izmir: kent, hayat ve sanat ilişkisine dair notlar / 3

MÜMTAZ SAĞLAM

İzmir: kent, hayat ve sanat ilişkisine dair notlar 3 / Yazının bu bölümü İzmir’de gelişen kültür, sanat ortamını 1080’li yıllar itibariyle değerlendirmektedir. İzmir’de uzun süre ya da kısa bir dönem bile olsa yaşayan ve bir şekilde burada sanatı deneyimleyen ve üretimde bulunan sanatçıların pek çoğu, resimlerini bağımsız koşullarda geliştirmenin sağladığı avantajlarla çok önemli sonuçlara ulaşmış görünmektedir. Söz konusu gelişmenin kendine özgü dinamiklerini İzmir’in sağladığı düşünce özgürlüğü ortamında biçimlemiş olmaları çok önemlidir. Merkezde kurumsallaşan sanat ortamının baskı ve beklentilerinden uzak kalma ayrıcalığının bu özgür ruhu beslediği ileri sürülebilir.



1980’li yıllarda, İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi dışında kültürel etkinliklerin içinde olan mekanların sayısı şimdikinden çok daha fazladır. Vakko Sanat Galerisi, Füzen Sanat Galerisi, Galeri Aygıt, Tuval Sanat Galerisi, Mask, Oksijen, Epsilon, Temizocak Sanat Galerisi, İletişim Kitabevi Sanat Galerisi, İzfaş gibi sergi mekanlarının dışında, yoğun bir etkinlik içinde olan Türkiye İş Bankası Sanat Galerisi ve Akbank, Esbank, Yapı Kredi Bankası gibi sanat galerileri etkili sergi programlarıyla bir yoğunluk yaratmaktaydı. Buna ilaveten yine nitelikli sergi programları yapan İzmir Alman Kültür Merkezi, Türk Amerikan Derneği ve Fransız Kültür Merkezi sergilerin yanı sıra; yayın, sanat kitaplığı ve panel-konferans dizileriyle sanata hevesli kesime bir seçenek oluşturacak çok sayıda etkinlik bulunurdu. Ayrıca bu kurumların üniversite ile iş birliği yaparak sergilerle oluşan gündem üzerine odaklanan tartışma yorum ve yayınlar gerçekleştirmeleri de dikkat çekici bir kalitedeydi. Bu kapsamda, Albrecht Dürer Baskıresim Sergisi, Georg Baselitz Baskıresim Sergisi, Max Klinger, Otto Dix, Kathe Kollwitz, , Lieberman, Korinth ve Slevegot Desen Sergisi, Wolls, David Hockney “The Blue Gitar” Desen Sergisi, Otto Herbert-Hajek Serisi, Thomas P. Kausel, Gotthard Graubner Sergileri, Kaybolan Cennet-Bulunan Cennet, Çığlıklar ve Fısıltılar, adlı sergilerle; Uwe Loesh Afiş Sergisi, Hap Grishaber, Art Nouveau, Weimar Dönemi Eleştirel Grafik Sanatı ile Alman Dışavuruculuğunda Grafik Sanatı gibi baskıresim ağırlıklı sergiler ve ayrıca Ernst Barlach, Hannah Höch, Henri Moore, Anthony Caro desen-heykel sergileri ile Herbert Bayer, Margaret Bourke-White, Keith Arnatt, Calum Colvin gibi fotoğraf sanatçılarının sergileri o günleri yaşayanların zihninde yer eden unutulmaz etkinlikler oldu. Keza Alman Kültür Merkezinde Joseph Beuys’un ölümünün hemen ardından düzenlenen Bir Başka Sanat adlı sergi bugün güncel ve kavramsal sanatla ilgili gelişmelerin içinde ayrı bir öneme sahiptir. Benzer şekilde Türk-Amerikan Derneği Sanat Galeri, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren kavramsal sanat pratiğinin ilk sergileme ortamlarından biridir. Serhat Kiraz ve Ayşe Erkmen, Cengiz Çekil sergilerinin yanı sıra sonradan Öncü Türk Sanatından Bir Kesit adıyla düzenlenen sergilerin prototipi olan Toplu Sergiler dizisini, mekân düzenleme ve yerleştirme yaklaşımlarıyla görme alışkanlıklarımızı geliştiren uygulamalar olarak nitelemek gerekir. 1990 yıllarda İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesinde hizmet veren Yapı Kredi Sanat Galerisi, Türk sanatına yönelik sergileri İzmir dolaşımına da sokarak önemli bir canlılık yaratmıştır. Halil Paşa, Namık İsmail, İbrahim Çallı, Hoca Ali Rıza, Nazmi Ziya Güran, Ali Avni Çelebi, Halil Dikmen, Zeki Faik İzer, Neşet Günal, Neş’e Erdok, Turan Erol, Adnan Turani gibi sanatçıların yapıtların büyük çoğunluğu belki ilk İzmirli sanatseverlere sunulmuştur. Bu vesileyle İzmir’e gelen sanatçıları ayrı programlarla (Salı Toplantıları) bir kez daha sunan bu etkinlikler dizisi ne yazık ki uzun süreli olmamış, yaşanan ekonomik kriz sürecinde kapanan galeri ile oluşan boşluğun yeri ise hala doldurulamamıştır. Bu arada, Alsancak semtinde bulunan ve Türkiye’nin ilk özel resim müzesi olarak kurulan Selçuk Yaşar Resim Müzesi’nin, aynı zamanda süreli sergilere yer verme yaklaşımını bugüne dek kesintisiz bir şekilde sürdürdüğünü belirtmek gerekir.

