turan erol: bir içsel bütünleşme hali

MÜMTAZ SAĞLAM

“Turan Erol’u sadece tercih ettiği renk (mavi) ve doku ilişkileriyle yetinen ortak bir üslûp hareketinin temsilcisi olarak nitelemek, ona atfedilen lirizm bağlantılı bu özel duyumsamayı eksik ve yanlış anlamamıza neden olur. Çünkü bu yaklaşım, resmin mevcut türsel zenginliğine bu biçimleme dinamizmini yansıtması nedeniyle farklıdır.”


Turan Erol, “İsimsiz”, 1987, Tuval Üzerine Yağlıboya, 70×95 cm. Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi Koleksiyonu.

Turan Erol’un dış dünya ile yüzleşme girişimi belirli ayrıcalıklar içerir: 1960’lı yıllarda başlayan ve soyut-lekeci bir renk algısı üzerinde temellenen biçimlendirme yaklaşımı, kendi özgün dinamikleriyle süreklilik gösteren bir gelişim dinamiğinin ürünü olarak görülebilir. Yenilikçi karakterini korumasına rağmen yöresel aidiyetini de belirgin kılan bu anlayış, aslında Türkiye’de resim sanatının hesaplaşmakta olduğu tarihsel sentez iradesinin, bir üst-bilinç aralığında elde ettiği birikim ve katkılarla netleşir. Bu dolayımda yoğunlaşan içerik, pek çok sanatçının ayağına dolanırken, Turan Erol’da yeni bir inşa fikriyle, özgün bir plastik dönüşümle bir yüzey dinamizmiyle farklılaşır ve kendine yeni bir dil-söylem alanı açar. Resim yüzeyine taşıdığı katmanlı boya yoğunluğu, renkçi ve dışavurumcu bir karakteriyle ayrıcalıklı bir konuma evrilir.

Ancak; Erol’u sadece tercih ettiği renk (mavi) ve doku ilişkileriyle yetinen ortak bir üslûp hareketinin temsilcisi olarak nitelemek, ona atfedilen lirizm bağlantılı bu özel duyumsamayı eksik ve yanlış anlamamıza neden olur. Çünkü bu yaklaşım, resmin mevcut türsel zenginliğine bu biçimleme dinamizmini yansıtması nedeniyle farklıdır. Soyut ve lekeci duyarlığı, aşkın bir betimleme gücüne dönüştürmesiyle ayrışır. Ya da, her anlatıya çarpıcı bir görsel düzen yaratacak şekilde uygun karşılık bulan, üstelik uzun yıllar boyunca bunu koruyan bir iradenin ürünü olaması bakımından da ayrı bir bakışı hak etmektedir.

figüratif bir dil-söylem alanı

Özetle; Erol, tuval karşısında 2000’li yılların eşiğinde bile farklılığını koruyan, güncel plastik beklentilere yanıt veren yeni bir betimleme yaklaşımı içindedir. Görsel kültürle her durumda uzlaşan bu irade; resmin imgesel bütünlüğe zarar vermeyen bir soyutlama düzeyinde gerçekleşmeye devam etmektedir. Bu haliyle hem yüzey resminin düzlemsi karakterine uyarlık gösterir, hem de dış-dünya ilişkilerini olanaklı kılan figüratif bir dil-söylem alanını kendine yakın tutmayı bilir. Bu yüzden, Turan Erol’un nesneye ve figüre yönelik ilgisinde ortaya çıkan özgün betimleme yaklaşımı, duygusal gerekçelerle şekillenen bir bakışın izlerini taşır.

Soyut ve lekeci karakteri ile süreklilik gösteren bu duyarlığın ürünü olarak Turan Erol resmi; tür, tema ve konu değişkenlerine bağlı kalmadan post-romantik bir mikro evren yorumunu sunar izleyene…


ayrıca bakınız: https://saglamart.com/turan-erol-dag