halil paşa: resimde izlenimci etkinin sürekliliği

MÜMTAZ SAĞLAM

“Halil Paşa’yı dönemi içerisinde ayrıcalıklı kılan bir önemli husus da, dil ve duyarlık açısından sanatında gösterdiği üslûp sürekliliğidir. Figür ve ölüdoğa çalışmalarında da gözlenen, algılama ve biçimleme sürecinde belirginleşen üstün nitelik, kendi sistemli yapısı içerisinde oranları ve düzeyi belirli bir soyutlama eğilimini yönlendirir. Benzer şeklini Hoca Ali Rıza ve Nazmi Ziya Güran’da da görebileceğimiz bu boya sürekliliği ve hızla da ilişkili bu görme/algılama düzeyini, izlenimci etkide gelişen Türk Resmi’ni bir aşama olarak görmek mümkündür.


Halil Paşa, “Bostancı Deniz Hamamı”, 1913, Tuval Üzerine Yağlıboya, 33.5×55.5 cm. Sakıp Sabancı Müzesi Koleksiyonu. https://www.sakipsabancimuzesi.org/

Halil Paşa (1852 – 1939); Paris dönemini izleyen yıllardan sonra görsel nitelikleri açısından Fransız İzlenimcilerini en iyi etüt etmiş sanatçılarımızdan biridir. Bu bakımdan, İzlenimci etkide gelişen Türk Resmi’nin öncülerinden biri olarak bilinir. Batılı anlamda klasik bir eğitim modelini, figür ve desen kaynaklı temel bir sanat formasyonunu ciddiye alan ve bu alanda kendini geliştiren Halil Paşa; bir taraftan da izlenimci resmin renk ve ışık sorunları üzerinde yoğunlaşan görsel ve düşünsel gerekçelerini kavramaya çalışmıştır. Özellikle İstanbul ve Mısır’da gerçekleştirdiği çok sayıda peyzajda; Fransız izlenimciliğinin ilke ve kaygılarından beslenen, ancak pitoreskle çok iyi özdeşleşerek kendi yorum ayrıcalıklarını yaratan başarılı bir atmosfer resmine ulaşmıştır.

Halil Paşa’yı dönemi içerisinde ayrıcalıklı kılan bir önemli husus da, dil ve duyarlık açısından sanatında gösterdiği üslûp sürekliliğidir. Figür ve ölüdoğa çalışmalarında da gözlenen, algılama ve biçimleme sürecinde belirginleşen üstün nitelik, kendi sistemli yapısı içerisinde oranları ve düzeyi belirli bir soyutlama eğilimini yönlendirir. Benzer şeklini Hoca Ali Rıza ve Nazmi Ziya Güran’da da görebileceğimiz bu boya sürekliliği ve hızla da ilişkili bu görme/algılama düzeyini, izlenimci etkide gelişen Türk Resmi’ni bir aşama olarak görmek mümkündür.

İki tipik çalışma üzerinden Halil Paşa’nın sanat yaklaşımını belirlemek gerekirse: Sanatçının 1908 tarihli Değirmendere adlı sokak manzarası; geriye doğru giden bir eğim içerisinde betimlenmiş boyasal ilgiyi hızlı bir biçimde tatbik etme deneylerine tekabül eden bir çalışmadır. Bu nedenle boyasal etkilerin ve yapıntıların önde olduğu, resim yüzeyinin çok dramatik görüldüğü bu kompozisyonda, figür işlev açısından önemli değildir. Herhangi bir eylem içerisinde betimlenmeyen figürler, Osman Hamdi Bey ya da Hoca Ali Rıza gibi sanatçılarda da gözlenen ve enerji ifade etmeyen figür-manzara çelişkisini çok iyi yansıtır.

1925 tarihli Mısır’da Yelkenliler adlı kompozisyon ise, Halil Paşa’nın izlenimci etkide geliştirdiği üslûp özelliklerini daha net yansıtan bir resimdir. Bilindiği üzere Abbas Hilmi Paşa’nın davetleri üzerine sık sık Mısır’a giden ve Nil Nehri boyunca kıyı pitoreskini defalarca resmeden Halil Paşa, ışıklı ve/fakat buğulu bir renk atmosferini burada başarıyla yansıtır. Kompozisyonda (yine) işlev ve önem bakımından bir leke düzeyinde algılanan figürsü unsurlar söz konusudur. Ancak Halil Paşa’nın kompozisyonlarını etkili ve hareketli bir duruma getiren anlayış burada da tümüyle egemendir. Alt tarafındaki bir lekeyle girilen resimde, soldan başlayan hareket sağ tarafı dolaşarak, resmin derinlik ve espas etkisini güçlendiren bir katkıya dönüşür. Açıkça, ön plan/geri plan ayrımını sistemli ve geçişli bir şekilde tanzim eden Halil Paşa, özellikle peyzajlarında bu kurguyu özenle kullanır. Mısır’da Yelkenliler gerek bu anlamda, gerekse renk/ışık atmosfer sorunlarına getirdiği özgün çözüm önerileriyle önemli bir resimdir.


Halil Paşa / İstanbul’da doğdu. Askeri Rüştiye’nin ardından Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da eğitim gördü. 1873’de Abdülaziz döneminde saraydaki resim atölyesinde çalıştı. 1880-1888 yılları arasında Paris’te Léon Gérôme ve Courtois atölyelerinde resim alanındaki becerilerini geliştirdi. 1900 yılında Paris’te, 1936 yılında da Viyana’da düzenlenen önemli sergilerde “Madam X” adlı portre çalışmasıyla bronz madalya, “Bakırlı Natürmort” adlı ölüdoğa çalışmasıyla altın madalya kazandı. İstanbul’a dönüşünde Harp Okulu’nda resim derslerini vermekle görevlendirildi.Ayrıca Müze-i Hümayun’da müdür yardımcılığında bulundu. 1908 yılında (II.Meşrutiyet) nedeniyle ordudan emekli oldu. 1914 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi Müdürlüğüne atandı.