halil akdeniz: kültürü görsel dil ile kodlayan bir pratik

MÜMTAZ SAĞLAM

“Halil Akdeniz’in resmindeki kararlılık ve kavramsal tutarlılık, resmi kuran ya da oluşturan unsurların ideal konumda gelişmiş bir görsel dil kulalnımını ı zorunlu kılar. Bir yapılanma modeli formatında karşımızda duran bu biçimci kalite ve estetik bütünlük; arz ettiği yapısal mutlaklık ve atıflar dolayımında yeni-modernist nitelikler üzerinde kendini konumlamaktadır. Dahası, modernist estetiğin normlarına sürekli olarak yeni standartlar ekleyen deneysel pratiklerle kendini güncellemektedir. Bu doğrultuda ortaya konulan ve önerilen şeylerle; düşünsel, toplumsal ve siyasal gelişmelerle bütünleşen entelektüel bir eylem ve üretim karşımıza çıkar.


Halil Akdeniz, “Simgesel Yığınak”, 2011, Tuval Üzerine Akrilik, Ağaç, Demir Konstrüksiyon.

Kültüre ilişkin verileri, görsel bir dil bağlamında yaratıcı bir bilinçle sentezleyerek resminin genel yapısını belirleyen Halil Akdeniz, deneysel ve kavramsal niteliği baskın hale gelen bir sanat pratiğiyle karşımızda… Son çalışmalarında kültürel vurgulara sahip yeni ikon düzenekleri yaratan sanatçı; başvurduğu geometrik ve soyut düzen kalıpları ile evrensel gönderimli bir dili tüm netliğiyle ortaya koyuyor.

Halil Akdeniz’in sanatını belirleyen temel kavram kültür’dür.Anadolu coğrafyasında tarih boyunca var olmuş uygarlıkların ürettikleri birikimin kastedildiği bu kavramı, bir ilgi ve duyarlık meselesi haline getiren sanatçı, sanki kolektif bellek için bir envanter oluşturmaktadır. “Kültürlerarası” ya da “Kültür İmleri” gibi başlıklarla sanki zamanları üst üste ya da yan yana getirmekte, katmanlaşan bir tarihin izlerini, özgün bir sanat söyleminin kavramsal dinamiği haline getirmektedir.

Halil Akdeniz / Görsel Dil ve Söyleme İlişkin Değerlendirmeler

Halil Akdeniz’in sanatı, son dönemde genel soyut kavrayışını koruyarak kendine yeni ve geçerli bağlantılar tesis etme; tarih, kültür, bilim verileriyle yeni plastik bir bütüne ulaşabilme deneyimine dönüşmüştür. Özellikle, resmi bir kurgu ve inşa çabasının ürünü olarak gören bu anlayış, kendini tuvalin imkânlarını sorgulayan, tuvali aşan bir konuma sürüklenmiş durumdadır. Daha 1980’li yıllarda iki tuvali üst üste montajlayan ya da 1990’lı yıllarda şasi-tuval gerçekliğini tartışan düzenlemelere yönelen sanatçı; bugün de çelişik bir bütünlüğe adanmış yeni bir yapılanma stratejisi doğrultusunda farklı ve deneysel bir üretim düşüncesiyle hareket etmektedir.

