georg baselitz: bir geç dönem romantizmi 

MÜMTAZ SAĞLAM

bir geç dönem romantizmi’nin uzantısı olarak da ifade edilebilecek yeni Baselitz anlatısı, birbirine bağlantılı ama sık sık yer değiştiren tematik ayrımlar üzerinden ilerleyen bir biçimleme ve dil-söylem örgütlenmesidir. Son çalışmalarında özel hayatına dair verileri öne çıkarmasına rağmen, biçim dilinin sertliğini koruyan ve ölümcül hayatı ima eden bir görüntü evreni içinde kaldığını söylemek mümkündür. Nitekim, uzun zamandır ağır duygusal yükle biçimlenen figür/beden tipolojisi; soyutlanmış çıplak ve çarpık beden bütünselliği içinde açık bir tahribat alanına dönüşen tuval yüzeylerini, anonim ve evrensel bir gönderimin sarsıcı ikonları olarak belirlemektedir.



Georg Baselitz, Spaziergang am Mier/Walk Alone at Mier, 2021, Tuval üzerine akrilik, disporsiyon yapıştırıcı, kumaş ve naylon çoraplar/ Acrylic, disporsion adhesive, fabric, and nylon stockings on canvas, 300×400 cm. [https://gagosian.com/exhibitions/2021/georg-baselitz-springtime/]

Georg Baselitz’in sanatına, 1980’li yıllardan bu yana dil aşırılığı içeren bütünlüklü bir görsel yapı olarak bakılabilir. [1] Özellikle resimlerini ters çevirerek ulaştığı manipülatif sonuçları bir modelleme konsepti içinde sunması, tartışılması gereken önemli bir konudur. Ayrıca, fakir bir yapıntı gerçekliği üzerinden hareket ederek mutlak biçimin özerkliğine ve resmin maddesel yoğunluğuna vurgu yapması da bu ayrıcalıklı duruşunun ve kavrayışının bir sonucudur.


duygusal yükle biçimlenen figür/beden tipolojisi

Baselitz’in son dönem resimleri; transfer teknikleriyle elde edilen parçalanmış, sıyırılmış ve kazınarak düzleştirilmiş figür-imgenin, bir kalıntı ya da iz olarak beliren soyut hâlini önceleyen çalışmalardan oluşur. Burada ısrarlı değişim ve yenilenme arayışlarıyla ölümlü beden fikrine ulaşan ve kısıtlı bir figürasyon unsuruna dönüşen çıplak beden metaforuyla hareket edilmektedir. Böylece Baselitz, kendi sanat yaklaşımının tarihselliğini, zaman içinde gerçekleşen değişimin boyutlarını, dil ve deneyim kalitesini ya da derinliğini tartışmaya açmaktadır. Sanat yaklaşımının tarihsel ve görsel kaynaklarını ortaya koyan yaşanmış pek çok kurgusal gelişim olasılığını yeniden sorgulamaktadır.

Bu yüzden, bir geç dönem romantizmi’nin uzantısı olarak da ifade edilebilecek yeni Baselitz anlatısı, birbirine bağlantılı ama sık sık yer değiştiren tematik ayrımlar üzerinden ilerleyen bir biçimleme ve dil-söylem örgütlenmesidir. Son çalışmalarında özel hayatına dair verileri öne çıkarmasına rağmen, biçim dilinin sertliğini koruyan ve ölümcül hayatı ima eden bir görüntü evreni içinde kaldığını söylemek mümkündür. Nitekim, uzun zamandır ağır duygusal yükle biçimlenen figür/beden tipolojisi; soyutlanmış çıplak ve çarpık beden bütünselliği içinde açık bir tahribat alanına dönüşen tuval yüzeylerini, anonim ve evrensel bir gönderimin sarsıcı ikonları olarak belirlemektedir.

