estetik deneyimin tezahürü ve belirsiz çekiciliği

GÜLAY YAŞAYANLAR

“Genç sanatçıların sanat nesnesinin varoluş nedenselliğini tanımlama gayretini de sınırsız bilginin denetiminde, deneme ve estetik deneyimin yanılma haklarını saklı tutarak değerlendirmeliyiz. Özellikle de sanat nesnesi üretilirken geçicilik ve tasarlanmış olasılık’tan hoşnut sanatçının; psişik dolaşıma hazır ara yüzeylere ya da boşluklara daldıklarını unutmamak gerekir. Burada sanatsal deneyime sinerek onun hedefi haline gelen geçmiş, bilincin tartışmalı ve değişken alanlarından gelen müdahaleler ile yeniden kurgulanmaktadır. Kişinin kendi iç-dünyasıyla giriştiği çelişkili düzende, yeni duyarlılık bildirimlerinin eşiğini tespit etme yeterliliği de bu olguya dahildir hiç şüphesiz.



Genç sanatçıların alternatif arayışlarıyla biçimlenerek bir deney alanına dönüşen sanatsal üretim meselesinde, referansların ağırlıklı olarak duyu(m)lar üzerinden belirlenmesi farklı algıların öne çıkmasının başlıca nedenidir. Buna bağlı olarak bilinçdışı nesneler üzerinden görsel yapıya uzanan ve işleyen dolaysız temsil mekanizmaları, genç sanatçılar için yeni sorgulama imkânlarını da beraberinde getirir.

Burada yaşanan yarı-estetik deneyimlerin, çoğu kez masum arayışlarla netleştiğini unutmamak gerekir. Son derece çarpıcı anlatı yapılarının, ayrıştırılmış ateşli bir huzursuzluk ile birlikte sunulmaları ise, sanki bir zorunluluk hali gibidir. Mikro düzeyde narsisist bireyselciliğe odaklanmış görünen bir kendinin aktarımı eğilimi, tüm mevcudiyetiyle ortadadır. Hatta, bu durum giderek muğlaklaşan deneyimlerin özgürlüğünü talep etmektedir. Gençlerin psişik gerekçelerle üretim alanlarına sızmasıyla belirginleşen kişisel tarihlerine yönelik aşkın bir keşfetme olgusunun da bu bellek akıntısına dahil olduğunu söylemek gerekir.

Deneyim alanlarını eleştirel bağlamda sarmalayan, hapseden ve boşluğa bırakan öznel bilincin tanıklık etme ve dönüştürme gücü, aslında bu tür sorgulamaları ilişkilendirmesiyle ilgilidir. Sanatsal yaratı da bu noktada, yeni arayışların adlandırıldığı ve gerekçelendirilerek kurgusal yapının merkezine konumlandırıldığı, bütüncül bir öte-alan yaratma estetiği’nden ibarettir.

dışavurumcu şeffaflığa dönüşen öznellik deneyimi

Günümüzün karmaşık sanat ortamında, retorikleşen pratikler ve yaygınlaşarak zihinlere kazınan ero-psişik anlatılar karşısında öne çıkardığımız öznelliğin, nasıl bir yol ayrımına işaret ettiğini iyi vurgulamak gerekir. Burada farklılık kaynakları sorgulandıkça önem kazanan duyusal ifade (itiraf?), her sanatçı için yeni bir iktidar ritüeli ve/veya aşırılık içeren bir kimlik cazibesi yaratır. Sanatsal iradeye yön veren ya da kavramsal yapıyı belirleyen bu üretim melankolisi; kısa vadede tutku ve çıkarlarla örülü estetik önerileri ortaya koyar. Ancak öznellik boyutunda yaşantıya dair hikayelerin alıntılanması ve özel ilişki ağlarının psişik inşası, sanat nesnesini kavrayış nedenselliğinin bir kısmına dair bilgileri sunar bize. Bu eğilim, bir yandan yeni temsil araçlarının erişimine kapı aralarken, diğer yandan deneyimlemenin aşırı (ama kısıtlı) öznelci yan anlamlarına da vurgu yapar. 

Duyusal yaşantıya dair kalıplaşmış ve risk içeren anlatıların dışına çıkma eğilimi ise, paradoksal bir düzen kavrayışı ile tüm zamanların çağrışım ve duyum hesaplaşmalarını sürece dahil eden zorlu bir çabadır.  Zaten, anlatı yapısına dair sanatsal olan şeyin ne olduğu sorgusu da, işin hangi estetik duyumlar ve dönüşümler yoluyla gerçekleştiğini soruşturmayla alâkalıdır. Dolayısıyla, problem üretme ve onu muhakeme etme sürecinin kaçınılmaz bir şekilde, duyu(m)lar üzerinden gelişen yeni estetik haz haritaları’na sebep olacağı açıktır. 

ötelenmiş bağlamlarda yaşanan estetik deneyimler

Sanatsal üretimde tanıklık ve kimlik vurgusu bağlamında toplumsal ve kültürel belleği devreye sokan ve yansıtan yaklaşımlar, yine mücadeleci özne’nin ardına düştüğü düzen arayışlarının bir sonucudur. Genç sanatçıların öznellik arayışlarındaki ayrıcalıklı tutumlarına yönelik inandırıcılık tartışması, aslında biriktirdiği anlamlarla olan ilişkilerini ortaya koyar. Her durumda sanat, esasında öznel olanı yansıtan sahici yüzleşmelerin; algı mekanizmalarının (cinsel, siyasal, sosyal ve kültürel atıflar bağlamında) ürettiği söylemlerin hayata geçirildiği fikir projeleridir büyük ölçüde.

