frieze london: bir çağdaş sanat ritüeli

GÜLAY YAŞAYANLAR & MÜMTAZ SAĞLAM

Frieze London; Afrika ve Uzak Doğu kökenli kadın sanatçıların ve siyahi sanatçıların önceliğinin her aşamada duyumsandığı bir fuar. Bu saptamayı doğrulayacak bir biçimde etnik kimlik ve köken tartışmalarına örnek teşkil eden, farklı malzeme tercihiyle biçimlenen çok sayıda esere yer veriliyor. Açık bir şekilde psikocoğrafya ve biyopolitika tartışmalarıyla bağlantılı; toplumsal cinsiyet, kadın, beden, göç ve doğa gibi belirgin kavramlar ya da başlıklar altında öbeklenen bu eserlerde, tarihsel ve siyasal atıflarla pekişen deneysel ve fantastik bir yapılanma da ayrıca söz konusu.



11-15 Ekim 2023 tarihleri arasında The Regent’s Park’ta düzenlenen Frieze London, 20. yaşını geride bıraktı.[1] Bu yıl, 40 ülkeden 160 galerinin katılımıyla gerçekleşen fuarın 85.000 kişi tarafından ziyaret edildiği açıklandı. Satışlar ve ticarî bağlantılar bir yana; sanatçıların geliştirdiği yaratıcı çözümleri yakından ve bir arada görmek ziyaretçileri fazlasıyla memnun etti. 

Son yıllarda etki alanını New York, Los Angeles ve Seul’a dek genişleten Frieze, giderek büyüyen ve kültür endüstrisine yön veren dev bir organizasyon durumunda. Frieze Masters ile Frieze Sculpture gibi güçlü markalara dönüşen iki yan etkinlikle birlikte, kentte yarattığı heyecan ve hareketlilik ise etkisini sürdürüyor. Özellikle kurumsal işbirlikleri üzerinden müze, galeri ve kültür merkezlerine yayılan eşzamanlı programlar, adeta bir kentin sanat ekosistemini yeniden biçimliyor.[2] 

Bu yıl Eva Langret‘in direktörlüğünde hazırlanan fuarın genel görüntüsüne, temsil edilen sanatçı listesine ve sergilenen eserlere bakıldığında; görsel dil ve anlatımda yerleşik tekniklere verilen önceliği, ironik ve fantastik bağlantıların zenginliğini ya da çeşitliliğini kolayca fark etmek olası. Kadın ve siyahî sanatçıların ağırlığı, Asya ve Afrika’yla bağlantılı anlatıların sıklığı, içerik düzleminde bir tercihin belirlendiğini ve bu doğrultuda özel bir çalışmanın yapıldığını gösteriyor. 


tanınmış sanatçıların ağırlığı ve ayrıcalığı

Frieze London bu yıl özel bir proje ile takdim edildi: Artist-to-Artist / Sanatçıdan Sanatçıya adlı bu proje, Alvaro Barrington, Olafur Eliasson, Tracey Emin, Anthea Hamilton, Simone Leigh, Wolfgang Tillmans, Rirkrit Tiravanija ve Haegue Yang gibi tanınmış sekiz sanatçının önerdiği sekiz yeni sanatçıya bir görünürlük alanı sağlama düşüncesi üzerine kuruldu.[3] Artist-to-Artist üzerinde temellendiği düşünce yapısı ve yenilikçi kurgusu bağlamında hiç kuşkusuz ki, fuarın ilgi gören alanlarından biri oldu. Genç sanatçıların benimsediği anlatım olasılıklarının çeşitliliği ya da farklılığı, (sözgelimi Olafur Eliasson’un önerdiği Fabian Knecht örneğinden de anlaşılacağı üzere) yerinde tespitlere dayanan paradoksal bir bakışın geçerliliğine işaret etti. Burada sergilenen deneysel tavır ve alternatif malzeme tercihi gibi hususlar, bu bölümü kaçınılmaz biçimde verimli bir değerlendirme zemini haline getirdi. 

