nicole eisenman: maker’s muck

GÜLAY YAŞAYANLAR 

Maker’s Muck; özetle, çok parçalı bir yapının Eisenman’ın karmaşık kimliğine vurgu yapan, hayat-sanat meselesinde kendisiyle ve çevresiyle başa çıkmanın içsel dilini sorgulayan dokunaklı ve o ölçüde kara mizâhla örtüşen anti estetik bir heykel yerleştirmesidir. Ya da, bu doğrultuda bir içe dönüş ritüeline dönüşerek varlıkların görünüşlerini deforme eden ve tamamen değiştiren bir düzenlemedir. Kurulan parodik tasvirle güç kazanan ve tefekkür ürünü bir anlatıyla, bu travmatik sahne, doruk noktaya ulaştırılmaktadır. Sürekli dönen bir makine düzeneğinin yarattığı ironik menzil; yabancılaşmış iri ellerle çömleğe kazınan, dünyevi ama abartılı ve sonsuzluğa adanmış güçlü pasajlar barındıran ütopik bir yolculuğun izlerini taşımaktadır. Eisenman; aralıksız ama aksak bir ritimle dönen çarkla güç kazanan psiko-anlatısının ürkütücü boşluklarında ya da haz, tutku ve hırslarının oluşturduğu bir sarmalda bu zihinsel ve deneysel yolculuğunu sürdürmektedir. 



Nicole Eisenman’ın kendi yaşamıyla bağlantılı hikâyelerle donanmış sanatı; gizemli, belirsiz ve sosyo-politik çelişkiler yaratan bir anlam dünyasının karşılığı gibidir. [1] Whitechapel Gallery’de yer alan What Happened adlı retrospektifi de bu kapsamda; samimi itiraflarla dolu bir yaratım sürecini, feminist monologlar sarmalı hâlinde ifşa etmektedir. [2] Sergi bu hâliyle; muğlak bir alanda kalan absurd bir anlatı dünyasının krizlerine odaklanan bir tahayyül olarak karşımızdadır. 

Eisenman’ın kendi çevresinden gözlemlediği hikâyeler ve anılarla zenginleşen üretim dünyası, çalkantılı bir zihin evreninin grotesk ama hassas detaylarıyla yüklü yaşamın normal düzenini ihlâl etmektedir. Sanatçı bilinçli bir farkındalık duyumuyla hareket ederek; sosyal, kültürel ve politik bir söylem üzerinden gelişen resimsel durumları fantazmagorik bir dile aktarmaktadır. Ayrıca, cinsiyet rolleri üzerinden tahrip edilmiş toplumsal yapının neden olduğu tartışmacı bir söylemle bu özel yaratı dünyasına şekil vermekte ve anlatıların bağlamını başkalaştırmaktadır. Bu kapsamda, Eisenman’ın yaklaşımının, What Happened retrospektifinde yer alan ve otobiyografik bir niteliğe bürünen Maker’s Muck adlı düzenleme üzerinden ayrıca anlamlandırılması son derece önemlidir. [3]


trajikomik vurgularla yüklü bir düzenleme: maker’s muck

Öncelikle belirtmek gerekirse; klasik heykel tanımının dışında kalan ve underground bir yaklaşımla biçimlenen Maker’s Muck’da, anonim bir sanatçı figürü üzerinden Eisenman’ın yine kendi hikâyesine yöneldiği gözlenir. Şizoid bağlantılarıyla fark yaratan bu tuhaf düzenleme, hatırlanan bir geçmiş ile öngörülen bir geleceğe dair verilerin çarpıştığı tedirgin edici bir hazzın kırılgan parçalarından oluşmaktadır. Mutluluğa özlem duyan bir arayışı da simgeleyen, aynı zamanda kendiyle ilişkili aşırı bir uyumsuzluğun tezahürüne denk gelen post-trajik bir dışavurumdur. Bu yüzden Maker’s Muck; Eisenman’ın psişik gerilimini ve duygusal yaşamını aktarmaktadır. Burada; sürekli dönen bir çarkın ve çamurun üzerine odaklanan kambur bir figürün, elleriyle her şeyi yöneten bir sonsuz üretim makinesinin, kaba ve alaysı işleyişinin öne çıkardığı bir inandırıcılık ikilemiyle başbaşa bırakmaktadır bizi. Islak kile dokunan eller, sanat üretme hissi ve eyleminden çok daha fazlasını ima eden muğlak bir bağlama tutunmakta ve sanatçının bu sonsuz döngüsel yapıyla baş etme girişiminin simgesi olarak anlam kazanmaktadır. Sonuçta bu düzenleme, aktarılan düşüncenin değişken bir biçimde dile getirildiği kaba bir işleyişe sahiptir ve açıkça travmatik bir inşaya dönüşmektedir. Dahası, sanatçının iflâh olmaz bir uzlaşmazlık içinde belirginleşen ve atık heykelleriyle birlikte bütünlenen “bir anlam yolculuğu mizanseni” olarak biçimlendiğinden şüphe yoktur. 

Dikkat edilirse, Maker’s Muck’nin sürekli hareket eden kinetik yapısı, aslında bir tür meditatif aura yaratmakta, sanatçının sürekli bir şekilde kendini silme ve yeniden yaratma eylemiyle bağdaşık çatışmalı bir deneysel ortamı her an devreye sokmaktadır. Burada brutal bir dil yapısının ahengiyle sürekli dönen çarkın sesi yankılanmaktadır. Ve Eisenman’ın hafızasına yönelik bir zaman kılavuzu  ise bu sese eşlik etmekte ve etrafa saçılan heykeller, bu duygusal yaratıcı serüvenin kışkırtırtıcı nesneleri olarak düzenlemeye dahil olmaktadır.   

