wols: lanetlenmiş sanatsal günceler

MÜMTAZ SAGLAM

“Wols, Paris’te geçen ilk yıllarında ağırlıklı olarak fotoğrafla ilgilenir. Bugün bir kısmını görebildiğimiz bu çalışmalarda saçma kavramını öncelikli tutan; nesne/simge ilişkilerini sorgulayan ve bu ilişkiden türeyen trajik anlam üzerine yoğunlaşan bir kurgusallık söz konusudur. Dönemi içinde oldukça yeni bir fotoğraf duyarlığını örnekleyen Wols, şaşırtıcı ve sarsıcı ayrıntılar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Resimlerine de yansıyan psikolojik uzantılı çağrışımları tercih etmektedir. İmgesel düzeydeki figür/nesne düzeni ise, esasta anlamsal çatışmaya ve çelişkiye yönelten, biraz da soyut ve lekesel estetiği önceleyen tatlar içerir. Nesne tekrarları, özgün baskı ve suluboyalarında yakaladığı leke ritimlerinin sanki kaynağı gibidir.”


Wols, (Alfred Otto Wolfgang Schulze, 1913 – 1951)

Stuttgart Dış İlişkiler Enstitüsü’nün 2007 yılında düzenlediği bir organizasyonla yapıtları Türkiye’de sergilenen ve geniş ilgi toplayan Alman sanatçı Alfred Otto Wolfgang Schulze ya da bilinen adıyla Wols (1913 – 1951); sanat yaşamının büyük bölümünü Paris’te geçirmiştir. Kısa süren yaşamında özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu pek çok olumsuzluka karşı karşıya kalan sanatçı; kaçışlarla ve gözaltılarla geçen sıkıntılı dönemlerin telafisi için sanata ve alkole sığınmıştır. 1951 yılında bir gıda zehirlenmesi sonucu hayata veda eden Wols; geride Paris’teki erken dönem fotoğraflarını, savaş sonrası sürece tekabül eden suluboya, desen ve özgünbaskılarını bırakmıştır. Birçoğuna ancak 1970’li yıllarda ulaşılabilen bu yapıtlar, sürrealist esinlerle beslenen, öznelliği ve doğrudanlığı öneren soyut dışavurumcu resim tavrının en içtenlikli ve nitelikli ürünleri arasında sayılır.

Esas itibariyle öyküsel anlatımı sevmeyen Wols; yapıt üretiminde plastik değerleri öne çıkaran ve koruyan, hatta geliştiren bir özgür ve yaratıcı bir iradenin etkisi altındadır. Dinamik karakterli bu soyut dışavurumcu yaklaşım, nihayetinde etkili, derin, sarsıcı ve aykırı bir resim duyarlığını karşımıza çıkarmaktadır. Wols’un yapıtları abject durumları yansıtarak, bize kendimizi yakınlaştıran bir özelliğe sahiptir. Duyarlı ve kırılgan bir tavırla, sistemi ve düzeni dışlayan bir yaşamı önerir. Ruhbilimsel çözümlemlere çok uygun bir yönelimle, belki farkında olmadan entelektüel bir infilakla özdeşleşen jestüel resmin dinamiğini muştular. Sözgelimi, savaş ve toplumsal sıkıntıyı ortak imgelerle ve anlaşılır bir dille ifade etmek yerine; oldukça öznel gerekçelerle buluşturan derin bir içerikle üstü kapalı bir şekilde dışavurur. Desen ve suluboyalarında iyice belirginleşen bu doğal/sansürsüz ve kaba söylemsel tarzı, büyük bir içtenlikle benimser.  Çünkü jestüel resmi ayakta tutan öznel süreçler; düş, düşünce ve karabasanlar, doğal bir akışla, hız etkenini de yanına alarak bir bilinç akışı tekniğiyle yapıta akmaktadır. Dahası; soyut renk ve leke organizasyonları şeklinde karşımıza çıkan bu anlatı normu, belki de kendimize bile itiraf edemediğimiz ero-psişik bir söylemi de, yapıta değer ve önem katan bir aşama olarak üzerine katmanlar. Wols’un yapıtları sıkıntı ve acıyla sıkışan öznenin yaratma sürekliliğinde aldığı ruhsal durumları yansıtan duyarlı ölçeklerdir bu yüzden. Ya da; kötülüğün, bunalımın, lanet okumanın, direnişin estetize edilmiş olağandışı (ve tabii olağanüstü) sonuçlarıdır. Wols; doğal olarak yaşamın kıyısında ölüme yakın bir noktada yer tutmuştur hep. Sınırda yaşanan bu aykırı yaşam ve algılama tercihi, sonuçta eşi bulunmaz bir öncü estetik deneyim olarak dikkatleri çekmiştir. 

