nurullah berk: biçimci irade ve yenilikçi resim düşüncesi

MÜMTAZ SAĞLAM

Nurullah Berk resminde biçimci irade ile gelen esas yenilik, düzlemsi resim düşüncesini, soyutlama esaslı yüzey resmi pratiğiyle ortaya çıkarması, önermesi ve ısrarla bu konsepti sürdürmüş olmasındadır. Resmin bir tasarım hadisesi olarak kavrandığı-kavramsallaştığı bir aşamadır aslında bu. 1950’li yılların ilk yarısında netleşen bu biçimci irade ve yenilikçi resim düşüncesi, doğal olarak resmin dekoratifleştiği bir niteliği de yedeğinde tutmaktadır. Tam da bu aşamada, Berk için konu ya da içerik önemini, önceliğini kaybeder. Böylece; geleneksel nakış resim estetiğine ve görselliğine duyulan ilgi bir anda araçsallaşır. Resim düzleminin inşası, tasarımsal olarak düzlemin görsel bütünlüğüne, derinliği öteleyen biçimci bir varoluşa adanır.Nurullah Berk, getirmiş olduğu esas yenilik, düzlemsi resim düşüncesini, soyutlama esaslı yüzey resmi pratiğiyle ortaya çıkarması, önermesi ve ısrarla bu konsepti sürdürmüş olmasındadır.


Nurullah Berk, “Oturan Adam-Boyacı İbrahim”, 1950, Tuval Üzerine Yağlıboya,60×73 cm. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, https://irhm.msgsu.edu.tr/

d Grubu üyesi Nurullah Berk, 1930’lu yılları takiben dönemin bir çok sanatçısının davranışında gözlenebileceği gibi, cumhuriyetin kuruluş ideolojisi ve kültürel yenilenme programlarıyla ilişkili bir misyon dahilinde hareket eder. Özellikle yeni kavramının gerektirdiği deneysel atılımları gerçekleştirmekten çekinmez. Bunlar daha çok kübist ve konstrüktivist algı önerilerinin peşinde şekillenen görsel dilin inşası ve içerik-konu tercihinde yaşanan değişik tercihler olarak izah edilebilir. Örnekse; d Grubu’nun son etkinliklerinde belirginleşmeye başlayan geleneksel nakış resim estetiğine özgü görselliğin, bu yeni biçim diline uyarlanması Berk için radikal bir girişimdir. Neredeyse tüm sanat serüvenini buradan özgün sonuçlar çıkarmaya adamıştır. Yeni bir biçim dili yaratma düşüncesi; soyutlama, indirgeme ve basitleştirme gibi denemeleri, kübist-konstrüktivist formüllerle uzlaştırma mantığına dayanmaktadır. Dolayısıyla, bu sentezci yaklaşımın pek çok denemede, biçim ve içerik arasındaki mesafeyi kapatacak düzeyde yeterli bir görsel çözüm üretip üretmediği tartışmalı bir durum olarak kalmıştır.

Nurullah Berk’in getirmiş olduğu esas yenilik, düzlemsi resim düşüncesini, soyutlama esaslı yüzey resmi pratiğiyle ortaya çıkarması, önermesi ve ısrarla bu konsepti sürdürmüş olmasındadır. Resmin bir tasarım hadisesi olarak kavrandığı-kavramsallaştığı bir aşamadır aslında bu. 1950’li yılların ilk yarısında netleşen bu biçimci irade ve yenilikçi resim düşüncesi, doğal olarak resmin dekoratifleştiği bir niteliği de yedeğinde tutmaktadır. Tam da bu aşamada, Berk için konu ya da içerik önemini, önceliğini kaybeder. Böylece; geleneksel nakış resim estetiğine ve görselliğine duyulan ilgi bir anda araçsallaşır. Resim düzleminin inşası, tasarımsal olarak düzlemin görsel bütünlüğüne, derinliği öteleyen biçimci bir varoluşa adanır. Ve bu durum, en nitelikli birleşim elde edildiği anda bile; konturlanmış renk alanlarının ilişkisine dayalı ve geometrik soyut düzene özgü bir göreceli bir dinamizmi karşımıza çıkarır.

Nurullah Berk’in deneyci bir ruhla gerçekleştirdiği ve/fakat bir çok örnekte aksadığı görülen soyutlama ve kavramsallaştırma girişiminin, sonraki yıllarda Sabri Berkel ile daha ileri, olgun ve evrensel bir düzeye evrildiği görülür.


İzmir, 2020.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/soyut-ve-soyutlama