluyla gelecek nesillere taşıyan sanatçıların bu müsabakaya göstermiş oldukları ilgi de aynı derecede takdire şayan bulunur. Bunu millî bir vazife olarak benimseyen sanatçıların şartnamede belirtilen üç ana hususu özenle resmetmeleri konusu üzerinde görüş birliği oluşur. İnkilâbın ekonomik sosyal ve kültürel boyutlarının görsel dil üzerinden izâh edildiği 25 sanatçıya ait 50 adet taslak/kompozisyon, rumuz kullanılarak müsabakaya katılır. Bugün tespit edilebildiği kadarıyla Şeref Akdik, Léopold Lévy, Refik Epikman, Halil Dikmen, Krippel, Nurettin Ergüven ve Refik Epikman katılımcılar arasındadır. Turan Erol’un aktardığına göre Nazmi Ziya Güran’ın da bu yarışmaya katılmış olabileceği kuvvetle muhtemeldir.

Dönemin basınında yer alan haberlere göre yağlıboya taslaklar, tayin edilen heyet tarafından tetkik edilerek 6 sanatçıya derece ve nakdî mükâfat verilmiştir. Birinciliği Ankara Ticaret Lisesi resim öğretmeni Nureddin Ergüven, ikinciliği Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel, üçüncülüğü ressam Refik Epikman, dördüncülüğü de İstanbul Resim ve Heykel Galerisi direktörü ressam Halil Dikmen kazanmıştır.

Nureddin Ergüven haricinde diğer üç sanatçı, yani Epikman, Krippel ve Dikmen her panoda 3 parçadan oluşan bir anlatımı tercih ederek ve Türk İnkilâbını simgeleyen birbiriyle bağlantılı 6 ayrı sahne üzerinde çalışmışlardır. Tarımsal kalkınma, sanayileşme, eğitimde yenileşme ya da planlı kentleşme gibi tematik kapsama hizmet eden figüratif düzenlemeler yapan Refik Epikman, aslında ilginç bir üslûp kalitesi yakalar. Açık bir şekilde gelişme ülküsüne adanmış propagandacı bir içeriğin aktarımını, ona uygun bir biçimsellik oluşturan kübist ve konstrüktivist bir yorumla gerçekleştirir. Dönemin genel estetik algısını net bir şekilde ifade eden Epikman, aynı zamanda  yaygın dil ve anlatım eğiliminin, devletçi söylemle uyuşan halini de belli ki örneklemiş ve onay görmüştür. Sanatçıların bu uzlaşımlı bütünlükten yakınmadıkları, tam tersine bunu samimi bir şekilde değerlendirerek içselleştirdikleri, hatta savundukları döneme özgü bir gerçekliktir. 

Benzer şekilde Halil Dikmen’in tasavvur ettiği İnkilâp’da, daha hamasî ve romantik vurgularla pekişen yoğun ve yoğrulmuş bir anlatımdır. Krippel de meseleye doğal olarak biraz dışardan bakan istekli bir gözlemci gibidir. Her biri üç parçadan oluşan düzenlemede ortaya gelen panolarda Lozan Öncesi ve Lozan Sonrası dönemi gösteren haritalara yer verilmiştir. Eski ve yeni çatışmasını mukayeseli bir mantıkla betimleyen panolarda ayrıca heykelsi bir yorumla yerleştirilen erkek figürleri alegorik temsilin öncelikli unsurları olarak dikkati çeker.


müsabaka birincisi nureddin ergüven

Müsabaka birincisi Nureddin Ergüven ise; diğerlerine göre daha serbest, daha dinamik ve boya performansına dayalı bir tasvir geliştirmiştir. Parçalamadan tek bir kompozisyon olarak tasarladığı her iki panonun merkezine Mustafa Kemal’i yerleştirmiş, aynı tematik yönelimin içinde olmasına karşın, daha açık ve anlaşılır bir yorumu yakalamış görünmektedir. Sibel Bozdoğan, Ergüven’de sergilenen görselliğin açıkça Sovyet toplumcu-gerçekçiliğini çağrıştırdığını; tasarımın devletçi ve ulusalcı söylemin icaplarına göre şekillendiğini söylemektedir. Söz konusu çalışmanın, egemen siyasal anlayışı görsel dil ve anlatımlar üzerinden olumlayan, coşku ve sempati yaratmaya yönelik bir anlayışı adeta somutlayan önemli bir çalışma olduğunu belirtir. Ve/fakat; diğer dereceye giren tasarımlardaki gergin, didaktik söylemin Ergüven’de oldukça yumuşamış olduğuna, hatta kübist ve konstruktivist alt yapının yerini neredeyse ekspresyonist bir duyumsamaya ve hıza devrettiğine dair bir notu da buraya düşmek gerekir.

1953 yılında Yapı Kredi Bankası tarafından düzenlenen İş ve İstihsâl konulu resim yarışmasında da bu düşünce yapısını besleyen geleneğin, sanat ve tasarım ortamının estetik kavrayışını ne denli etkilediği açıkça görülecektir.


Ayrıca bakınız: https://saglamart.com/yurt-gezileri

Kaynaklar:

“Ankara Garı İçin Dekor Müsabakası”, Ar, Yıl: 1, Sayı: 12, İlkkânun, 1937.

“Ankara Garı Resim Müsabakası”, Arkitekt, Sayı: 81, Eylül, 1937, sf. 250-251.

Servet Sarıaslan, “İnkilâp Resimlerinden Ankara Garı Resimlerine”, Demir Yol/Tren Çağı, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Mart 2003, İstanbul, sf.10-20.

Sibel Bozdoğan, Ulusun İnşası, Metis Yayınları, İstanbul, sf.137.