Böylece, resimde soyut yapılanma arayışı içinde kavramsal niteliği ve üç boyutlu etkiyi devreye sokan bu düşünsel ve eylemsel tavır; aslında, geçmiş ile güncel olanı, geleneksel ile yeni olanı bir arada değerlendiren bir zaman çakıştırma girişimine karşılık gelmektedir. Resmini tuval formatına sıkışan bir alan/yüzey tasavvuru olmaktan çıkaran Akdeniz, deneysel bir hal alabilen yaklaşımında biçimin mutlaklığı ilkesinden de asla ödün vermemektedir. Bu yüzden, Halil Akdeniz’in sanatında mutlak biçimler üzerine kurulan görsellik, bilgiyi taşıyan ve yansıtan formlar üzerinden işleyen bir dile yaslanır. Son derece güvenilir ve ikna edici olan bilişim unsurları; dilin diziliş şekilleri uyarınca birbirleriyle ilişkilendirilerek yeni ayrım ve tanımların olasılığını tartışır. Burada bilginin niteliği, türü ve derinliği, kendine uygun bir gösterim mantığı çerçevesinde karşılığını bulmaktadır. Dolayısıyla biçim öncelikli bir kurgu ve inşa çabası gibi görünen Akdeniz’in sanatını, kendi evrilme sürecinde estetik açıdan bütünleyen hususlara değinirken, düşünsel dinamiklerin de bu süreçteki etkisini unutmamak gerekir.

Halil Akdeniz’in resmindeki kararlılık ve kavramsal tutarlılık, resmi kuran ya da oluşturan unsurların ideal konumda görselleştirilmiş olmasını zorunlu kılar. Bir yapılanma modeli formatında karşımızda duran bu biçimci kalite ve estetik bütünlük; arz ettiği yapısal mutlaklık ve atıflar dolayımında yeni-modernist nitelikler üzerinde kendini konumlamaktadır. Dahası, modernist estetiğin normlarına sürekli olarak yeni standartlar ekleyen deneysel pratiklerle kendini güncellemektedir. Bu doğrultuda ortaya konulan ve önerilen şeylerle; düşünsel, toplumsal ve siyasal gelişmelerle bütünleşen entelektüel bir eylem ve üretim karşımıza çıkar. Yani; resimleri kuşatan estetik etki ve düzey; aslında bir biçim-eylem ve düşünce bütünlüğünün sonucu olarak belirmektedir. Dolayısıyla 2006 yılından bu yana Kültür İmleri adlı diziyi bütünleyen çalışmalarda, seçilmiş ve geliştirilmiş az sayıdaki unsurla minimal düzeyde işleyen bir ilişki sistemi uyarınca kurulan bu resim, yoğun bir dil ve anlatım zenginliğine sahip durumdadır.

Kültür İmleri’yle Kurulan Güncel Bağlantılar

Temsiliyet gücü ve işlevi itibariyle idealize edilmiş unsurların konumları ve ilişkileri nedeniyle, ihtilaflı ve karmaşık bir alan tasavvuru içinde oldukları söylenebilir. Daha çok kültür alanlarına ve farklı zamanlara atıflı göndermeler içeren bu soyut simgelerin ilişkisi, izleyiciyi doğal olarak imlenen zamanın boşluklarına çeken bir davet içerir. Ancak, içine dahi giremediğimiz küçük, dar, kapalı ya da içi boş küçük şasilerden oluşabilen bir kurgu, fiziksel olarak resmin karşısındaki konumumuzu zorlamaktadır. Burada kullanılan görsel dilin ve pratiğin, izlediği yöntem ve elde ettiği sonuç bağlamında marjinal bir konuma evrildiği görülmektedir. Bu yüzden Halil Akdeniz’in önerdiği kültürel içerimleri, tartışmaları dile getiriliş biçimiyle kabul etmekte oldukça zorlanırız. Bilgilenme ihtiyacı içinde mesafeli bir gözlemle sürecin dışında kalmayı tercih ederiz. Oysa referans sağlayan tüm unsurlar bu kültüre, bu coğrafyaya burada sürmekte olan hayata hitap etmektedir. Görselliği bir kodlamaya dönüştüren bu sistematikle, bir üst-dil organizasyonu halini alan bu yorumla aramızda tedirgin edici bir mesafe tayin etmemiz aslında bir zaman kazanma ve hazırlanma ihtiyacı duymamızla ilgilidir.

