etel adnan’ın resimleri: bir duygusal manifesto

GÜLAY YAŞAYANLAR

“Etel Adnan’ın manzaraları, bir tür alacakaranlığın ışığı şeklinde tanımlayabileceğimiz bir metaforlar silsilesi halindedir. Burada, derin düşünmenin merkeze alındığı, estetik hale gelen bir ilişkisel haritadan söz edilebilir. Etel Adnan’ın çocuksu bir saflıkta ürettiği, neredeyse kavramsal bir şiire dönüşen bu mekânda, renklere felsefî ayarlar verilmesi ilginçtir. Sürekli bitmeyen bir güne, güneşe ulaşmak, yüzeye çıkmak, ışığa doğru yükselme rüyasından söz etmek mümkündür. Ruhsal arınma alanları olarak niteleyebileceğimiz bu resimler, yeni-modern zamanların bir nostaljisi, bir araya gelen düşlerin bir şiiri ya da bir zamanlar tahrip olmuş anıların yarattığı kusursuz ruhsal döküntüleri’dir.



Yakın dönem savaşlarının oluşturduğu yıkımın etkilerine odaklı roman ve şiirlerinden tanıdığımız Etel Adnan; felsefî bir irdeleme alanına dönüşen resimleriyle, yeni dünya düzeninde oluşan mağduriyetlere öncelik veren bir sanatçı olarak dikkatleri çekmektedir. Siyasî ve kültürel platformlarda dile getirilen yozlaşmalara karşı kitleleri uyarmak, hiç kuşkusuz Etel Adnan için çok önemlidir. Özellikle, ekonomik ve kültürel eşitsizliklere rağmen var olmaya çabalayan Doğu coğrafyalarına özgü sapa yollara biraz daha yakından bakmak ve oluşan zihin topografisini iyi algılamak gerekir.

Lübnan’da bir sömürge ortamında büyüyen ve burada oluşan duyarlıkla beslenen isyanı Arap Kıyâmeti’nde dile getiren Adnan; aslında kötülüğü anlatmaktadır. Israrla iktidar gücünün neden olduğu savaşın tehditlerine ve yıkımlara bakmaktadır. Resimlerindeki inşa çabasının ve ışık arayışının buradan kaynaklandığına hiç şüphe yoktur. Adnan’ın sanatının anlam derinliğini bu yüzden savaşlar, kayıplar ve mağdurların diline verilen öncelik oluşturur. Farklı ifade teknikleriyle anlatılan her şey, aslında yenilmeye mahkûm ötekinin dünyasına bir saygı niteliğindedir. Ve bunların tümü, içinde umudu barındıran bir geçirgenliğe sahiptir. Kirlenmemiş bir gökyüzü; Etel Adnan’ın elinde büyüleyici bir şiirsellikle, farklılıkları eriten ve katılaşmış huzursuzlukları ortadan kaldıran bir görselliği barındırır. Özellikle resimlerinde ruhu sakinleştiren bir sadelik, uzlaşma ve düzen fikrini çağrıştıran bir yapı anlayışı söz konusudur.

yeni-modern zamanların nostaljisi

Arap dünyasına ve coğrafyasına özgü kimlik ve kültür sorunlarıyla belirginlik kazanan Etel Adnan’ın sanatında, doğal olarak öteki’yle buluşma arayışı ve barışa duyulan özlem belirleyicidir. Güvenli alandan uzaklaşarak ötekinin sınırlarına girmek ya da empati yoksunluğuyla baş etmek sanki Etel Adnan’ın temel kaygısıdır. Aslında resimlerindeki sıcak atmosfer bunun bir göstergesidir. Dolayısıyla sıcak ve saf renklerle kurgulanan bu resimler, giderilemeyen zihinsel kopuşun simgesel yüzeyleri haline gelmektedir.

Özellikle kıyım ve etnik temizliğe dair yaşanan şeyler, Etel Adnan’ı umutsuzluğa sevk eden önemli hususların başındadır. Bu yüzden dünyaya bakışının karanlık olduğunu söyleyen Adnan’ın resimlerinin tam tersi bir ışıltıyla kaplı olduğunu görmek, sanatçının bugüne dair olan umudu hala canlı tuttuğunun bir göstergesidir. Karanlıktan ışığa giden bu yolda, üreterek zihni bedeller ödemek; ötekine ait asgari yaşam koşullarının gerekliliğini savunmak kaçınılmaz bir durumdur. Tam da bu büzden; sanatçının resimleri, güçlü bir düşünsel altyapının ve umudun, geleceğe yönelik sağlam bir zemin arayışının uzun öyküsüne dönüşmüştür.