Wolls, “İsimsiz”, Siyah-Beyaz Fotoğraf, 1937.

Wols, Paris’te geçen ilk yıllarında ağırlıklı olarak fotoğrafla ilgilenir. Bugün bir kısmını görebildiğimiz bu çalışmalarda saçma kavramını öncelikli tutan; nesne/simge ilişkilerini sorgulayan ve bu ilişkiden türeyen trajik anlam üzerine yoğunlaşan bir kurgusallık söz konusudur. Dönemi içinde oldukça yeni bir fotoğraf duyarlığını örnekleyen Wols, şaşırtıcı ve sarsıcı ayrıntılar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Resimlerine de yansıyan psikolojik uzantılı çağrışımları tercih etmektedir. İmgesel düzeydeki figür/nesne düzeni ise, esasta anlamsal çatışmaya ve çelişkiye yönelten, biraz da soyut ve lekesel estetiği önceleyen tatlar içerir. Nesne tekrarları, özgün baskı ve suluboyalarında yakaladığı leke ritimlerinin sanki kaynağı gibidir. Suluboya ve özgünbaskılarını ise; çoğunlukla merkezî bir kompozisyon anlayışının üzerine inşa eder. Yapıtın orta yerinde bir eksen olarak belirlenen dikey hat, kendi çevresinde titreşen çizgi ve leke oluşumlarıyla nihaî yapısını bütünler. Elde edilen yoğun kütlesel etki, doğrudan psişik süreçlere gerilim ve iç sıkıntısına tekabül eden çağrışımlarla doluşur. Soyut bir anıtsallığın söz konusu olduğu bu etkili çalışmalar, Wols’da tipikleşen estetik kavrayışın bir özeti gibi durur.

wols / lanetlenmiş sanatsal günceler

Bu arada; 1940’lı yıllarda Wols’un resim çalışmalarına da yöneldiği, soyuta kayan çizgilerinin ise, iyiden iyiye dışavurumcu bir karaktere büründüğü görülür. Soyut ve fakat dinamik etkili çizgi yumakları yeni kompozisyon olasılıklarını gündeme getirir. Geri dönüşşüz süreçlerde bir anda şekillenen taşist bir tavır giderek belirginleşir. Okunur imgelerden uzak durarak doğal görünen anonim/amorf yapılar geliştirir. İndirgemede aşırıya giden, ilk ve öncelikli anlamı ötelemeyi öngören salt ve lirik soyut bir temsil söz konusudur burada…

Aslında Wols, bir yandan bilinçaltının önemini kavrayıp, dış dünyayla olan uzlaşımı reddeden, radikal bir anlayışı benimserken; diğer yandan ise, aykırı ve karşı duruşuyla çelişmeyen duygusal bir içeriği de önde tutmaktadır. Daha çok kırılgan bir bilincin yaratıcı dinamikle ortaya koyduğu ve çoğu kez sürreal niteliklerle zenginleşen ruhsal durumları betimler. Sonuçta kendiliğinden beliren bu amorf yapıntılara, informel sanatın özünün sindiği, temel nitelikleri itibariyle Modernizm sonrası sanata yeni açılımlar sunan bir zenginliğin karşımızda olduğu unutulmamalıdır. Wols’un öngörüleri, anlatıya sinen ruhsal içerik ve ağırlıkla özdeş tuttuğu psiko-patalojik boyut, dikkat edilirse 1980’li yıllarda sanatta canlanan yenilikçi ruhun temel dayanaklarından biridir. Bugün; anarşik bir ruhun, ahlâk değerleriyle çatışmalı duran tavrın öncü sanatçılarından biri olarak gördüğümüz Wols’un algı dayatmalarına, düşünce ve inanç sistemine karşı direnişini insanî gerekçelerle başkaldırışını belgeleyen özel çalışmalarıyla yüz yüzeyiz. Bir başka deyişle hüzün ve acıyla harmanlanmış, bilgi ve estetik duyarlıkla biçimlenmiş ve/fakat toplum tarafından açıkça lanetlenmiş sanatsal güncelerle…


https://www.tate.org.uk/art/artists/wols-2164