Tate Modern Turbine Hall

BanksIde / London SE1 9TG

Turbine Hall, Tate Modern’in girişinde bulunan heybetli, önemli ve ayrıcalıklı bir sanat mekânıdır. Rampalı erişimiyle bu geniş ve dramatik bir giriş alanı, büyük ölçekli heykel projeleri ve mekâna özgü enstalasyonlar için uygun bir sergileme alanına dönüşmüş durumdadır. 2000 yılından bu yana, bu dev endüstriyel alanla yüzleşen sanatçıların geliştirdiği çözümler ise hala gündem oluşturuyor. Louise Bourgeous, Tacita Dean, Kara Walker, Miroslaw Balka, Olafur Ellison, Rachel Whiteread, Carsten Höller, Ai Weiwei, Anish Kapoor ve El Anatsui gibi sanatçıların düzenlediği unutulmaz düzenlemelere sahne olan bu ayrıcalıklı mekân, son olarak Hyundai Commission tarafından takdim edilen ünlü Güney Koreli sanatçı Mire Lee’yi ağırlıyor.

Turbine Hall is an imposing, significant and privileged art space at the entrance to Tate Modern. With its ramped access, this large and dramatic entrance has been transformed into an exhibition space suitable for large-scale sculpture projects and site-specific installations. Since 2000, the solutions developed by artists confronting this huge industrial space are still on the agenda. This privileged space, which has been the scene of unforgettable arrangements by artists such as Louise Bourgeous, Tacita Dean, Kara Walker, Miroslaw Balka, Olafur Ellison, Rachel Whiteread, Carsten Höller, Ai Weiwei, Anish Kapoor and El Anatsui, recently welcomes the renowned South Korean artist Mire Lee, presented by Hyundai Commission.

hyundai commission: mire lee

INSTALLATION

TATE MODERN

HYUNDAI COMMISSION TURBINE HALL

Tate Modern, Bankside, London SE1 9TG

+

open wound / açık yara

Open Wound, endüstriyel işlevinin sona ermesiyle terk edilen, ölümcül boşluğa ve zamana yayılan, kopmuş bir hafızaya çöken, heybetli gövde parçalarıyla ölümlü hâl gerçekliğini hatırlatan; yırtık ve çürümüş bez parçalarıyla rahatsızlık yaratan, sanat ve gerçeklik meselesine verdiği öncelikle fark yaratan bir mekân tasavvurudur. Sürükleyici ve dinamik bir hareketle bütünleşen bu görsellik inşası, yeni mekânsal referanslar yüklenerek ortak hafızaya yönelik eleştirel ve tarihsel bir bakışa ya da duruşa sahip olur. Böylece vücûd bulan ve/fakat parçalanan psikolojik varlık tasarımı ise, geçmişe uzanan ve pornografikleşen şiddet ile, soyut-mekanik bir öngörü aslında sıkışır. Nihayetinde Lee'nin bu tuhaf düzenlemesi, soyutlama ve doğaçlama arasında biçimlenen ve bir şekilde çoğalarak katmanlı bir iç derinliğe sahip olan kara bir anlatıya dönüşür.

Open Wound is a conception of a space abandoned after the end of its industrial function, spanning a deadly void and time, collapsing into a severed memory, reminding the reality of mortality with its imposing body parts, creating discomfort with its torn and rotten pieces of cloth, and making a difference with the priority it gives to the issue of art and reality. This visual construction, which is integrated with an immersive and dynamic movement, has a critical and historical view or stance towards the common memory by loading new spatial references. Thus, the psychological existence design, which is embodied and/or fragmented, is actually trapped in an abstract-mechanical foresight with violence that extends to the past and becomes pornographic. Ultimately, Lee's bizarre arrangement becomes a dark narrative that is shaped between abstraction and improvisation and somehow multiplies and has a layered inner depth.

mire lee / open wound

hyundai commission: mire lee: open wound / açık yara
mire lee: open wound: esaslı bir sınır ihlâli
mire lee: open wound-açık yara: imkânsız bir düşlem

bkz. / see

London Exhibition Fall 2024

Mire Lee (Güney Kore – 1988)  Amsterdam ve Seul’de yaşıyor ve çalışıyor.

