anish kapoor: boşluğa dalan karşı derinlik

GÜLAY YAŞAYANLAR

Anish Kapoor, “sanatçı olarak rolüm ifade etmektir” derken, zihinsel eylem adına gerçekleştirilen gerilim boşluğunu çoktan önceleyen bir tavır içine girmektedir. Burada kendi mistik/fantastik öyküsünü yaratan sanatçı, nasıl ki anlamın derinlikli, gizil boyutunun peşine düşüyorsa; giriştiği algı oyunlarıyla da izleyeni kendi varlığında eriterek, bunaltıcı düzene dair yepyeni yapılanma önerilerinde bulunur.



Anish Kapoor, “White Dark VIII”, 1950. http://www.artnet.com/artists/anish-kapoor/white-dark-viii

Anish Kapoor’un son dönem çalışmalarında çarpıcı biçimde ortaya koyduğu boşlukla alâkalı içsel ve özgün üretimler, aslında genel eğilimlere uymayan radikal algıların bir yorumu – sentezi gibi durmaktadır. Bakıştan daha fazla bir bakma eylemini gerektiren -aynı zamanda Kapoor’un boşluklarını var eden- bu mistik kurgular, seyredenin her yerden içine dalabileceği bir büyü/tılsım olayı gibidir. Bu “büyülü ortama”, ancak varoluşsal bir zevk bize musallat olduğunda katılmak mümkün olur. İzleyenin (bir şekilde) içinde olduğu bu tür özel eylem sahaları; tahayyül olasılıklarıyla beslenen kolektif belleğin bir etkinlik alanına dönüşür adeta.

Anish Kapoor’un 2005 yılında oluşturduğu “İsimsiz” adlı heykelsi çalışmasına bu açıdan yaklaşıldığında; derinlik, boşluk ve doluluğun örgütlenmiş bir şekilde –araçsallaştırılarak- kurgulanışı, büyük oranda sanatçıya özgü yeni yaşam jestlerinin dolaşıma girmesi ve paylaşımıyla ilişkilidir. Bu da ancak verimli bir hayal gücünün varlığıyla mümkündür. Böylesi duygusal bir bağlanma durağının olması, tuhaflık kavrayışına benzer bir özdenetimin ele geçirilmesi anlamına gelir. Girişilen her anlam üretme çabasında, karmaşık izlenimler yaratabilen boşluk yaratma fiili, belki de Anish Kapoor’da ifade etme eylemiyle özdeş hale gelen psişik bir durumdur. Çünkü Kapoor, “sanatçı olarak rolüm ifade etmektir” derken, zihinsel eylem adına gerçekleştirilen gerilim boşluğunu çoktan önceleyen bir tavır içine girmektedir. Burada kendi mistik/fantastik öyküsünü yaratan sanatçı, nasıl ki anlamın derinlikli, gizil boyutunun peşine düşüyorsa; giriştiği algı oyunlarıyla da izleyeni kendi varlığında eriterek, bunaltıcı düzene dair yepyeni yapılanma önerilerinde bulunur.

Deyim yerindeyse “İsimsiz” başlıklı dizi yapıtlarında, bir “tutkulardan arınma” eylemi vaad eden Kapoor, esasında yarattığı gerilimli boşlukta, ya kendi çekim alanını doldurur ya da-beyaz fallik çıkıntıda olduğu gibi- uzamın boşluğuna dalarak karşı derinlikler yaratır.

Belki de sanatçı; izleyenin bilinçdışına nüfuz ederek, uysal hale getirdiği itiraflarla bir iktidar öngörüsü içindedir. Tıpkı, yaratılan “kışkırtıcı derinliğin” insanı harekete geçiren işlerlik alanını tahakküm altına alarak, kolektif belleği sorgulamasında olduğu gibi… Sonuçta, Anish Kapoor’da büyüleyici sırları barındıran gösteren’in, izleyenle nasıl uzlaştığı veyahut hangi simgesel egemenliğe atıfta bulunduğu konusunda bizim de hiç kuşkusuz bulanık itiraflarımız olacaktır.


rh+ Sanart, Sayı: 35, Aralık 2006.