Aslında post-kurmaca gerçekliklerin iç içe geçtiği bu puslu enstalasyon, merkezine konumlanan alçı figür ve dağınık figür-nesne grubu aracılığıyla, bilinçli dürtüler ve saplantılara dair algıların inşa edildiği aykırı bir imge düzenidir. İfşa edilen bu dağınık, huzursuz ve protestocu psiko-anlatı; dil ile düşünce arasındaki katmanlı bir derinliğe ulaşmakta ve sanatçının aşırı gözlemci bakışının ürünü olan şizoid parçalanmanın hakikat sonrası niteliğini daha da gerçekçi kılmaktadır. Böylece Eisenman’ın Maker’s Muck’ın genel düzeninde, hayal kırıklığını merkeze alan zihinsel söz dağarcığı, deneysel bir hafızaya özgü kuşku ve dramaları anlatmakta, hiperaktif ve takıntılı bir yaratıcı sürecin tüm çelişkilerini sorunsallaştıran oto-analiz unsurlarını adeta darmadağın etmektedir.

Bu bağlamda; şaşırtıcı, özel ve anlamlı bir görünüme sahip olan Maker’s Muck ile sanatçının, yaşamı bu denli kıskıvrak yakalaması ve uzlaşmasız ya da duygusallıktan arınmış bir çağrışımsal hafıza anlatısıyla ilişkili kılması, ustalıklı bir yorumdur her şeyden önce. 


birikmiş huzursuzlukların yontulduğu aykırı bir anlam dünyası

Maker’s Muck; özetle, çok parçalı bir yapının Nicole Eisenman’ın karmaşık kimliğine vurgu yapan, hayat-sanat meselesinde kendisiyle ve çevresiyle başa çıkmanın içsel dilini sorgulayan dokunaklı ve o ölçüde kara mizâhla örtüşen anti estetik bir heykel yerleştirmesidir. Ya da, bu doğrultuda bir içe dönüş ritüeline dönüşerek varlıkların görünüşlerini deforme eden ve tamamen değiştiren bir düzenlemedir. Kurulan parodik tasvirle güç kazanan ve tefekkür ürünü bir anlatıyla, bu travmatik sahne, doruk noktaya ulaştırılmaktadır. Sürekli dönen bir makine düzeneğinin yarattığı ironik menzil; yabancılaşmış iri ellerle çömleğe kazınan, dünyevi ama abartılı ve sonsuzluğa adanmış güçlü pasajlar barındıran ütopik bir yolculuğun izlerini taşımaktadır. Eisenman; aralıksız ama aksak bir ritimle dönen çarkla güç kazanan psiko-anlatısının ürkütücü boşluklarında ya da haz, tutku ve hırslarının oluşturduğu bir sarmalda bu zihinsel ve deneysel yolculuğunu sürdürmektedir. 

Son tahlilde, benliğinin bir izdüşümüne ya da otoportresine dönüşen bu düzenleme, zihinsel yoğunluk ve buhran içindeki bir yaratım sürecinin abartılı akışıyla yoğunlaşan bir enerjiyi ortaya çıkarmaktadır. Ve burada, geçmişten gelen birikmiş huzursuzlukların yontularak yeniden şekillendiği, ruhun atıklarını da taşıyan aykırı bir anlam dünyasını inşa eden kaotik çarkın hâlâ dönmeye devam ettiği görülmektedir.  


Gülay Yaşayanlar, Copyright © 2024 / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: https://saglamart.com/nicole-eisenman

NOTLAR

[1]  Nicole Eisenman, 1965 yılında Fransa’da doğdu. 1970 yılında New York’a taşındı. 1987 yılında girdiği Rhode Island School of Design’da sanat ve tasarım alanında öğrenim gördü. Roma’da yaşadığı dönemde Rönesans resmini yakından inceleme fırsatını buldu. İlk çalışmalarında karanlık bir mizah anlayışı ile Batı sanatı tarihine yönelik saygılı bir duruş içindedir. Resmin yanı sıra baskıresim, heykel, enstalasyon ve video gibi çeşitli malzeme, tür ve tekniklerle eser üreten sanatçı, genelde popüler kültüre yönelik eleştirel bir yaklaşım içindedir. Özellikle kadına odaklı mecazları araştıran bir tavır içinde kalarak; toplumsal cinsiyet, ırk, gelir eşitsizliği, dengesizlik ve şiddet gibi konuları işlemiştir. Son çalışmalarında ise, dijital teknolojiye olan bağımlılık ile birlikte ortaya çıkan iletişimsizlik, yalnızlık ve yabancılaşma gibi sorunlara ilgi duymaktadır.

[2]  Nicole Eisenman: What Happened, Retrospective, Küratörler: Monika Bayer-Wermuth and Mark Godfrey, 11 Ekim 14 Ocak 2023, Whitechapel Gallery, London. [https://www.whitechapelgallery.org/exhibitions/nicole-eisenman-what-happened/]

[3]  Nicole Eisenman, Maker’s Muck, 2022, Installation, mixed media, 262.3 x 304.8 x 394.3 cm.