Bknz. Gerhard Richter, Birkenau, (Detail), 2014 Oil on canvas, each 260 x 200 cm. Catalogue Raisonné 937 /1-2-3-4, (Gerhard Richter Art Foundation tarafından Neue Nationalgalerie, Staatliche Museen zu Berlin’e uzun süreli ödünç verilmiştir.)
GÜLAY YAŞAYANLAR
Bknz. Gerhard Richter, Birkenau, 2014, (Detail), Oil on canvas, each 260 x 200 cm. Catalogue Raisonné 937 /1-2-3-4, (Gerhard Richter Art Foundation tarafından Neue Nationalgalerie, Staatliche Museen zu Berlin’e uzun süreli ödünç verilmiştir.)
Gerhard Richter’in sanatı, nihilist bir savunma mekanizmasının belirlediği varoluşsal kavramlar üzerinde yapılanır. Burada, özellikle karanlığın ve boşluğun yüceltildiği bir görsel ideolojiden bahsetmek mümkündür. Kolektif hafızaya ilişkin kayıtların izini süren, onları dönüştürerek irrasyonel bir düzeni geçerli kılan bu yaklaşım; ayrıca şizoid analizlere, bulanık ve soyut bir temsile yakın durur. Hakiki bir gerçekliğin bileşenleriyle ve sıyrılmış boya parçalarıyla kurulan puslu bir alanda; hareket, sarsıntı ve imha mizansenleriyle temsili bozuma uğratır. Oluşan hasarlı yüzeyler ve soyut örüntüler üzerinden tarihsel travmalara (tıpkı dört resimden oluşan Birkenau Resimleri’nde görüldüğü gibi) dikkatleri çeker.
belleği karartan imgesiz resimler
Birkenau Resimleri, bir soykırımının yok ettiği bedenleri, adeta resim yüzeylerinden söküp çıkaran esaslı bir deneyimin ürünüdür. Burada, gizemli bir şekilde, bir yok oluş olgusuna düğümlenen gerçeklik, katmanlaşmış dinamik bir yüzey-doku sürekliliğinde somutlaşarak, topluca tutulan bir yasın metaforu hâline getirilmektedir. Dolayısıyla bu resimlerin, dönüştürülmüş bir yıkım görselliğine rağmen, ölümü ortadan kaldıran bir aura yaydığı son derece açıktır.
Gerhard Richter’in Holokost ile yüzleştiği bu ayrıcalıklı soyutlamalar, Nazi imha kamplarında çekilmiş fotoğraf karelerinden yola çıkılarak, sanki yok oluşun geçtiği eşikleri ve sesleri duyumsatan travma anlarını bugüne taşır. Ayrıca burada, kolektif bilinçdışının bir arketipi olarak hafızalarda yer eden görüntülerin imgesel dönüşümüyle, savrulan figürlerin birbirlerine karıştığı bir çıplak hayat seremonisini sessizce ve derinden görselleştirir.
Karmaşık ve sıkışık zeminlerde bir sıyırma aygıtı ile girişilen bu psikolojik kazılar; aslında, bir yandan zihinde yaşanan çatışmaların da bir tezahürü, diğer yandan da ortak hafızadan taşan izlerin ya da görüntülerin üzerinin kapatılarak yeniden kurulduğu bir tarih ve hakikat dizilimidir. Dolayısıyla oluşturulan her yüzey, imgelem gücünün bağımsız değişkenleriyle kolektif hafızanın ve yakıcı gerçekliklerin sorunsallaştırıldığı provokatif ve deneysel bir alandır. Ve burada, Richter’in önü alınamaz bir motivasyonla şekillenen tutkulu merak ve özgürlük talebinin, dinamik ve değişken soyutlamalarla tam karşılığı verilmektedir.
