antony gormley: fit / white cube’de etkileşimli bir deneyim alanı

MÜMTAZ SAĞLAM

Antony Gormley’nin 2016 yılında White Cube/Bermondsey’de düzenlediği Fit adlı kişisel sergisinde gözlemlediğimiz bir piksel yapılanmasını andıran çok parçalı heykel ısrarı; dijital görüntü estetiğiyle kendi bedenine ait hareket olasılıklarını, güncel ve gerçekçi bir dilin olanaklarıyla bütünleştirerek yakalama ve sorgulama kararlılığı üzerinden açıklanabilir. Bu yanıyla, ağır biçimli heykellere dönüştüğünde rahatsızlık ve gerilim yaratan bu paslı metal ya da beton kütleler; dev bir beden tasavvurunun yarattığı psişik bir durum ya da sonuçtur zaten… Dolayısıyla bedeni, soyut formlarla yeniden oluşturarak elde edilen görsellik, öncelikle kendi bedenine hapsedilmiş ve yabancılaşmış; dahası pikselleşerek parçalanmış, sınırlarını yitirmeye başlamış, huzursuz bir beden tipolojisi hâlinde ortak bilinçten sıyrılmakta ve netleşmektedir.



Britanyalı sanatçı Anthony Gormley; uzun bir süredir insan bedeninin maruz kaldığı antropolojik ve biyolojik değişimin yarattığı gerilim üzerinde çalışmakta ve farklı beden tasavvurlarıyla bunu ifade etmektedir.[i] Özellikle de, geçici bir deneyim ve paylaşım alanı olarak düzenlediği kişisel sergileri bu tepkisel söylem üzerinde yapılanır. Örnekse, 2016 yılında Londra’da White Cube/Bermondsey’de Fit adıyla gerçekleştirilen sergi; Gormley’nin son dönemdeki radikal dönüşümünü belgeleyen, figür/beden bağlantılı soyut ve kavramsal duyuşlara öncelik veren niteliğiyle öne çıkar.[ii]

Fit’in labirenti andıran yerleşimi, izleyiciyi doğrudan içine alarak dramatik ve fiziksel etkilerle baş başa bırakmayı öngörmektedir. Fit bu bağlamda, kavramsal ciddiyetini koruyan bir çizgide, sosyal bütünleşme ve farklılık meselelerine özellikle yer duygusallığı üzerinden eleştirel ve tarihselci bir bakış yöneltmektedir. Sergide öne çıkan Passage, Sleeping, Block ve/veya Run [iii] gibi etkili olan ve sonradan farklı versiyonları üretilen işler, söz konusu değişimin etkili birer örneği olarak gösterilmektedir. Sergiye figüratif bir soyutlamayla formlara yansıyan biçimci bir duyarlığın egemen olduğu söylenebilir. Tonlarca ağırlıktaki metal ve beton bloklar, yan yana dizilen ve enstalasyonu bütünleyen parçalı bir düzen içinde sunulmuştur. Öte yandan sergiye fantastik bir boyut katan robotik beden dizilimi ise, içerdiği metal yüküyle bir kurgu bilim retoriği eşliğinde sanatçının eleştirel yaklaşımına eşlik etmektedir. Look, Big Shy ve Big Charge gibi işlerle örneklenen robotik beden tipolojisi, aslında Anthony Gormley’nin bu meseleye getirdiği bir yorum yeniliği olarak görülür. Keza, bir lego estetiği içerisinde, anıtsal boyutlara ulaşan bu gövdelerde yine tarihsel ve dönemsel bir iz bırakma telaşı, bir kalıntı konseptini tarihe mal etme kararlılığı söz konusudur. Daha başlangıçta kamusal alana da taşan bu irade ve çaba, kolektif kötüye gidişe ve ihmâllere yönelik büyük bir tasavvurdur her şeyden önce.