İkibinli yıllar ülkemizde İzmir kökenli bir genç sanatçı algısının ve potansiyelinin gücünü gösteren gelişmelere sahne olmuştur. Sanat eğitimlerini İzmir’de tamamlamış genç isimler, edindikleri formasyon itibariyle ulusal ve uluslararası düzeyde sanat gündeminin konusu olmayı başarmışlardır. Genç sanatçıların profillerini tamamlayan farklılık ve çeşitlilik durumu dikkat çekici derecede İzmir’den başlayıp İstanbul’a doğru akan oradan da yurtdışına taşan belirgin bir seyri takip etmektedir. Sanat tavırlarını yansıtan pek çok yayınla ve düzenledikleri kişisel sergiyle savundukları görsel düşünce ve estetik yaklaşımı öneren bu isimler, etkin bir biçimde sanat ve kültür ortamına ortamındaki varlıklarını sürdürmektedir.

İzmir, sıklıkla yinelediğimiz üzere, sanatçılara özgür düşünme ve biçimleme iradesiyle hareket etme imkânı sunan bir kenttir. Çağdaş sanatın taşıdığı anlam ve kapsam üzerine düşünce üreten, güncel gelişmelerden uzak kalmadan süreci değerlendiren bir sanatçı tipografisinden rahatlıkla söz edilebilir. Bugün İzmir’de sanatın ve sanat eğitiminin algılanmasında belirginleşen kuramsal niteliğin, İzmir’e özgü bir durum olarak ayrıca değerlendirilmesi bile mümkündür. Sanat tavrı İzmir’de biçimlenen ve/veya dönüşen önemli birçok aydın, sanatçı ve eğitimcinin çalışmalarında görülen dingin, mesafeli ve kararlı analitik yaklaşımın ardında, bu kent ile kurdukları duygusal ilişkide, kentin sağladığı esnek düşünme ve hareket edebilme imkanının mutlaka payı vardır. Tam da bu noktada ortaya koyulan duyarlı tavır, bu yapıtları önemli, özgün ve İzmirli kılmaktadır.

Sözü bağlamak gerekirse; resim pratiği üzerinden İzmir’le buluşan ilişki biçimlerinden geriye bugün pek çok koleksiyonu anlamlı kılan büyük bir yapıt envanteri kalmaktadır. Üstelik, hala gündeme taşınmamış, kent-sanat ve hayat diyaloğunun ürünü olan benzersiz örnekler sunan çok sayıda yaklaşımın var olduğu gerçeğini de burada belirtmek gerekir. İzmir’deki üretim yoğunluğunu pekiştiren bir diğer gelişme ise; son yıllarda İzmir’i kalıcı yaşama ve çalışma mekânı olarak seçen entelektüel göçtür. Artık tersine işleyen bu hareketin tek nedeni, sadece geride bırakılan kente özgü boğucu etkiden uzaklaşma isteği midir?


Bkz. İstanbul Art News, İzmir Özel Eki, Sayı: 15, Aralık 2014, İstanbul.

Kaynaklar

Mümtaz Sağlam; İzmirli Ressamlar Ansiklopedisi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı Yayınları, No:13, 2001, İzmir.

Mümtaz Sağlam; TCMB Sanat Koleksiyonu 1, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yayınları, Cilt: I, Ankara, 2002.

Mümtaz Sağlam; Kent-Mekan-Süreç /İzmir’de Biçimlenen Resim Sanatına Dönemsel Bir Bakış, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/izmir-kent-sanat-ve-hayat-iliskisine-dair-notlar-1