Birkenau Paintings (2014), Auschwitz-Birkenau ölüm kampında gizlice çekilmiş dört fotoğrafa dayanır. Bu görüntüler üzerinde çalışmaya başlayan Richter, boyayla müdahale eder, üzerini kapatır. Oluşan katmanları silerek yırtık yüzeyler oluşturur. Bu eylem, tarihsel travmanın kasvetli belgeleri ile yeniden üretilen foto-resim arasındaki görselliğin eşzamanlı ve görkemli karşıtlığı ile uyumu ile sanatçının dönüştürme cüretini yansıtır. Böylece, sanatın kimlik ve kolektif hafıza meseleleriyle hesaplaşma becerisini sorgular. Bu resimlerin altında gizlenmiş tarihi travmanın kasvetli görüntüleri artık görünür olmasa da, bir şekilde hafıza izlerini yansıtan duygu yüklü temsiller olarak tescillenir.
tarihsel bir hesaplaşmanın acı gerçekliği
Öte yandan, Birkenau Resimleri’ne, paradigmaların tersine çevrildiği bir yüzey analizinin sonuçları olarak da bakılabilir. Burada, fotoğraf gerçekliğini aktaran bir modelin yerine, hissediş formlarıyla kurulan simgesel ve soyut bir yapılanma ikâme edilmiştir. Richter’in büyüsü tam da bu derin kırılma anında belirir. Birkenau’dan geriye kalan taşlaşmış gri renk bloklarını sıyırarak oluşturduğu, adeta tarihsel bir hesaplaşmanın acı gerçekliğini anıtlaştıran resimleri bu şekilde ortaya çıkarır. Böylelikle, bir istisna hâlinin hafızalardan silinmeyecek görüntülerini yeniden üreten Richter, çok boyutlu bir hakikati hem barındıran hem de aynı oranda gizleyen bu resimlerde, kendi karmaşasını ve gerilimini de yansıtan dramatik ve etkili bir temsili gerçekleştirir. Ve daha önemlisi; Birkenau’da, işlenen suçların, yaşanan dehşet ve kaosun bir kez deşildiğinde bile, sonsuza dek belleği karartmaya devam edeceğine dair ortak inancı da canlı tutar.
Gülay Yaşayanlar Copyright © Kasım 2025, All Rights Reserved
prof. gülay yaşayanlar Art writer and curator. He has numerous publications on current issues, theoretical debates and prominent artist attitudes in the field of plastic arts. He lives and works in Izmir and London.
PREPARED BY GÜLAY YAŞAYANLAR & MÜMTAZ SAĞLAM
ON GERHARD RICHTER
EXHIBITION / 2021-2022
TWO BOOKS
Buchloh, Benjamin H. D, Gerhard Richter’s Birkenau-Paintings, Monography, Publishe by: Verlag der Buchhandlung Walther König, Hardcover, 40 pages, January 2016, Köln, Germany.
Gerhard Richter, Birkenau-Published by: Walther König, English,Hardcover, 144 pages, February 2016, Köln, Germany.
PAINTING SERIES AND PROJECTS
Richter, 2017 yılında tuval resmi yapmayı bırakır. Bu tarihten sonra desen pratiğine ağırlık verir. A4 kağıtları üzerine çizilmiş-boyanmış bu çalışmalar, renkli mürekkep ve kurşun kalemle üretilmiş bağımsız denemelerden oluşur. Çizimle tutulmuş günlüklere benzer. Sanatçının düşünsel ve duygusal yoğunluğunu doğrudan bir akışla yansıtır. Cetvel, pergel ve başka aletlerin yanı sıra tıpkı resimlerinde olduğu gibi silecek-sıyıracak aletler ya da silgi kullanır. Leke oluşturmak için ayrıca frotaj tekniğine ve çözücü kimyasallara başvurur. Giderek harita görselliğini çağrıştıran, titreşimli konturlarla, silintilerle ve lekelerle dolu; çizimin bir medyum olarak görsel olanaklarını keşfetmeye yönelik bu deneysel yaklaşım, tuhaf bir kendiliğindenliği yansıtır. Hayal gücünün peşinde, algı ve yansıtma arasındaki akışta sıkışmış, orada olmayan şeyleri bulmaya ya da tam önümüzde olanı kaçırmaya devam etmekte gibidir.
