âbidin elderoğlu: “ayrılış” ile başlayan buluşma

MÜMTAZ SAĞLAM

Âbidin Elderoğlu aslında, Ayrılış’ın sıkıntılı öyküsü ile İzmir serüvenini; atak, yenilikçi ve modern bir sanatçı kimliği inşa ederek tamamlamıştır. Başlangıçta benimsediği figüratif tavrı geride bırakarak kendine özgü bir soyutlama anlayışı üzerine kurduğu bir resim yaklaşımını hızla ve kararlı biçimde geliştirir.


Abidin Elderoğlu

Âbidin Elderoğlu,  “Ayrılış”, 1935, Tuval Üzerine Yağlıboya, İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu. https://guzelsanatlar.ktb.gov.tr/Eklenti/94072,izmir-resim-heykel-brosurpdf.pdf


Paris’te Laurens ve Lhote atölyelerinde aldığı eğitimini tamamlayıp yurda dönen Abidin Elderoğlu, 1932 yılında İzmir’e yerleşir. İzmir Öğretmen Okulu, Buca ve Tilkilik ortaokulları ile Atatürk Lisesi’nde 1954 yılında emekli olana dek resim öğretmenliği yapar. 1955 yılından itibaren Ankara’ya yerleşerek yoğun bir tempoda çalışır. Türk Resminde 1950’li yıllarda iyice belirginleşen soyut eğilimlerin en önemli temsilcilerinden biri olan Elderoğlu; İzmir’de plastik sanatlar ortamının gelişmesi için olağanüstü çabalar harcamıştır. Sanatçının İzmir’de geçirdiği ilk yıllar, resim tarihimizin en ilginç kompozisyonlarından birinin oluşmasını sağlayacak hazin bir olayla ilişkilendirilir.

Sanatçının 1935 yılında İzmir Halkevi için yaptığı Ayrılış adlı kompozisyon, gerçekten de resim tarihimizin en tartışmalı yapıtlarından biri olmuştur. Gerek resmin pek alışık olmadığımız kompozisyon özellikleri, gerek içeriği ve gerekse sonradan resmin başına gelenler ilgi çekici bir öyküye dönüşür. Elderoğlu’nun oğullarını askere uğurlayan köylü ailesini anlatan bir eskizi, dönemin Halkevi yetkilileri tarafından beğenilir. Sanatçıya resmi oluşturması için 50 lira ödenir. Eseri tamamlayıp teslim ettiğinde ise, resmin bir kurula sunulacağını öğrenir. Resmin en sağında yer alan genç kadın figürünün konumu nedense kurul tarafından fazlaca sorgulanır. Kurula göre, bu kadın figürü bedensel yapı bakımından uygun bir şekilde resmedilmemiştir. Resim bu yüzden hatalı görülerek kabul edilmemiş ve sanatçıya eser bedeli olan 300 lira ödenmemiştir. Elderoğlu da elinde kalan bu resmi koyacak yeri olmadığından hediye etmiş, bugün İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde yer alan bu görkemli kompozisyon ancak bu şeklide kamuya mal olmuştur.

 Elderoğlu aslında, Ayrılış’ın sıkıntılı öyküsü ile İzmir serüvenini; atak, yenilikçi ve modern bir sanatçı kimliği inşa ederek tamamlamıştır. Başlangıçta benimsediği figüratif tavrı geride bırakarak kendine özgü bir soyutlama anlayışı üzerine kurduğu bir resim yaklaşımını hızla ve kararlı biçimde geliştirir.

 Elderoğlu’nun İzmir’de bulunduğu 1940’lı yılların ikinci yarısında resimde yaşadığı radikal değişim dikkat çekicidir. Sanatçı, radikal bir dönüşümle soyut resim düşüncesine öncelik verir. Çizgisel bir ritm ve ona bağlı bir renksel düzenleme yaklaşımı, özgün bir ifade düzeyi yakalayarak soyut düzlemde bu gelişimini tamamlar. Gerçekte Elderoğlu’nun soyutlama anlayışı, figür çıkışlı bir görsel algılama düzeyinin ardından, plastik bir ideal doğrultusunda, figür’ün aşıldığı hatta bölünüp-parçalandığı bir sürece karşılık gelir. Bu aşamada oluşan yeni bir espas kavramının, resmi soyut bir kaliteye taşıdığı hemen fark edilir. Sanatçının 1960’lı yıllara doğru iyice netleşen ve salt soyut’a atıflı hızlı bir kavrayışın sonucu haline gelen resim anlayışı, iç-plastiğin gerekleriyle şekillenen bir eksende kendini bütünler. Bu yaklaşım biçimini, çağdaş sanat düşüncesini kavrayış halinin nitelikli bir örneği olarak görmek ve geleneksel olan ile çağdaş olanın gerilimli ilişkilerinin tespitinde bir zeminde değerlendirmek gerekir.


ayrıca bakınız: https://saglamart.com/izmir-2