Burada ulaşılan çelişkili bütünlük, bir anlatı düzeni oluşturma yolunda brutal biçimlemeye güç katarak onu tuhaflaştırmaktadır. Oluşan kayıp form-imge, eksik hâliyle yeniden üretilmiş ve duygusal müdahalelerle tamamlanarak bağımsızlaştırılmış bir görselliğin ve ironik kavrayışın ürünü olarak netleşmektedir. Dahası; bu tasavvurda çeşitlenen figür, imge ve nesne; basitleştikçe maddileşen, kalıntı veya hayaleti üretimini baz alarak, saf biçimin doğası ve gerçekliği üzerinden dünyevî ilişkileri, düşünce ve ruh hâllerini yansıtmaya çalışır. Nitekim Baselitz’in, bu evrede basit konu, tema ya da kurgu tercihlerini terk ederek, psikolojik gerekçelerle biçimlenen daha dokunaklı bir içerik ve atıf düzenine göre hareket ettiği görülmektedir. 


kapsamlı bir zaman ve varlık tartışması  

Resmini ihlâlci bir yapılanma olarak kabul eden Baselitz; her zaman, düz anlam olasılıklarını bertaraf eden mutlak bir soyutlama ve deformasyon eğilimi altında, bir dil ve deneyim tartışmasının öne çıkmasını ister. Dahası, kısıtlı bir imge düzenine tahsis edilen bu alanda, imkânsız bir deneyin peşine düşer, çoğaltma teknikleri ile yüzeyin maddiliğine ve geçiciliğine adanmış sonuçlara ulaşmayı dener. Böylece, indirgenmiş soyut bir dışavurum hadisesine dönüşen üretim; aslında saf ve salt biçim kavrayışı üzerinden kapsamlı bir varlık tartışması içindedir. Bu hâliyle, bağımsız bir şekilde maddileşen, modernist estetiğe tepkili bir konuma sürüklenen bir düzlemde, yapısal bozuma uğramış, tahrip ya da ters yüz edilmiş imgeleri taşıyarak, farklı bir zamansal boyuta ve tarihsellik anlayışına hitap etmektedir. Açık biçimde ifade etmek gerekirse; Baselitz’in sanatında biçimin tasnif dışı, parçalı, çarpık, geçici ve melez dönüşümü, doğaçlamaya bağlı akışkan yoğunluğun ve tepkisel duyarlığın yansıdığı saf ve biçimsiz hâliyle, dolaysız bir şekilde şimdiki zamana konumlanmaktadır. Bir yaşlılık hâli psikolojisi uyarınca, sanki telaş içinde karşımıza çıkarılan aykırı kompozisyonlar, tam da bu yüzden radikal bir geriye bakış ve yenilenme referanslarını dönüştürme çabası olarak görülmelidir. 

Her durum ve koşulda Georg Baselitz, yaratıcı yöntem ve teknikler kullanarak ulaştığı ikonik görüntülerle bizi sarsmaya devam etmektedir. 


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2024 / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: baselitz: bir ruhsal manifesto alanı yaratmak

[1] Georg Baselitz, 1938’de Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde Saksonya Bölgesinde kırsal bir yerleşim olan Deutschbaselitz’de doğdu. 1957’de, Doğu Berlin Güzel Sanatlar ve Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimi aldı. Aynı yıl, Batı Berlin Sanat Akademisi’ne geçti ve çalışmalarını 1962’de orada tamamladı. Kariyerinin başlangıcında resme egemen olan iki akıma, Doğu Bloku Sosyalist Realizmi ve Batı soyutlamasına alternatifler arayan Baselitz, bu ana akımların dışındaki sanatla ilgilenmeye başladı. Art Brut, Dada ve Sürrealizm’in yanı sıra Varoluşçu edebiyattan esinlendi. 1969’da eserlerini baş aşağı oluşturmaya ve sergilemeye başladı. Bu yenilik, figüratif konularının psikolojik yükünü korurken kompozisyonlarının soyut niteliklerini vurgulamasını sağladı. 1980’li yıllardan bu yana uluslararası sanat dünyasında derin bir etkiye sahip olmuş olan Baselitz, 20. yüzyılın ikinci yarısında Alman sanatını şekillendiren, II. Dünya Savaşı’nın neden olduğu travma ve trajedilere tepki olarak, benzersiz ve tamamen bireysel kalan sanatsal bir üslûp geliştirdi. Bknz. https://www.whitecube.com/artists/georg-baselitz