Strip-Tower (2023), Richter’in resim, fotoğraf, dijital reprodüksiyon ve soyutlama alanındaki altmış yıllık araştırmalarını genişleten bir projedir. Şerit Resimler serisini 2010 yılında geliştirmeye başlayan sanatçı, fotoğraflanan ve taranan Soyut Resim 724-4 adlı eserini, dijital ortamda iki şeride, ardından dört, sekiz, on altı ve otuz iki şeride bölerek yatay ve dikey şeritlere dönüştürdü. Tablonun dikey şeritleri yatay olarak gerildi ve alüminyum üzerine lamine edilerek pleksiglas ile kaplandı. Strip-Tower’i oluşturan renkli çizgili seramik karolar, kesişen dik panelleri kaplayan yoğun bir kompozisyondur. Bu çalışma esasında, Richter’in yansımalar, sistemler ve tekrarlar fikrine olan süregelen ilgisini temel alır. Sanatçının altmış yılı aşkın süredir pratiğini meşgul eden resim, fotoğraf, dijital reprodüksiyon ve soyutlama ile öz-inceleme yaklaşımının bir simge anıtına dönüşmüştür. [https://www.serpentinegalleries.org/whats-on/gerhard-richter-strip-tower/]
Gerhard Richter tarafından 2006 yılında tasarlanan bir dizi resim, Amerikalı deneysel besteci John Cage’in adını alır. Cage resimleri, kademeli ve katlı boyama ve silme işlemlerinin bir sonucudur. Yüzeyleri, silinmiş ve kazınmış izlerle, fırça darbeleriyle ve narin ve akıcı olduğu kadar, daha kaba ve katı da görünebilen boyalı alanlardan oluşur. John Cage’in ortam sesi ve sessizlik hakkındaki fikirlerine ilgi duyan Richter, bu seride radikal bir davranış sergilemiş, ellerini kullanmayı reddederek ünlü sileceğini devreye sokmuştur. Richter, ayrıca 2020 yılında, bu serinin etkilerini sürdüren altı parçalık bir baskıresim serisini de oluşturmuştur. Hem boyalı hem de basılı hâliyle Cage resimleri, renklerin duygusal etkilerinin sorgulandığı, dinamik beden hareketleriyle doğaçlamaya dönüşen boyasal bir süreci buluşturulduğu önemli bir seridir.
Richter’in Strip (Şerit) resimleri, kariyerinin son dönemlerinde ortaya çıkan özgün ve kavramsal bir seridir. Soyut çalışmalarından oldukça farklıdır. Soyut resimlerinin dijital fotoğraflarından hareketle, ince renkli şeritlere dönüştürülmesinden oluşur. Strip/şerit resim serileri, zaten soyut olan bir resmin daha da soyutlanması işlemidir. Richter burada imgenin dönüşümü ve veri kaybı ya da kazanımı meselesi üzerinde durmaktadır. Sanatçının elinin tamamen ortadan kalkması anlamına gelen bu yeni resim pratiği, renkli dikey ya da yatay çizgilerden oluşan, optik titreşimli görsel yapılar üretmektedir. Öte yandan 2011 yılında başlayan bu resim serisi, Richter’in sanat yapma sürecine dair düşüncelerinin en radikal ifadelerinden biri olarak kabul edilir. Resmin ne olduğu, sanatçının rolü ve dijital çağda imge üretimi gibi temel sorunlar üzerine derinlemesine bir sorgulama içerir.