Gormley’nin Fit’de sıklıkla örneklenen ve bir piksel yapılanmasını andıran çok parçalı heykel ısrarı; dijital görüntü estetiğiyle kendi bedenine ait hareket olasılıklarını, güncel ve gerçekçi bir dilin olanaklarıyla bütünleştirerek yakalama ve sorgulama kararlılığı üzerinden açıklanabilir. Bu yanıyla, ağır biçimli heykellere dönüştüğünde rahatsızlık ve gerilim yaratan bu paslı metal ya da beton kütleler; dev bir beden tasavvurunun yarattığı psişik bir durum ya da sonuçtur zaten… Dolayısıyla bedeni, soyut formlarla yeniden oluşturarak elde edilen görsellik, öncelikle kendi bedenine hapsedilmiş ve yabancılaşmış; dahası pikselleşerek parçalanmış, sınırlarını yitirmeye başlamış, huzursuz bir beden tipolojisi hâlinde ortak bilinçten sıyrılmakta ve netleşmektedir.


antony gormley / fit: hayal gücünü tetikleyen etkili bir geometrik-soyut dizilim

Demir ve beton gibi katı malzemeler, Antony Gormley’nin daha önceden bir sorunsal haline getirdiği çökme ve çözülme tartışmalarına karşı geliştirdiği direnç hâlinin ifadesi için uygun bir tercih olabilir. Çökme ve çözülme ile burada; hem doğal çevrenin ya da kentlerin tahrip edilme süreçleri gibi yeni gerçeklik hâllerine, hem de baskıcı politik anlayış ve uygulamalara atıf yapılmaktadır. Ama aynı zamanda, yığınların psikolojisinde, yaşam biçiminde, algı ve kavrayışlarında, değer yargılarında ve diğer öncelikli tercihlerinde gözlenen değişime de dikkatimiz çekilmektedir.

Gormley; aslında mitolojik heykelleri andıran kapalı, paslanmış, sıkışmış formlarla insanın sürekliliği tartışmasına işaret etmenin ve geçmiş ya da gelecek zamanla ilişkili bir farkındalık durumu yaratmanın peşindedir. Bir yandan figürü-bedeni parçalı bir yapıya dönüştürmekte, öte yandan ise bu kütle gerçekliğine bir duygu ve düşünce yükünü nakletmek istemektedir. Figür bağlantısının hissedilir bir şekilde belirgin kılındığı soyut, kübik form yığınlarıyla oluşturduğu heykellerin güçlü çelik maddeyle ya da betonla buluşmasına rağmen, duygusal bir yoğunluk içermesi tam da bu ısrar yüzündendir. Post endüstriyel sürecin sürükleyip getirdiği yoğunluğu, doğal düzenin tahrip edildiği gerçeğini ilk elde somutlamaktadır bu beton ya da paslı metal yığınları… Neredeyse bir salonu tek başına işgal eden dev çelik/beton gövdeleri, ortak belleğin simgelerine dönüştürme çabasındaki sanatçı, etkili soyut-geometrik bir dizilimle hayal gücümüzü tetikleyerek, pek çok güncel kaygıya bizi ortak etmektedir.

Hiç kuşkusuz ki White Cube/Bermondsey’de yanı başımızda beliren bu heykeller, birer düşünce yoğunluğu ve duygu yoksunluğu ikonu olarak, asit yağmuruna maruz kalmış varsayımlar hâlinde somutlanan farklı bir tasavvurun ürünleridir. Suskun ve aşırı biçimci bu unsurların, zamanı ve mekânı deşen duyumsal deneklere dönüşmesi, ortak hüznü ve kaygıları yansıtması kaçınılmazdır bu yüzden.


Mümtaz Sağlam, Copyright © 2022, Tüm hakları saklıdır. / All Rights Reserved.