Çağdaş bir entelektüelin rüyalarına da temel teşkil eden, politik ve psikolojik enkazların örtüsünü kaldırma, bir labirent ağında sözcükleri ve renkleri en vurucu yerlerde kullanma girişimi, tuhaf ve kaotik bir deneyimin izini taşır. Ruhun çığlığını yakalayan bu sakin ve sessiz anlatıların ardında yatan kılık değiştirmiş haritayı ustaca gösteren Adnan, günümüzde yeni ütopyacı düşler üreten güncel sanatçılardan biridir.

kaybolmuş anıların yarattığı kusursuz ruhsal döküntüler

Harap olan yerleri (tahribatı) tamir etme düşüncesiyle, huzurlu bir dünyaya duyulan özlemi, bu resimlerde hissetmek mümkündür. Duygusal içeriği yoğun olan bu minimal evren; aktarılırken sürekli dönüşen ve her dem anıları çağrıştıran sağlam bir yapısal görüntü içindedir. Belli ki Etel Adnan, ürettiği bu işlerle bir nefes alıp verme ritüeli gerçekleştirmektedir. Resimleri üzerine hermeneutik açıdan yapılan bir okuma girişiminde öncelikle karşılaştığımız şey, biyo-psişik bir yaşantı analizinin, resim üretim dinamiğinin esasını teşkil ettiği gerçeğidir. Bu şekilde kimlik; muhayyileyi bütünleyen farklılık, sürgünde olma hali ve hakikatın kaybıyla tuhaf bir parçalanma haline evrilir. Ve yeni distopian hayallerle kurulan, güncel travmaları şekillendiren zihinsel manzaralar serisi böylece karşımıza çıkar. Etel Adnan da bilmektedir ki, kullandığı sözcükler ve resimlerinde barındırdığı renkler, bu yeni dünya düzeniyle ruhsal düzeyde gerçekleşen bir yüzleşme halinin tasviridir.

Zaten Etel Adnan’ın manzaraları, bir tür alacakaranlığın ışığı şeklinde tanımlayabileceğimiz bir metaforlar silsilesi halindedir. Burada, derin düşünmenin merkeze alındığı, estetik hale gelen bir ilişkisel haritadan söz edilebilir. Etel Adnan’ın çocuksu bir saflıkta ürettiği, neredeyse kavramsal bir şiire dönüşen bu mekânda, renklere felsefî ayarlar verilmesi ilginçtir. Sürekli bitmeyen bir güne, güneşe ulaşmak, yüzeye çıkmak, ışığa doğru yükselme rüyasından söz etmek mümkündür. Ruhsal arınma alanları olarak niteleyebileceğimiz bu resimler, yeni-modern zamanların bir nostaljisi, bir araya gelen düşlerin bir şiiri ya da bir zamanlar tahrip olmuş anıların yarattığı kusursuz ruhsal döküntüleri’dir.

Sanatçının bilinçdışına gösterdiği aşırı özenle bakışlarımızı zapteden, yani Deleuzyen bir bakışla ruhumuzu dindiren ve şizoid bir eşik yaratan bu lirik görsel anlatımlar; ölümlerin, yasların ve hiçbir zaman yok olmayan insanlık suçlarının istiflendiği düzene dair şiirsel bir ağıt’a dönüşmektedir. Unutulmuş geri döndürülemeyen kayıp zamana, kaybolmuş anılara, yok olan coğrafyalara atıflı bir duygusal manifesto halini alan bu resimler; sanki bir mahremiyet metaforu gibi resmin boşluğunu öne çıkarmakta, yüzeyi ise bir şiirsel etkiyle kaplamaktadır. Adnan bunu; hem salt biçim unsurlarını ve renkleri, kirlerinden arınmış saf bir yüzeyle buluşturarak mümkün hale getirmekte, hem de burada modernizmi hedefine alan tarihsel bir eleştiriyi gerçekleştirmektedir. Bu bakımdan söz konusu resimler; bir kefaret örüntüsüne dönüşerek gündelik hayata yansıyan patalojiye önemli bir örnek oluşturmaktadır.

Sonuçta; Etel Adnan, farklı iki ayrı dünyayı tek resimde anlatma çabası içindedir. Doğu-Batı kültür ayrımının mecazları haline gelen biçimler, Arap coğrafyalarına özgü karanlığı ya da umutsuzluğu simgeleyecek bir düzenlemeyle resimde konumlanır. Ayrıca, resimlerde boşlukta beliren küçük koyu lekesel alanlar, çoğu zaman sığınılacak bir yer oluşturma kaygısıyla resmedilen imkânsız yerlere tekabül eder. Bu şekilde; düşlerin ve yok olan kayıp dünyaların ortak hafızadaki yerini alması, Adnan’ın resimlerine yansıyan kare, daire ve eğrilmiş üçgenlerden oluşan mekânsal düzlemi oldukça yüklü, karışık ve bulanık bir öte yer haline getirir. Bir denge-uyum arayışını çözümlemeye çalışan, renk ve biçimlerle çoğu zaman yeni bir evren kurma hayali içinde olan, karşılıklı bağlantıların bir araya gelmesiyle netleşen Etel Adnan’ın resimleri; özdeşlik kurma ve farklılık hallerini benimseyen yeni bir düşünme şeklini ve savunma mekanizmasını önermektedir. Bu yüzden her resmin alt metni farklıdır. Her resim, sanki yeni bir şiirdir…  

Yüzyılın bir tanığı olarak modernist dönem ütopyalarıyla yüzleşen, ayrıca kendi öznellik bildirimlerini irdeleyen Etel Adnan; geçmişe, yok oluşa bir ağıt niteliğinde işler üretmektedir. 20. yüzyılda çoğu sürgünde geçen bir hayata dair, duygusal bakımdan yaralı ve parçalı bir şekilde, tam bir yoğunlaşmaya karşılık gelen şiir ve resimleriyle; hatırlama, düşünme ve üretme eylemiyle direnişini sürdürmektedir.


İzmir, Nisan 2021

ayrıca bknz. https://saglamart.com/etel-adnanin-resimleri-saf-zihinsel-bir-etkinlik-olarak-resim