enis batur: elma – örgü teknikleri üzerine bir roman denemesi

DERLEYEN: MÜMTAZ SAĞLAM

Michéle Haddad’dan farklı olarak Batur, bir yandan Halil Şerif Paşa’ya bir yaban olarak bakarken, öte yandan ortaya çıkmasına katkıda bulunduğu, ya da her durumda ilk sahibi olduğu Courbet’nin Dünyanın Kökeni resmi üzerine yoğunlaşır. Olayları ve açıklamaları adeta bozuma uğratarak, yeniden kurmayı dener. Her durumda ve sanki; farklı olma ile ötekilik durumunu özdeşleştirerek; şekli ve adı ne olursa olsun bir sürgün hâlini ve psikolojisini deşmeyi ister.


Gustave-Courbet-"Uyku"-1866.jpg

Enis Batur, Elma adlı deneysel romanında Halil Şerif Paşa tarafından sipariş edilen Gustave Courbet’nin iki ünlü eserinden özellikle bahseder. Gustave Courbet, Uyku/La Sommeil, 1866, Tuval Üzerine Yağlıboya,135×200 cm. (Petit Palais, Musée des Beaux-arts de la Ville de Paris) [https://www.parismuseescollections.paris.fr/en/node/226472]

Michéle Haddad’ın 2001 tarihli Halil Şerif Paşa[i] adlı kitabının Türkçe baskısını bir sunu yazısıyla takdim eden Enis Batur; Halil Şerif Paşa[ii] üzerine yapılan kazı’lara, aynı yıl yayınlanan Elma adlı kitabıyla katkıda bulunur. Ancak kapağında ve içerisinde yer alan resimler nedeniyle müstehcen bulunan kitap toplatılır. 2005 yılına dek yasaklı kalır. Haddad’ın anlatısına, düşsel düzleme çekilen deneysel bir yaklaşımla eşlik eden ve farklı bir kitap kurma düşüncesiyle hareket eden Batur; bu denemede Halil Şerif Paşa ve malum koleksiyonuyla ilgili bazı tespitlerin üzerine gider, yeni sorular geliştirir. Ya da, hiç sorgulanmayan bilgiler üzerinde durarak bir kez daha düşünmeyi önerir.


bir yaban: halil şerif paşa

Enis Batur; Halil Şerif Paşa’nın kimliği üzerine ulaşılan bilgilerin yetersizliğinden söz ederek, vurgulanan siyasal kimliğin arkasındaki puslu görüntünün netleşmesi gerektiğini ileri sürer. Haddad’ın kitabı boyunca dile getirilen kişilik belirtileri arasında, devlet adamı ve diplomat olarak Paşa’nın portresi yeterince vurgulanmamıştır. Söz gelimi, kumar tutkusu devlet adamlığını ve siyasi yaklaşımını gölgelemiş midir? Kişisel çıkarlarını devletinkinden üstün tutmuş mudur? Ya da Jön Türklerle, meşrutiyet dönemi Osmanlı yönetimiyle ilişkisinin boyutları nedir? Batur bu gibi soruları yanıtlayacak kişinin kendisi olmadığını belirterek, Halil Şerif Paşa portresi ile Batılının imgelemindeki öteki’yi çakıştırmayı dener. Paris’in toplumsal yaşamında renkli bir figür yaratmış olan Halil Şerif Paşa’nın yabancılığından bahseder. Kişilik özellikleriyle birlikte; hem Paris’te hem de İstanbul’da yaşayan atipik bir yabancı olarak bakar ona…

Gerçekten de Batılı yazar ve araştırmacıların belli ki ayırt edemedikleri bir durumdur Halil Şerif Paşa’nın ötekiliği. O yüzden, tam tersine tipik görme eğilimi içine girerek, bu derece ilginç bir koleksiyonun, doğal biçimde önemli bir sahibi olabileceği mantığını yürütmeleri çok doğaldır. Oysa Halil Şerif Paşa’da bireysel tarihin izini süren, anlam katmanlarını deşen derin bir okumaya gereksinim vardır. Onu Gustave Courbet ile buluşturan gerekçenin ve sürecin nedeni ve anlamı üzerinde oyalanmak gerekir demektedir Enis Batur.[iii]

Öte yandan Halil Şerif Paşa’nın iflası konusu da yanlış değerlendirilmiş bir durumdur Batur’a göre. Viyana günleri göz önüne alındığında, koleksiyonun maddi nedenlerle satılmış olması inandırıcı görünmez ona. Dolayısıyla, Halil Şerif Paşa’yı doğru tanımlamak; onu davranış ve mekân değişimlerine zorlayan psiko-sosyal gerekçelere ulaşmakla mümkün olabilir. Batur, kendi kitabını da bilinenlerle bilinmeyenler arasındaki boşluğu doldurmayı deneyen bir kurgu metne dönüştürerek anlatısını sürdürür. Halil Şerif Paşa’nın Paris’e varışı, Courbet ile bir araya gelişi ya da onları Uyku’ya ve Dünyanın Kökeni’ne götüren muhayyel ama gerekçeli sohbetler üzerine öyküsel denemelere girişir.  

