katharina grosse: resimsel mantığı aşmak / “prototypes of imagination”

Katharina Grosse, “Prototypes of Imagination”, Kişisel Sergi, 16 Mayıs – 27 Haziran 2018, Gagosian Gallery, Britannia Street, Londra.

Katharina Grosse’in aşırı esnekliğe sahip bir resim fikrinin evrilmesiyle oluşan ve anıtsal etkilerle bezenen enstalatif alanlarını; yeni bir biçimleme deneyimi ya da duyarlı ve tepkisel bir dilin karşılığı olarak geliştirilen paradigmatik sunumlar olarak değerlendirmek gerekir.


Katharina Grosse, “Prototypes of Imagination”, Enstalasyon, 2018, Gagosian Gallery, Londra. Fotograf: Mümtaz Sağlam

Alman sanatçı Katharina Grosse; doğayı çağrıştıran saf renklerin kendine doğrudan mekânsal karşılıklar aradığı, deyim yerindeyse birer mimarî yapı ya da heykele dönüşen görkemli resimleriyle tanınır. Özellikle 2000’li yılların ikinci yarısında ortaya koyduğu çalışmalarda, sınırından taşan saf ve akışkan bir boya dinamizmine dayalı parçalı büyük yüzeyler biraraya getirilir. Algı olasılıklarını açık tutan bu görsel deneyimde, ilk olarak tuval yüzeyine mekanik bir yöntemle boyalar püskürtülmekte, geleneksel biçimleme yöntemleri ötelenmektedir. Bu süreçte, enstalatif bir yaklaşımla mekâna özgü yorumların peşine düşen Grosse, galeri mekânlarına özgü uygulamalar geliştirmekte, izleyicinin fiziksel temasına izin veren, deneyimlenerek zihniyle yaşadığı bir imgelemi paylaşıma sunmaktadır.

2018 yılında Londra’da düzenlenen “İmgelemin Öncülleri” adı kişisel sergi, bu fikri savunan bir mantıkla kurulan ve öne çıkan tek parçalı bir düzenleme ile anılan bir etkinlik olarak belleklerde yer etmiştir. Söz konusu sergide, tavandan sarkan ve yerde kıvrılarak mekâna bolu boyunca uzanan devasa bir enstalasyon karşımızdadır. Çalışma bu haliyle, galerinin mekânının sunduğu fizikî koşullara, dış dünya referanslarıyla verilen radikal bir yanıt gibidir. Burada “harabe halindeki doğanın post-romantik bir manzarası” yaratılmaktadır sanki. Yüzeye aktarılan akışkan, saydam, canlı ya da titreşen parçalı renk katmanlarını, Grosse’nin tepkisel hareketleriyle oluşan ve şekilsiz ama dış dünyaya atıflı soyut-lekesel bir fantazmagorik tasavvur olarak tanımlamak da mümkündür.

İçerik düzeyinde Grosse’un peşine düştüğü mesele ise, kurumsal ile kamusal alan arasındaki sınırı simgeleyen duyarlı alana ait gerilim üzerine düşünmektir. Doğal olanı çağrıştıran ya da onunla örtüşen malzemelerle kurulan bu tür düzenlemeler, ekolojik kayıplar içindeki dünyayı, öznel bir antropolojiyle vurgulama çabasına dönüşmektedir. Grosse’un ekolojik çağrışımlarla yüklü, bu dev boyutlu enstalasyonu ayrıca; değişken birim alanlar tipolojisine uygun ve tinsel bir belirlenim halini alan organik şekiller üzerinden birbirinin içinde eriyen melez alanlar yaratmaya devam etmektedir. Esas itibariyle bu gerilimli alanda ya da yüzeyde oluşan uzamsal etki, renk değerlerindeki değişimler ve geçişler, düşey hatta ivme kazanan hareketle yeni görsel etkilerin ortaya çıkmasına izin verir. Ayrıca ezoterik bir bakışla boşluk olarak da tanımlayabileceğimiz alanlar, süreklilik halinde beliren boyama ve biçimleme uyarınca güç kazanarak belirsiz ve saydam alanın enerjisiyle bütünleşir. Özellikle saf renklerin ve akışkan boyanın ilişkisine bel bağlamış görünen dikey kompozisyonları, görsel algıyı sarsan büyük bir direnç duvarı halini alarak; formları somutlaştıran dönüşümüyle tuhaf bir dışavurumu gerçekleştirir ve izleyiciyi bu büyük güç alanının içine çeker.

Sonuç olarak, Katharina Grosse’in aşırı esnekliğe sahip bir resim fikrinin evrilmesiyle oluşan ve anıtsal etkilerle bezenen enstalatif alanlarını; yeni bir biçimleme deneyimi ya da duyarlı ve tepkisel bir dilin karşılığı olarak geliştirilen paradigmatik sunumlar olarak değerlendirmek gerekir.


Bilgi için bkz. https://gagosian.com/exhibitions/2018/katharina-grosse-prototypes-of-imagination/