+

BIOGRAPHY

MIRE LEE

Çelik, çimento, silikon, yağ ve kil gibi endüstriyel malzemeler kullanan Lee; dökülürken, damlarken ve kabarırken formların hareketli doğasını araştıran çalışmalarıyla tanınır. Lee, heykelin hem izleyiciyi hem de yakın çevresini etkileme gücüyle ilgilenir. Sanatsal sınırları olağanüstü şekillerde zorlamaktan çekinmez. Atmosferik enstalasyonları duyuları harekete geçirir ve  güvencesizlik ve insan arzusu temaları üzerine düşünmek için alanlar yaratır. 

This year’s prize was awarded to Lawrence Lek, a Malaysian artist of Chinese origin living in London. Lek creates works that metaphorically question the narrative conventions of the human world to draw attention to the emptiness that flows from the machine body. His recent works consist of cinematographic installations that focus on states of death, excess, freedom and dreams of transformation that cannot be attributed to machines.

hyundai commission: el anatsui

Hyundai Commission: El Anatsui: Behind the Red Moon, Installation View. Photo: Gülay Yaşayanlar

INSTALLATION

TATE MODERN

HYUNDAI COMMISSION TURBINE HALL, LONDON.

Hyundai Commission: El Anatsui: Behind the Red Moon, Installation View, October 10, 2023- April 4, 2024, Turbine Hall, Tate Modern, London. SE1 9T

+

behind the red moon / kızıl ayın ardında

Behind the Red Moon, esasen egemenlik ve özgürlük arayışlarına, göç ve yerinden edilme meselelerine adanmış bir heykel ve dokuma topluluğudur. Girişte izleyiciyi karşılayan The Red Moon adı verilen ilk perde, rüzgârda yol alan ve göçmenleri taşıyan bir geminin dalgalanan yelkenini andırmakta ve parlayan kumaş dokularıyla güzel bir gece kıyafeti gibi durmaktadır. The World adlı ikinci düzenleme, bütünleşik dairesel bir formu bütünleyen insan bedenlerinden oluşur. Kitlesel huzursuzluğu ve gerilimi yansıtır. The Red Wall adlı üçüncü düzenleme ise, tavana dikine asılan karanlık etkisiyle ruhanî bir boyuta evrilen dev bir dokumadan ibarettir. Çalkantılı kıvrımlar hâlinde yere kadar uzanır. Siyah metal bağlantılar ve nesnelerden oluşan bu heybetli ve kaba, fakat aynı zamanda duygusal düzenleme, kültürlerarası bir zeminde melez kimliklerin üzerinde çarpıştığı ve yıprandığı arızalı bir alan/yüzey hâlinde tasarlanmıştır.

Behind the Red Moon is an assemblage of sculpture and weaving essentially dedicated to the search for sovereignty and freedom, migration and displacement. The first curtain, The Red Moon, which welcomes the viewer at the entrance, resembles the billowing sail of a ship travelling in the wind, carrying migrants, and looks like a beautiful evening dress with its shining fabric textures. The second arrangement, The World, consists of human bodies complementing an integrated circular form. It reflects mass unrest and tension. The third arrangement, The Red Wall, consists of a giant weaving suspended vertically from the ceiling, which evolves into a spiritual dimension with its dark effect. It extends to the floor in turbulent folds. This imposing and crude, yet emotional arrangement of black metal connections and objects is conceived as a malfunctioning space/surface on which hybrid identities collide and fray on an intercultural ground.

behind the red mooon / saglamart

el anatsui: behind the red moon / kızıl ayın ardında

+

el anatsui: behind the red moon / hayali aşırılığın duvarları

+

el anatsui: behind the red moon / büyüleyici bir kültür arkeolojisi

+

el anatsui: dünyanın tenine dönüşen yüzeyler

+

El Anatsui (Gana-1944) Nijerya’da yaşıyor ve çalışıyor. 