4900 Colours, göz alıcı kaleydoskopik renk tabakaları oluşturmak için ızgara biçiminde rastgele düzenlenmiş parlak monokrom karelerden oluşur. 25 renkli kareden oluşan 196 kare panel, büyük ölçekli tek bir parçadan çok sayıda küçük resme kadar çeşitli varyasyonlarda yapılandırılacak şekilde tasarlanmıştır. Richter, Serpentine Galerisi için 2008 yılında özel olarak 49 resimden oluşan bir versiyon geliştirmiştir. 4900 Renk, kısmen Richter’in İkinci Dünya Savaşı sırasında yıkılan vitrayların yerine geçen Köln Katedrali’nin güney transept penceresi tasarımından doğmuştur. 4900 Renk konseptinin gelişiminde önemli rol oynamıştır . 4900 Renk’in gelişimi, Richter’in ilk serisini 1966’da, boya üreticileri tarafından üretilen endüstriyel renk kartelalarını büyük ölçekte kopyalayarak oluşturduğu ızgara resimlerinden de etkilenmiştir. Fotoğraf resimlerinde olduğu gibi, buluntu malzemeyi kaynak olarak kullanması, sanatçının öznel kompozisyon tercihlerini ortadan kaldırmıştır; ancak Renk Kartelası Resimleri bunu bir adım öteye taşıyarak, konu veya temsili amaç arasındaki hiyerarşiyi ortadan kaldırmış ve eşitlikçi bir sanat dili yaratmak için renge odaklanmıştır.
Gerhard Richter’in resimsel temsilin doğası üzerine gerçek anlamda yansımalar içeren cam ve aynalı eserler üretmiştir. Görüntü gerçekliğini yeniden üretmek ya da renkler, dokular, teknikler ve jestlerle denemeler yapmayı sürdürmek için sanatçı bu malzemelerin olanaklarını keşfetmeye çalışır. 1967 yılında ilk cam eserlerini verir. Böylece, temsil ve algı tartışmalarıyla ilgili yeni bir çalışma ve düşünme alanı açar. Sözgelimi, 11 Panels (2004) adlı heykel, malzemenin hem içinden bakılabilme hem de yansıtma özelliğini kullanır. Duvara farklı açılarda yaslanmış her bir cam levhanın şeffaflığı, yansımaları çarpık şekiller halinde çoğaltır ve izleyici esere yaklaşıp uzaklaştıkça bu şekiller sürekli değişir. Bulanıklaştırma etkisi, Richter’in figüratif resimlerinde görülen etkiyi anımsatır.
GERHARD RICHTER
Gerhard Richter (d. 1932) Almanya’nın Dresden kentinde doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini Waltersdorf’ta geçirdi. 1951-1956 yılları arasında Dresden Hochschule für Bildende Künste’de sanat eğitimi aldı. 1959’da Batı Almanya’nın Kassel kentinde düzenlenen Documenta II’yi ziyaret etti ve bu deneyim, sanatçıya sanatsal yönelimini değiştirme konusunda ilham verdi. 1961 yılında Doğu Almanya’yı terk etti. Düsseldorf’taki Staatliche Kunstakademie’de yeniden öğrenim gördü. 1972 yılında, Venedik Bienali’nde Almanya’yı temsil tek başına temsil etmek üzere seçildi. Pek çok tanınmış galeri ve müzede kişisel sergi düzenleyen sanatçı; fotoğraf-resim ilişkisinden türeyen, üslûp geçişkenliği içinde son derece karmaşık görünen çok ve çeşitli eser üretmiştir. Sanatın temsil meselesine ve maddi gerçekliğine derinlemesine bakan sanatçı, Köln’de yaşamakta ve çalışmaktadır. (Photo: Timothy Greenfield Sanders)
GUIDE / 2021-2025 YAYINLANDI
saglamart; dinamik bir anlayış ile hareket eden, kültür-sanat ortamındaki olay ve olgulara, sanatçı tavırlarına, yapıtlara ve yayınlara odaklanan bağımsız bir yayın etkinliğidir. Tüm hakları saklıdır. Görüntü ve yazılar izinsiz kullanılamaz. / saglamart is an independent publishing initiative driven by a dynamic vision, focusing on events and developments in the cultural-artistic landscape, artist perspectives, works, and publications. All rights reserved. Images and texts cannot be used without permission.