Özetle burada, kod çözücü bir yaklaşımla baktığımızda Halil Akdeniz’in belirgin bir anlatı düzeni üzerinden kültürel alanı nitelediğini; tarih, din, toplum, siyaset ve ekonomi gibi güncel durum ve oluşumların sağladığı referanslarla bir ilişki biçimini tesis ettiğini görmekte gecikmeyiz. Karma dilli, dinamik ve kuramsal yoğunluğa sahip bu üretim biçimi, deyim yerindeyse kendi beklentilerine uygun özgün biçimler geliştiren bir görselleştirme mantığı ile bu yoğunluğu deşiyor. Yeni ve güncel simgeler aracılığıyla yapısal düzen ve ilkelerin oluşturduğu zeminde tümünü uzlaştırma arayışına giriyor. Sanat pratiğini, kısaca belirtmek gerekirse düzenli bir aradalık ilkesi üzerine oturtuyor. Hesaplanmış karşılaşmalar, tekrar edilmiş ve çeşitlenmiş biçimler heterotopik bir uzamda yeni ilişki biçimleri öneriyor.

Halil Akdeniz’in bu düzen mantığı çerçevesinde kültür imleri başlığı altında ifade ettiği ve geliştirdiği göstergeler; neredeyse resmin tümünü teşkil eden yapıcı bir niteliğe sahiptir. Sanatçı; doğrudan enformasyon sağlayan bir akışım içerisinde, gösterge üzerinden yürüyen hızlı bir etkileşimi devreye sokmaktadır. Söz konusu imge düzeni; çok yönlü bir gösterimi mümkün kılan, toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik koşullar çerçevesinde konumlanabilen bir algılama deneyimi öneren bir yapıdadır. Keza, yalın ve soyut bir arma/motif olarak resmin kurucu unsuru haline getirilen bu düzen, estetik üretimi tetikleyen düşünsel ve temel bir dinamik haline gelir ayrıca. Kültür imleri; özetle, kültürü taşıyan ve yansıtan ana işlevli unsurlar olmanın yanı sıra, kendi iç plastikleriyle, nesne değerleriyle görüntü ve görsellikleriyle de bu süreci anlamlı kılar.

Bu yüzden Halil Akdeniz resmini; simgeleri stilize ederek, yeni düzen-tasarım süreçlerine taşıyan, yüzey kavrayışına boyut-derinlik, doku ve katman sorunları bağlamında yeni çözümler geliştiren bir doğrultuda görmek ve değerlendirmek gerekir. Ve/fakat; resim konseptini bu dar kapsama hapsetmeyen, resim-dışı olasılıkları gündemde tutan bir uygulama aşırılığından da bu noktada söz edilmesi gerekir. İtina ile düzenlenen yüzey, her defasında daha girift ve karmaşık görünen bir ilişkisel ağ ile oluşan görselliği sarsmaktadır. Materyal, nesne ve imge seçenekleri tuval yüzeyi kadar, boşluğu da kullanmaktadır. Hatta tekil kalarak sadece kendine referans, alan ve yer sağlayan bir kurgu mantığı her defasında yeniden devreye sokulmaktadır. Genel görüntüsü itibariyle Kültür İmleri  adıyla devam etmekte olan tematik kapsam,bu anlamda büyük montaj ve kolaj girişimlerine dönüşmektedir.

sonuç yerine

Halil Akdeniz, açıkça görsel kültürü tarihsel göndermeler içerecek bir dil-anlam bütünlüğü içinde kodlamakta, algılamaya uygun bir çevrimle güncel duyarlığa ilişkilendirmektedir. Bu yaratıcı edim ve estetik üretim, aynı zamanda soyutlama ve indirgeme yoluyla, öyküsel olanı kısmen öteleyen bir pratiğe dönüşmüş durumdadır. Sergilenen teknik yeterlilik karşısında dilin dönüşümünü sağlayan yeni duyarlık halleri; kültürel olguların deneyimlenme biçimlerine getirilen farklı yorumların yarattığı boşluklar ise giderek otobiyografik katkılara izin vermektedir.


Arredamento Mimarlık, Sayı 162, 2015.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/halil-akdeniz