Michéle Haddad’dan farklı olarak Batur, bir yandan Halil Şerif Paşa’ya bir yaban olarak bakarken, öte yandan ortaya çıkmasına katkıda bulunduğu, ya da her durumda ilk sahibi olduğu Courbet’nin Dünyanın Kökeni resmi üzerine yoğunlaşır.[iv] Olayları ve açıklamaları adeta bozuma uğratarak, yeniden kurmayı dener. Her durumda ve sanki; farklı olma ile ötekilik durumunu özdeşleştirerek; şekli ve adı ne olursa olsun bir sürgün hâlini ve psikolojisini deşmeyi ister.


bir elma kuramı

Kitabın sonunda bir elma kuramı olarak okura sunulan bilgi ise; aslında erotik yapıtları içeren koleksiyonun en aykırı parçası olan Dünyanın Kökeni ile; aynı zamanda uyku hâli, yaratılış ve yasak söylemleriyle ilgilidir. Batur, resmin sıra dışı konumunu aslında yaratılış (tekvin) hikâyesi çerçevesinde ele alarak sorgulamaya kararlıdır. O yüzden Elma bir yasak meyve olarak burada, iyi ve kötünün bilgisini, bilme isteğini, kadın cinselliğini ve cinsel organını temsil eder.[v] Dahası Batur; elma kuramını, içinde bulunduğu durumla yani yazma eylemiyle meşgul olmanın sonuçlarıyla da ilişkilendirir. Elma üzerinden kastedilen anlamın, her defasında yasak meyveye el uzatma cüreti ve günâhıyla başbaşa kalma imasını içerdiğini belirtir. Ve sanki elma; tüm zamanlarda, her şeyin kaynağında öylece durmaktadır.


Ayrıca bakınız: https://saglamart.com/halil-edhem-elvah-i-naksiye-koleksiyonu

[i]   Michéle Haddad, Halil Şerif Paşa, “Bir İnsan, Bir Koleksiyon”, Sunu: Francis Haskell, Enis Batur, P Kitaplığı, Çeviren: Elif Gökteke, Aralık 2001, İstanbul.

[ii]   Halil Şerif Paşa (1831-1879), Mısır’da doğmuştur. Mehmet Şerif Paşa’nın iki oğlundan biridir. Fransız tarzı bir eğitim almıştır. Öğrenciliği sırasında sanata ilgi duymuş, Paris’te bulunduğu dönemlerde sanatçılarla tanışmış, tablolar satın alarak,  koleksiyonculuğa başlamıştır. Sadrazam danışmanlığı ve Hariciye ve Adalet Nazırlığı, Paris, Viyana ve Saint Petersburg’da büyükelçiliği  gibi görevlerde bulunmuştur. Zaman içinde resim koleksiyonuna dahil ettiği erotik tablolarla gündem yaratmıştır. Ingres’ın Türk Hamamı (1862), Gustave Courbet’in iki çıplak kadını yatakta gösteren Uyku (1866) gibi eserlerini koleksiyonuna katmış olan Halil Şerif Paşa’nın, Courbet’e 1866’da Dünyanın Kökeni adlı tabloyu da sipariş veren kişi olduğu düşünülür. Lüks yaşam ve kumar tutkusu nedeniyle 1868 yılında zor duruma düşen Paşa, tablolarını 638 bin frank gibi düşük bedelle satmak zorunda kalır ve İstanbul’a döner. (Bknz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Halil_Şerif_Paşa)

[iii]    Enis Batur, Elma (Örgü Teknikleri Üzerine Bir Roman Denemesi), Sel Yayıncılık, Ekim 2001, İstanbul.

[iv] Gustave Courbet, Dünyanın Kaynağı/L’Origine du Monde, Tuval Üzerine Yağlıboya, 46×55 cm. D’Orsay Müzesi Koleksiyonu, Paris-Fransa. Bu tablo, Halil Şerif Paşa’nın malvarlığını kaybetmesinin ardından çıktığı müzayedede antikacı Antoine de la Narde tarafından alındı. Edmond de Goncourt isimli bir kişi tabloyu 1889’da bir antikacıda tesadüfen buldu. Dünyanın Kökeni bu kez Macar koleksiyoncu Baron Ferenc Hatvany tarafından alınıp Budapeşte’ye götürüldü. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Hatvany, tabloyu yağmadan kurtararak yeniden Paris’e taşıdı. Resim, 1955’te bu kez Paris’te gerçekleşen müzayedede 1,5 milyon Fransız Frangına satıldı. Yeni sahibi, psikanalist Jacques Lacan’dı. Lacan ve eşi Sylvia Bataille tabloyu uzun süre evlerinde tuttu. Lacan 1981’de öldüğünde, Fransız Hazine Bakanlığı tablo karşılığında ailenin vergi borcunu silmeyi kabul etti ve Dünyanın Kökeni bugünkü evi Orsay Müzesi’ne (Musée d’Orsay) taşındı. (Bknz. http://www.sanatatak.com/view/sanat-tarihinin-en-gizemli-ikinci-kadini)

[v]   Bknz. https://ezgicemrer.medium.com/enis-baturun-elma-sı-bize-ne-anlatıyor-e1847d29d0ff