Galeri seksiyonları arasında ise, ziyaretçileri fuar girişinde karşılayan Gagosian öne çıktı. Galeri, Damien Hirst’ün The Secret Garden Paintings / Gizli Bahçe Resimleri adlı özel serisini ilk kez sergiledi. Frieze’in 20. yıldönümüne selam duran ve bir kişisel sergiyi andıran bu etkili sunum, Hirst’ün yenilikçi tavrının ve değişim sürecinin son evresine ilişkin örneklerden oluştu. Hirst bu seride; çiçek imgelerinin karmaşık düzeni ve doğallığını tasarımsal düzen endişeleriyle birleştiren duygusal tasvirlerine devam ettiğini gösterdi. Ayrıca son derece kişiselleşen bir teknikle, dışavurulan ve her defasında yeniden yapılandırılan bir sanat pratiğinin, nasıl evrildiğini de adeta ifşa etti. 

Hauser&Wirth de Barbara Chase-Riboud’un çalışmalarını yine bir kişisel sergi konseptiyle sundu. Sanatçının Venedik‘in Ayakta Duran Siyah Kadını adlı serisinden üç bronz heykeliyle birlikte, otomatik yazı tekniği ile kağıt üzerine ipek ipliklerle işlenmiş altı yeni eseri bu sergide yer aldı. Chase-Riboud’nun heykel çalışmalarını Afrika’nın kültürel tarihini simgeleyen figürlerin anıtsallaştırıldığı unutulmuş bir gerçekliğin ikonları olarak nitelemek mümkün.

Damien Hirst ve Barbara Chase-Riboud ile birlikte, farklı galeri alanlarında Gilbert&George, Robert Rauschenberg, Anish Kapoor, Georg Baselitz, Andy Warhol, Gerhard Richter, Anselm Kiefer, Antony Gormley, Tony Cragg, Alex Katz, Erwin Wurm, Robert Longo, Robert Mapplethorpe, Mona Hatoom, Marina Abromovic, William Kentridge, Ai Wei Wei, Imy Knobel, Do Ho Suh, Kader Attia ya da Rinus Van de Velde gibi sanatçıların eserleriyle yüz yüze gelmenin de bu noktada ayrı bir heyecan yarattığını belirtmek gerekir.

Bu arada farklı bir mekânda kurulan, Nathan Clements-Gillespie direktörlüğünde düzenlenen Frieze Masters; her zaman ki ciddi ve alternatif yaklaşımını korudu. Frieze Masters bu yıl Modern Women, Focus, Studio, Spotlight ve Stand Out gibi ayrı bölümlerden oluşturuldu.[4] Bu kapsamda Camille Morineau’nun küratörlüğünde gerçekleştirilen Modern Women adlı sergileme, kadın hakları ve feminizm açısından son yüzyılda yaratılan eserlere odaklandı. Toplumsal cinsiyet meselesine değinen kadın sanatçıların çalışmalarını ön plana çıkardı. Aynı alanda sunulan ve küratörlüğünü Sheena Wagstaff’ın yaptığı Studio adlı yeni bir program ise, sanat eserinin bir nesne olarak tezahür ettiği üretim yerlerine atıfta bulunarak, beş önemli kadın sanatçıya (Magi Hambling, Mona Hatoum, Lucia Laguna, Arlene Shechet ve Hyun-Sook Song) yer verdi. Bu sergide sanatçıların çalışma ve yaşama alanı olarak kullandıkları stüdyonun ruhunu yansıtan görüntü ve nesneler de ayrıca sunuldu. 



anıtsal ve geçici olan arasındaki karşıtlık

Dış mekâna yayılan ya da açık alana duyarlı özel projelerden oluşan Frieze Sculpture ise, bu yıl Fatoş Üstek’in küratörlüğünde yirmi sanatçının eserini kamusal alanda bir araya getirdi.[5] British Garden, anıtsal ve geçici olan arasındaki karşıtlığa vurgu yapan ve diğer sanatsal üretim biçimleriyle kendini bütünleyen heykel yorumlarıyla donatıldı.

