komet : tekinsiz bir mekân düşlemi
MÜMTAZ SAĞLAM
“Komet’in resimlerindeki grotesk yapılanma, doğrudan doğruya mekânda sahne alan figürler üzerinde durarak anlaşılır kılabileceğimiz bir saptamadır aynı zamanda… Aslında anlatılan her öykünün kaotik niteliği, mekânın karamsar ve kasvet dolu atmosferi, doğal olarak tuhaf ve olağandışı bir figürasyonu belirler. Bir başka deyişle, her fantastik ya da gerçekdışı öykünün, garip kişilik yapılarını simgeleyen kahramanları karşımıza çıkar. Bir şekilde öyküsünde gariplikler bulunan dolayısıyla fantastik durumu bütünleyen, tuhaflık görünen figürlerdir bunlar.
Üç boyutlu ve derinlikli mekân yaratma stratejilerine uygun düşecek şekilde normal sayılabilecek bir görüntünün inşasına yönelen Komet; resimlerinde izleyiciyi ikna eden dayanakları bir bir devreye sokarken, tedirgin edici bir uzama sürüklendiğimiz hissini uyandırır. Dolayısıyla Komet’in imgeleminde ve mekân algısında, normalin sınırlarını aşmayan ama dahil olmaktan da çekindiğimiz bir düzey söz konusudur.
Komet’in düş-mekân resimleri olarak ayrımlaştırabileceğimiz bu tür resimlerindeki mekânsal belirlemelerin aslında ortak zihinsel coğrafyalara ait olduklarını görmekteyiz. Bu imgesel yapılanmada bir yere ait olmayan görüntüler, aslında öz yaşamsal bir bağlantıyı, yani sözgelimi çocukluk döneminde iz bırakan bir kenti ya da yaşam alanını çağrıştırırlar. Ortak belleğe atıflı bu anonim mekânların dayandıkları düş formatı gereğince figüratif unsurlarla ilişkiye geçtiği anda esas karakterlerini bütünledikleri anlaşılır. Normal dışılık, figür üzerinden akarak mekâna psişik bir atmosfer etkisi kazandırır burada…
Komet’in resimlerindeki grotesk yapılanma, doğrudan doğruya mekânda sahne alan figürler üzerinde durarak anlaşılır kılabileceğimiz bir saptamadır aynı zamanda… Aslında anlatılan her öykünün kaotik niteliği, mekânın karamsar ve kasvet dolu atmosferi, doğal olarak tuhaf ve olağandışı bir figürasyonu belirler. Bir başka deyişle, her fantastik ya da gerçekdışı öykünün, garip kişilik yapılarını simgeleyen kahramanları karşımıza çıkar. Bir şekilde öyküsünde gariplikler bulunan dolayısıyla fantastik durumu bütünleyen, tuhaflık görünen figürlerdir bunlar. Normal görüntüsü, öyküye/zamana/mekâna bulaştıkça bulanıklaşan ve artık normal dışılığa atıflı bir duruşa sürüklenen tip ve karakterler… Bu saptamadan hareketle, Komet’in bu dünyaya ait mekânlarında dolaşan karakterlerinin aslında ait olmadıkları bir dünyaya/coğrafyaya sürüklenerek başkalaştıklarını görmekteyiz.
Yeniden belirtmek gerekirse; Komet’in resimleri açık ve ufuklu mekânlar içerir. Kırsal peyzajlar, koruluklar, tepeler bu kapsama dahil edilebilir. Ama burada öne çıkan tercihlerden birinin orman görüntüsü olduğunu hemen fark ederiz. Çoğunlukla bir doğa güzelliğini imleyen, yerine göre ise kaybolma korkusunun mekanı olan orman, bu çelişik imge bütünlüğü ile zaten Komet için öncelikli bir tercihtir. Çünkü orman imgesi, Komet’in resimlerinde ciddi bir mesafeli algı ve gerilim yaratma isteğini görselleştirmektedir. Bu şekilde, yatay geçişlerle ön-orta ve geri plan ayrımlarının olanaklı olduğu bir kurguya ulaşır. İzleyiciyi alıp geriye götüren, öyküye kısmen dahil ederek belki kaybeden (labirent) ama resme dahil etmeden hızla resmin dışına iten bir algıyla bizi karşılaştırır. Bu mekânlarla ve öyküyle bağlantılı karmaşa, izleyiciye yeterince aykırı bir anlatı duygusunu vermektedir. Zaten Komet’in resmini içerdiği tuhaf durumlar nedeniyle tekinsiz bir boyut olarak nitelemek yerinde olacaktır. Tekinsizden kastımız resimden bize geçen güvensizlik duygusudur. Kurgulanmış bu hikâyelerde, bir takım garipliklerin olduğu, gündelik yaşamın yolunda gitmeyen bir anına gönderme yapıldığı ortadadır. Ayrıca Komet, olayı ve zamanı olağan-dışı bir hale getirmektedir. Yani resimlerdeki zaman, geçmişi ve şimdiki zamanı yansıtmamaktadır. Söz konusu olan özel bir anın resmidir. Ayrı bir boyutta yaşanan zamanla ve mekân tasavvuruyla karşımızdadır. Resimde bu tür bir yabancılaştırıcı imgeleme rastlamak ise oldukça zordur.
Copyright © Mumtaz Saglam 2021, All rights reserved.
Komet (1941-2022) 1960-67 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Halil Dikmen, Zeki Faik atölyelerinde çalıştı. 1971’de devlet bursu ile Paris’e gitti ve Beaux Arts’da Singier ile çalıştı. 1974’ten itibaren Türkiye’de ve Paris’te aralarında Galeri Maçka, Galerie Hilger (Viyana), Viyana Modern Sanat Müzesi, Lozan Canton Müzesi, Paris Modern Sanatlar Müzesi, Galerie Jean Briance (Paris), Galerie Artist (Berlin) bulunan kişisel sergiler açtı. (Bknz. https://dirimart.com/tr/exhibition/exhibition-of-paintings/)