Ağırlıklı olarak genç sanatçılarda bir dışavurum alanı olarak örgütlenmiş bulunan duyusal yaşantı içeriğinden söz ederken, bunun kaygan bir zeminde kışkırtıcı bir paranoyaya dönüştüğü gerçeğinin de altı çizilmelidir. Ya da; öte deneyimlerin metaforlarını tercüme ederken, yaşanan duygu karmaşalarının uçucu değişkenliğini de burada vurgulamak gerekir. Hayal gücünün kuşkucu izlenimlerinin bulaştığı bu yol haritası, aslında gizemli bir şekilde yine sanatın nedenselliğine atıfta bulunmaktadır. 

Tam da bu noktada, eğitim yordamıyla bilinçlenen genç sanatçının algılarını kavramlaştırma isteği ve hazzı, karmaşık süreçlerin yan yana gelmesine izin verir. Bu bağlamda kışkırtılan özne, sanatsal olanı tayin etme pratikleri üzerine farklı ve yeni anlatılara gereksinim duyar. Bunlar hiç şüphesiz imgelemin bağımsız dünyasına hakim olan özne için yeni direnme odakları ya da sınırları oluşturur. Dahası kurcalanan sınırlar yeni estetik karakterleri (imgeleri) içine alır ve onların (geçici) otoritesini meşru kılar. 

sınırsız bilginin denetiminde saklı tutulan deneme ve yanılma hakkı

Dışavurumcu bir enerjinin dinamizm kazandırdığı gençliğin estetik deneyimle olan mücadelesi, yeni algı biçimlerinin de ortaya çıkma sebebidir. “Deneyim mücadele edenin canını yakabilir, ama onu umutsuzluğa götürmez”, sözü doğrultusunda bu üretim mantığının şiirsel bir umuda ya da ruhsal bir bütünlüğe ihtiyaç duyduğu kesindir. Deneyimin mutlak alanlarını yoklarken en dokunulmaz ve en düşsel olanı içeri alma/yakalama dürtüsü, diyalektik açıdan yaşama derinden nüfuz edebilme ya da kavrama çabası olarak görülebilir.

Doğal olarak burada, genç sanatçıların sanat nesnesinin varoluş nedenselliğini tanımlama gayretini de sınırsız bilginin denetiminde, deneme ve yanılma haklarını saklı tutarak değerlendirmeliyiz. Özellikle de sanat nesnesi üretilirken geçicilik ve tasarlanmış olasılık’tan hoşnut sanatçının; psişik dolaşıma hazır ara yüzeylere ya da boşluklara daldıklarını unutmamak gerekir. Burada sanatsal deneyime sinerek onun hedefi haline gelen geçmiş, bilincin tartışmalı ve değişken alanlarından gelen müdahaleler ile yeniden kurgulanmaktadır. Kişinin kendi iç-dünyasıyla giriştiği çelişkili düzende, yeni duyarlılık bildirimlerinin eşiğini tespit etme yeterliliği de bu olguya dahildir hiç şüphesiz.

sürecin ve sonucun belirsiz çekiciliği

Genç sanatçıların duyu deneyimlerini kullanma gücü; aslında, içe dönük kuşkuculuğu artıran, çatışmalarla dolu zihinsel yolculuğun ürünü olan bir yeterlilik halidir. Sanatsal üretim potansiyelini açığa çıkaran ve güvenilmez arzu aralıklarına dalan estetik uyaranların örgütlü bir dolaşımından bahsetmek mümkündür burada. Fikrî yapıyı kuran kavramların uygulama düzeyinde aldığı yol ve dönüşüm, yeni ilişkisel anlatılara ve imge arayışlarına tanıklık etmeyi öngörür. Düşünümün sınırları kayganlaşır. Zihinsel karalamalar kendilik deneyimlerine dönüşür. Söylemsel bağlamın sahici öznel algılara tecavüzü ise, post-yapısalcı bir dil yetisinin yeni anlam dokunuşlarını hissettirir bize.

Özetle; öznellik deneyiminde sürekli bir tahayyül kurgusuyla girişilen imkansız denemeler ya da delik deşik edilen bellek anlatıları, yeni sanatsal rollerin dilsel paylaşımını gerektirir. Deneyimin dönüştürdüğü özneye kaçınılmaz bir ayrıcalık yaratan bu dilsel süreç, sonuçta fetişleşen bir örgütlenmenin eksenini oluşturur. Dahası öznel yapıya dair (muğlak) anlam derinliklerine eklemlenen tamamen düşünme ve analiz yetilerinin devraldığı bir ontolojik sorgulama sanatın merkezine oturur. Bu noktada var olma iştihamıza yön veren duyusal çekiciliğin mutlak hassasiyetini itiraf etmek de sanatsal bilincin konumlandırılması adına dikkat çekicidir. Belli ki zihinsel açıdan bir üst metin haline gelen deneyimin estetik tezahürü cazip bir “şey”dir artık… 


Bkz. Deneyimin Ötesi, DEÜ GSF Öğrenci Projeleri Sergisi, Katalog-Kitap, Pera Müzesi Yayını, İstanbul 2012.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/sanat-ve-tasarim-egitimi-bir-yeniden-insa-eylemi