mahmut cûda: (buğulu) gerçekçi bir yorumun peşinde

MÜMTAZ SAĞLAM

“İlk dönemlerinde hareketli bir resimsel oluşumun peşine düşen Mahmut Cuda, zamanla nesne ve figürlerin gerek renk, gerekse biçimsel değerlerini mutlak bir gözlemcilikle betimlediği, kendi ölçülerini geliştirmiş olduğu bir idealizmi benimsemeye başlar. Cûda’nın uzun süreli sanat yaşamının giderek değişmez tarzı olan bu mutlak gerçekçi yaklaşım, teknik mükemmelliğe sırtını dayayan, buğulu bir atmosfer içerisinde kendi düşsel dünyasını yaratan tasavvurlara dönüşür.


Mahmut Cuda, “Heykelli Natürmort”, 1960, Tuval üzerine Yağlıboya, 63×54 cm. İstanbul Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu. https://irhm.msgsu.edu.tr/

Mahmut Cûda, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin en etkin üyelerinden birisidir. Türk Resim Sanatı’nın tanıtılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilip özgünleştirilmesi adına bir çok önemli etkinliği gerçekleştiren bu birlik hareketi; bilindiği üzere resimde figür ve nesnelerin hacim değerlerini üç boyutlu bir mekân kurgusunda etkili görsel ve duygusal özellikleriyle ifade etmeyi hedeflemektedir.

Gerçekten de Türk Resmi’nde modernizmle alâkalı kaygılar doğrultusunda köklü bir değişimin yaşanmaya başladığı bu süreçte Cûda; biçimsel açıdan sağlam, net ve ifadeci nitelikleri öne çıkarılmış bir resmi örneklemektedir. İlk dönemlerinde hareketli bir resimsel oluşumun peşine düşen sanatçı, zamanla nesne ve figürlerin gerek renk, gerekse biçimsel değerlerini mutlak bir gözlemcilikle betimlediği, kendi ölçülerini geliştirmiş olduğu bir idealizmi benimsemeye başlar. Cûda’nın uzun süreli sanat yaşamının giderek değişmez tarzı olan bu mutlak gerçekçi yaklaşım, teknik mükemmelliğe sırtını dayayan, buğulu bir atmosfer içerisinde kendi düşsel dünyasını yaratan tasavvurlara dönüşür.

Sanatçının özellikle 1940’lı yıllarda sistemli bir şekilde yöneldiği, kurgusal nitelikli ölüdoğa çalışmaları, esasında içerdiği özel ve seçilmiş nesnelerle kendine yeni anlam aralıkları yaratmak ister. Yapısal kavramaya ve biçimlemeye ilişkin çok net tespitler içeren iyi hesaplanmış bu kompozisyonlarda; dönemin ön plana çıkardığı estetik kaygıların ötesinde, kendi resim dünyasını yaratmaya çalışan bir tavrın plastik ideallerini de yansıtan özel yorum deneyleri karşımıza çıkar. Söz konusu ölüdoğa çalışmalarında çocuksu ve mutlu bir dünya görünüşünün simgesi olabilecek oyuncaklara ya da biblolara rastlamak mümkün iken, bir diğerinde (Türk Resim Sanatının minimal kurguya dayalı en ilginç ölüdoğa çalışmasında) bir T cetveli ile yüz yüze gelmek olasıdır.


Bkz. Mümtaz Sağlam, TCMB Sanat Koleksiyonu 1, TCMB Yayını, Ankara, 2002.

Mahmut Cûda (1904 -1987) / 1918 yılında Darüşşafaka’dan mezun oldu. Aynı yıl Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydolarak Hikmet Onat ve İbrahim Çallı Atölyelerinde öğrenim gördü. 1923 yılında kendi olanaklarıyla Münih’e gitti ve Hans Hofmann atölyesinde bir yıl kadar çalıştı. 1924’de düzenlenen Avrupa sınavında başarılı olarak, Paris’te Lucien Simon Atölyesinde dört yıl süreyle öğrenim gördü. 1929 yılında kısa bir süre Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalıştı. Daha sonra Bursa Kız Öğretmen Okulu’na resim öğretmeni olarak atandı. 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kartograf olarak çalışmaya başlayan sanatçı, 1969’da bu görevinden emekli oldu. 1987 yılında vefatından bir süre önce, Mimar Sinan Üniversitesi tarafından “Fahri Profesör” unvanı ile onurlandırıldı.

ayrıca bakınız: https://saglamart.com/oludoga