29 Ekim tarihine dek açık kalacak Frieze Sculpture’da iki Türk kadın sanatçı yer aldı. Ayşe Erkmen, Moss Column / Yosun Sütunu adlı çalışmasında, bulunduğu yeri fiziksel çevre olarak kullanan beş metrelik yosunla kaplı bir taş sütunu sergiledi. Kendini yeniden üreten doğal bir durumu kavramsallaştırarak heykel pratiğine yeni anlamlar katan Erkmen; teknik ve yöntem bağlamında sıra dışı bir yaklaşım içinde göründü. Gülsün Karamustafanın Monument for 21st Century / 21. yüzyıl İçin Anıt adlı heykelsi düzenlemesi ise, kırmızı bir kaidenin gövdesine iliştirilen karekod uygulamasıyla ulaşılan bir ekran görüntüsüyle tamamlanıyor. Kırmızının simgesel anlamıyla pekişen bu çok teknikli düzenek, esasen istismar edilen özgürlüklere ilişkin trajik bir bağlama sürükleniyor. 

British Garden boyunca uzanan Frieze Sculpture, aslında Yinka Shonibare’nin zarif kıvrımlara sahip renkli dekoratif heykeli ile Tony Matelli’nin banal bir estetiğinin ürünü olarak duran çıplak erkek heykeli üzerinden yoğun bir ilgi görüyor. Özellikle Frieze London 2023’ü simgeleyen işlerinden biri hâline gelen Yinka Shonibare’nin, Material (SG) IV adlı heykeli, etnik bağlantılarını görünür kılan zengin görsel dokunun sabitlenmesi fikrine dayanıyor. Kendine kültürel bağlamda melez bir kimlik ve konum belirleyen Nijerya asıllı sanatçı, kimlik ve kökenle ilgili sorunlara yönelik yaklaşımıyla bir farklılık vurgusunda bulunuyor. Dış mekânda oluşturduğu dinamik görsellikle, renkli ve desenli bir kumaşla kaplanmış gibi duran bu heykel, çok uluslu kimlikler için geliştirilmiş etkileyici bir metafor olarak karşımıza çıkıyor.    


frieze london: fuardan öteye sürüklenen bir çağdaş sanat ritüeli

Frieze London 2023’ün genel görünümünde; Afrika ve Uzak Doğu kökenli kadın sanatçıların ve siyahi sanatçıların önceliğini her aşamada duyumsamak olası. Bu saptamayı doğrulayacak bir biçimde etnik kimlik ve köken tartışmalarına örnek teşkil eden, farklı malzeme tercihiyle biçimlenen çok sayıda esere yer veriliyor. Açık bir şekilde psikocoğrafya ve biyopolitika tartışmalarıyla bağlantılı; toplumsal cinsiyet, kadın, beden, göç ve doğa gibi belirgin kavramlar ya da başlıklar altında öbeklenen bu eserlerde, tarihsel ve siyasal atıflarla pekişen deneysel ve fantastik bir yapılanma da ayrıca söz konusu.

Sonuçta, Frieze London’ın 2023 edisyonunda üç ayrı alanda çok uluslu ve çok kültürlü bir temsil alanının yaratıldığını belirtmek gerekir. Günümüzde sanatçıların kullandığı anlatım yöntemlerinin genişliğine yapılan vurgunun ve duyumsama farklılıklarının burada öne çıkarıldığı da ayrı bir gerçek. Bu yüzden de Frieze; yaratıcı yaklaşımları kapsayan sanat eserleri üzerinden, sanatın dönüşüm dinamikleri, yaratıcı niteliği, güncel, kültürel ve politik bağlantıları üzerine düşünce üretebileceğimiz önemli bir ortam…


Gülay Yaşayanlar & Mümtaz Sağlam, Copyright © 2023, Tüm hakları saklıdır. / All Rights Reserved.