BIO

BIOGRAPHY

EL ANATSUI

Basit malzemeleri titizlikle, ayırt edici görsel etki yaratan örgü teknikleriyle kurma ve karmaşık asamblajlara dönüştürme becerisiyle tanınır. Gana’da Kwame Nkrumah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden 1975 yılında mezun olduktan sonra, Nijerya Üniversitesi Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda uzun yıllar öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Yerli kültüre ait sembolleri, motifleri ve ideografik ve sembolik unsurları çalışmalarında kullanır. Geri dönüşüm istasyonlarından temin ettiği binlerce katlanmış ve buruşturulmuş metal parçasını, şişe kapaklarını bakır telle birbirine bağlayarak büyük ölçekli heykeller üretmektedir.

He is known for his ability to meticulously construct and transform simple materials into complex assemblages using weaving techniques that create a distinctive visual effect. After graduating from the Kwame Nkrumah University of Science and Technology in Ghana in 1975, he served for many years as a lecturer at the Nigerian University School of Fine Arts. He uses symbols, motifs, ideographic and symbolic elements of indigenous culture in his work. He produces large-scale sculptures by connecting thousands of folded and crumpled metal pieces, bottle caps and copper wire from recycling stations.

hyundai commission turbine hall

Cecilia Vicuña: Brain Forest Quipu

11 October 2022 – 16 April 2023

Brain Forest Quipu, tavandan sarkan iki heykelden oluşan bir düzenleme. Eğrilmemiş yün, bitki lifleri, ip ve karton gibi bir dizi organik malzeme kullanılarak bir araya getirilen bu heykeller, ağarmış ağaçlar ve hayalet formları çağrıştırıyor. Bu düzenleme, Vicuña'nın sanatçılar, aktivistler ve vatandaşlarla birlikte çalıştığı bir işbirliği projesi aynı zamanda.

Brain Forest Quipu is an arrangement of two sculptures suspended from the ceiling. Assembled using a range of organic materials such as unspun wool, plant fibres, rope and cardboard, the sculptures evoke bleached trees and ghostly forms. It is also a collaborative project in which Vicuña works with artists, activists and citizens.

Anicka Yi: In Love With The World

12 October 2021 – 6 February 2022

Anicka Yi, teknoloji ve biyolojinin birleşimini araştıran deneysel çalışmalarıyla tanınır. Yi'nin enstalasyonu havada yüzen ve aerob adı verilen makinelerden oluşuyor. Deniz canlılarından ve mantarlardan esinleniyor. Bitkiler, hayvanlar, mikro-organizmalar ve makineler arasındaki ayrımları yıkarak, insan olarak kendimizi ve içinde yaşadığımız ekosistemleri daha iyi anlamayı düşünmemizi istiyor

Anicka Yi is known for her experimental work exploring the fusion of technology and biology. Yi's installation consists of machines called aerobes that float in the air. It is inspired by sea creatures and fungi. By breaking down the distinctions between plants, animals, micro-organisms and machines, she asks us to consider a better understanding of ourselves as humans and the ecosystems we live in.

Kara Walker

2 October 2019 – 7 February 2021

Irk, cinsellik ve şiddete dair çarpıcı eleştirilerde bulunan Kara Walker; kışkırtıcı enstalasyonlarında ABD'deki kölelik tarihine gönderme yapan siyah kağıttan kesilmiş siluet figürleriyle tanınır. Fantastik kurgusuyla epik düzeye evrilen Fountain de bu kapsamda Afrika, Amerika ve Avrupa'nın birbirine bağlı tarihlerini araştırır. İnsanların hırslarına, kaderlerine ve trajedilerine atıfta bulunur.

Kara Walker, who makes striking critiques of race, sexuality and violence, is known for her provocative installations of silhouetted figures cut from black paper that refer to the history of slavery in the USA. Fountain, which evolves to the epic level with its fantastic fiction, explores the interconnected histories of Africa, America and Europe. It refers to people's ambitions, destinies and tragedies.

saglamart.com

içerik ve tasarım editörleri

GÜLAY YAŞAYANLAR

MÜMTAZ SAĞLAM

CAN SAĞLAM