peter doig: bir hayal mimarisinin ürünü olarak manzara

MÜMTAZ SAĞLAM

romantik ve gerçekçi üslûbuyla hipnotize edici bir etki gücüne sahip bulunan Peter Doig’in düşsel manzaraları, kavramsallaşan doğa görüntülerinin katmanlı ve pürüzlü dokusunda gerçekleşen açık bir yapı-bozum çabasının ürünüdür. Ve belirsiz bir uzam-zamanın gizemli, karanlık ve kasvetli bir tasavvurundan ibarettir. Doig’in bilinçaltını ve ruhsal gerginliğini özgürleştirdikçe dengeleyen, dingin ve sessiz tinsel bir ortam ya da uzantıdır.


Peter Doig, Grande Riviere, 2001-2002, Oil on canvas, 230 x 360 cm. https://www.victoria-miro.com/exhibitions/232/works/artworks2834/

1990’lı yıllardan bu yana sergilediği bağımsız üslûp tavrıyla dikkatleri üzerine çeken Peter Doig, fantastik gerçekçilik de diyebileceğimiz tepkisel bir kavrayışla yapıt üretmektedir. Daha çok Alman sanatında beliren yeni-romantik ve dışavurumcu duyumsamayla ilişkili görünür. Resimlerini bir sürgün hâline özgü karmaşık duygular ve nostaljiyle beslenen bir imgelem üzerine inşa eder. Özellikle de; farklı coğrafyalara ait ıssız görüntülere eklenen ve travma izlerini andıran bir doku-yüzey anlayışıyla kurduğu manzaralar, bir hayal mimarisi’nin ürünü olarak nitelenmektedir.

Figüratif resim eğilimini güncel ve geçerli sanat önerileri halinde yeniden görünür kılan Peter Doig; aslında, doğa görünümleriyle etkili bir görsellik arayışı ve otobiyografik anlatılar oluşturma yaklaşımı içindedir. İşlevsel bir dönüşümle görselleştirilen ve söz konusu imgelemi hakiki kılan bu yaklaşımın duygusal boyutu, tuhaf ve gerçekçi doğrudanlığı ile dikkat çekici bir samimiyet içermektedir. Zaten bu dilin plastik niteliği ve ulaştığı doku-yüzey kalitesi, uzun süredir yeni bir yaratıcılık hadisesi olarak takdim edilmektedir.

manzara – özgürleştirici bir tasavvur

Peter Doig, manzaralarının içerik düzlemini, biyografik ve nostaljik bağlantıların sağladığı anlatı imkânlarıyla ilişkilendirir. Yinelenen metaforlar aracılığıyla bu içeriği, pürüzlü-hasarlı dokularla ve boya efektleriyle katmanlanan bir konsept üzerinden biçimleme ısrarı ve ayrıcalığı ise son derece ilginçtir. Yani, zaman bağlantıları kopmuş bir yerin, bulanık bir çocukluk ya da gençlik hayalinin, gerçeküstücü bir imgelemle manzara retoriğine eklenecek şekilde kurulmuş olması, fotoğraf görüntülerinden yola çıkılarak oluşan plastisitenin bu amaçla yeterli ve yetkin bir dönüşüme uğratılmasıyla (manipülasyonuyla) mümkün olmaktadır. Böylece karşımıza çıkarılan eklektik görüntünün doğalcı karakteriyle uzlaşan kavramsal model; biçimleme pratiğinin deneysel karakterinden ve resmi bir plastik hadise olarak kavrayan bilinç niteliğinden gücünü almaktadır.

Dolayısıyla, huzursuzluğu barından bu resimlerin plastik tamlığı ve çekiciliğiyle ulaşılan gerçekliğin araladığı karanlık anlam dünyası, birbirini karşıtlık içinde dengeleyen bir kurulum mantığını açık etmektedir. Tuval karşısında etkili bir performansla ortaya çıkarılan boyasal aşırılık, malzemeyle bütünleşme isteğiyle ilgili oduğu kadar ve kasvetli bir imgelemi doğrudan ifade etme isteğinin bir sonucudur. Sanatçının özgür pentür söyleminin, yeni-modernist bir hamle olarak görülmesi de bu bakımdan anlamlıdır. Gerçekten de kullanılan tekniğin olanakları, burada negatif bir uyaran olarak devrede olup, bir hatırlama hissi ve arayışına hizmet etmektedir. Böylelikle, fotoğrafik olanla hayali olanı katmanlayan kademeli bir dizilim ortaya çıkarılmaktadır. Söz gelimi, temel anlatım unsuru olarak sıklıkla kullanılan kano imgesi, durgun hayata ve huzura olduğu kadar, gerilimli bir ölüm yolcuğuna, yalnızlığa ve bireysel korkulara da atıfta bulunmaktadır.

Tam da bu nedenle, bir fantezi ortamı olarak kurulan ve uyumlu bir görsel bütünlüğü çağrıştıran, ama aynı zamanda da rahatsız edici pek çok uyaranla yüklü olan bir anlam derinliği bu resimlerde gizli gibidir. O yüzden, samimi ama o oranda ürkütücü bir birleşime dayanan bu zamansız görünümlere; mevcut imge dizilimi ve mekân tasvirleri bağlamında, bir manzara retoriği hâlini alan, güçlü ve derin bir iç-dünya tasavvuru olarak bakmak mümkündür.

Sonuç itibariyle, romantik ve gerçekçi üslûbuyla hipnotize edici bir etki gücüne sahip bulunan Peter Doig’in düşsel manzaraları, kavramsallaşan doğa görüntülerinin katmanlı ve pürüzlü dokusunda gerçekleşen açık bir yapı-bozum çabasının ürünüdür. Ve belirsiz bir uzam-zamanın gizemli, karanlık ve kasvetli bir tasavvurundan ibarettir. Doig’in bilinçaltını ve ruhsal gerginliğini özgürleştirdikçe dengeleyen, dingin ve sessiz tinsel bir ortam ya da uzantıdır.


Mümtaz Sağlam, Copright 2022, All Rights Reserved

Peter Doig ile ilgili diğer yazılar:

Gülay Yaşayanlar, “Manzara ile Mecaz Arasında Biçimlenen Bir Dil Hikâyesi”, 2022. https://saglamart.com/peter-doig-manzara-ve-mecaz

Mümtaz Sağlam, “İmkânsız Bir Zamanda Öte-Mekânlar Yaratma Pratiği “, 2022. https://saglamart.com/peter-doig