[1]   1991 yılında yayın hayatına başlayan Frieze dergisinin kurucuları tarafından geliştirilen Frieze London, ilk kez 2003 yılında Londra’da The Regent’s Park’ta düzenlenen bir çağdaş sanat fuarıdır. 2012 yılında Frieze Masters adıyla düzenlenen eşzamanlı ayrı bir etkinlikle güçlendirilen bu organizasyon, zamanla Frieze New York, Frieze Los Angeles ve Frieze Seul edisyonlarıyla geniş bir alana yayıldı. Ayrıca Frieze The Armory Show ile EXPO Chicago’yu da satın aldığı bilinmektedir. Frieze, fuar sürecinde küratörlere alan açan sergilemeleri, sanatçı, küratör, yazar ve koleksiyoncu konuşmaları gibi benzeri kültürel program ve uygulamaları hayata geçiren ilk sanat fuarı sayılabilir. Frieze London, önemli sanat kurumlarıyla işbirliği yaparak kente yayılan büyük bir hareketi planlayarak Londra’nın sanat ortamına büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Frieze Week, 11-15 October 2023, London. [ www.frize.com]

[2]   Londra’da müze, galeri ve kültür merkezlerinde yer alan ve Frieze London’ın etkinlik sürecine denk getirilen çok sayıda nitelikli etkinlikten bahsedilebilir: Tate Britain / Sarah Lucas Happy Gas, Tate Modern / Philip Guston, Tate Modern Turbine Hall / Hyundai Commission / El Anatsui: Behind on the Moon, The Royal Academy of Arts / Marina Abramovic, Whitechapel Gallery / Nicole Eisenman: What Happened, White Cube / Julie Mehretu, Almine Rech / Celebrating Picasso Today: Infinite Modernism, Gagosian / Richard Prince: The Entertainers, Gagosian Open (4 Princelet Street) / Christo: Early Works, David Zwirner / Liu Ye: Naive and Sentimental Painting, Thadeus Ropac Gallery / Daniel Richter: Stupor, Hauser & Wirth / Avery Singer: Free Fall, Victoria Miro / Paula Rego: Letting Loose, Lehmann Maupin / Kader Attia-Mandy El-Sayegh: Disfigurations / October Gallery / El Anatsui: Time Space, Pace / Robert Irwin+Mary Corse: Parallax, Mazzoleni / The Paradox of Proximity, Goodman Gallery / Shirin Neshat: The Fury ve Haywad Gallery / Hiroshi Sugimoto: The Machine

[3]   Artist-to-Artist sergisinde Deborah Anzinger, Simone Leigh tarafından; Mark Barker, Wolfgang Tillmans tarafından; Ayoung Kim, Haegue Yang tarafından; Fabian Knecht, Olafur Eliasson tarafından; Simonette Quamina, Alvaro Barrington tarafından; Vanessa Raw, Tracey Emin tarafından; Wantanee Siripattananuntakul, Rirkrit Tiravanija tarafından ve Carlos Villa ise Anthea Hamilton tarafından önerildi.

[4]   2012 yılında ilk edisyonu gerçekleştirilen Frieze Masters, fuarı bütünleyen en önemli yan etkinlik durumunda. Nathan Clements-Gillespie liderliğindeki Frieze Masters, nadir antikalardan eski ustaların baş yapıtları ile 20. yüzyıla ait temsil değeri yüksek yapıtları bir araya getirerek ziyaretçilerin sanat tarihini yeniden keşfedebilecekleri bir ortam / seçenek yaratmayı hedeflemektedir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Frieze Masters, Editor: Nathan Clements- Gillespie, 11-15 October 2023, London. 

[5]   Frieze Sculpture seçkisinde yer alan sanatçılar: Ghada Amer, Leilah Babirye, Sanford Biggers, Jyll Bradley, Catharine Czudej, Ayşe Erkmen, Yuichi Hirako, Gülsün Karamustafa, Suhasini Kejriwal, Tony Matelli, Louise Nevelson, Temitayo Ogunbiyi, Zak Ové, Li Li Ren, Hans Rosenström, Tomas Saraceno, Yinka Shonibare, Josh Smith, Amy Stephens, Holly Stevenson ve Hank Willis Thomas.