Ayrıca Bakınız: https://saglamart.com/antony-gormley-ruhani-bir-anit-matrix-iii

[i]      Antony Gormley (Londra, 1950) Arkeoloji, antropoloji ve sanat tarihi alanında gördüğü eğitimin ardından University of the Fine Arts London Central Saint Martins ve Goldsmiths University of London’da başladığı heykel eğitimini UCL Slade School of Fine Art’da tamamlamıştır. Antony Gormley’nin heykel pratiğinin merkezinde bir psikodinamik olarak beden olgusu belirir. Bedenlerimizle kapladıkları alan arasındaki ilişkilere odaklanır. Genellikle kendi bedeninden aldığı kalıpları kullanan Gormley; figüratif denemelerinin yanı sıra, anıtsal yerleştirmeler ve kamusal alan projeleri üzerinde çalışır. Bu vesileyle sanat alanını, yeni formlarla birlikte, yeni davranışların, düşüncelerin ve duyguların ortaya çıkabileceği bir paylaşım ve üretim alanı olarak tanımlamaya özen gösterir. Son yıllarda; Museum Voorlinden (2022), Royal Academy of Arts (2019) ve White Cube’de (2016) düzenlediği kişisel sergileri, büyük ilgi gören, gündem yaratan önemli ve kapsamlı etkinlikler olarak kabul edilir. Gormley 1994 yılında Turner Ödülü’nü kazanmıştır.

[ii]     Antony Gormley, Fit, White Cube/Bermondsey, 30 Eylül-6 Kasım 2016, Londra, İngiltere.

[iii]    Passage; Heykel/Enstalasyon, 6 mm Aşındırılmış Çelik Levha, 202×72.2×1198 cm, 2016. (Antony Gormley, Fit, White Cube/Bermondsey, Londra. 2016.) / 12 metre uzunluğunda insan figürü biçimindeki bu tünel heykel; tuhaf, gerilimli ve uyarıcı bir düzenlemedir. Gormley bu çalışma ile bir yandan heykelin tanımı ve kapsamına yeni bir yorum getirirken, diğer yandan bir tünel karanlığında bizi sorgulayan gerilimli bir arınma ortamını belirgin kılar. İzleyici bu çalışmada karanlık tarafından devasa metal gövde içinde tüketilir. Gormley’e göre karanlık, nesnenin maddesel yoğunluğunu artıran bir etkiye sahiptir burada ve doğrudan bireye dokunur, ona nüfuz eder. [Bknz. Thalia Allinton-Wood, “Somatic Terrain: Topographies of Self and Space”, antonygormley.com] [iv]    

Sleeping Field; Enstalasyon, dökme demir, değişken boyutlarda 517 küçük heykelden oluşmaktadır, 2015-16. (Antony Gormley, Fit, White Cube/Bermondsey, Londra, 2016.) / Sanatçının endişelerini en açık şekilde ifade eden bu büyük yerleştirmede, bireysel bedene dönüşen soyut ve geometrik form; yerinden edilmiş, gereksiz, hareketsiz, ve halsiz ya da umutsuz durumları çağrıştırır.[v]     

Block; Heykel, Beton, 405.8×403.7×327.8 cm, 13 ton, 2016. (Antony Gormley, Fit, White Cube/Bermondsey, Londra, 2016.) / Sleeping Field‘ın dağınık kütlesinin aksine, tonlarca ağırlıktaki devasa bir beton heykel olan Block; soyut, düşünceli bir bedeni bir geri çekilme durumunda betimlemektedir..

Run; Heykel, dökme demir, 277.5×318.6×421.8 cm. 2016. (Antony Gormley, Fit, White Cube/Bermondsey, Londora, 2016.) / Run, mimari mekânla insan bedeni arasındaki ilişkiyi ölçeklendiren, dökme demir profil ile elde edilen çizgisel ve sürekli ve tekil bir boşluğa sahip, 90 derecelik açılarıyla köşeli ve açık mekân olarak tasavvur edilmiştir. Gormley, Run ile oluşturulan kurmaca ve basit mekânı, mimari bedene olan bağımızın dolayımsız bir ifadesi olarak niteler.