burhan doğançay: yeni kurgular ve olasılıklar

MÜMTAZ SAGLAM

“Burhan Doğançay’ın sanat tavrında; kavramsallaşan bir modelin inşası, boşluğu boyutlandıran ve ara yüzeyleri tasarımsal bütünlüğe dahil eden bir güçlü bir resim fikri mevcuttur. Basit görünen bir biçimleme işleminin sonucu gibi duran bu resim üretimi, görsel kültüre ve belleğe ciddi bir katkı sağlamakta ve düz-yüzeyin idealizmine hizmet eden, ona boyut ve derinlik kazandıran bir metafora dönüşmektedir.

Burhan Doğançay, “Kurdela”, 1979, Tuval üzerine Yağlıboya.

Burhan Doğançay, aslında 1960’lı yıllardan itibaren kent hayatı ve kültürüne ilişkin iz ve dokulara odaklanan, duvar yüzeylerine ve afişlere ilgi duyan tasarımsal işleriyle çarpıcı bir çıkışı gerçekleştirir. New York’ta biçimlenen bu soyut ve dekoratif gösterimin bir sokak sanatı hüviyeti içerisinde   duvar yüzeyinde saklı duran estetik varyasyonları keşfetmenin, kesitler halinde yeniden üretmenin peşindedir. Katmanlı dokuya sahip duvar yüzeyleri ya da yırtılmış afişlere ilişkin görsel durumlar, dokular, izler ve yazılar, güçlü bir dinamik kaynak olarak Doğançay’ın dikkatini çekmektedir.

Giderek soyut, yüzeysel ve tasarımsal bir hâl alan Doğançay’ın duvar etütleri, seçilmiş renkler ve oluşturulan ışık-gölge ve derinlik etkileriyle basit ve o ölçüde dingin ve dengeli bir kesit olarak görünürler. Bir Pop Art versiyonu olarak ortaya koyulan bu resim-tasarım ürünleri yarattığı duygusal etkilerle biraz farklılaşır. Doğulu bir bakışın izlerini de taşıyan bir yorum ayrıcalığıdır bu. Türk sanat ortamında bu biçimsel yeni görsel dilin yadırganmamasının bir nedeni de bu lirizmle açıklanabilecek değişimdir. Kısa sürede afiş yırtılmalarından kaligrafik etkiye bürünmüş gölge efektleriyle buluşmak bu yüzden hiç yadırganmaz. Yırtılmış afiş efektinin yol açtığı lirizm, kaynağın taşıdığı geçici ve katmanlı dokuyla ters orantılı bir zarafet içinde sunulur. Kültürel belleğe ve kent hayatına ilişkin bir iz; kolajlanan yüzeyler, resimselleşerek etkili bir derinlik izlenimine dönüşür.

1970’li yılların sonunda netleşen Doğançay’ın bu yorumu, Türk sanat ortamı için oldukça yeni bir resim-tasarım hadisesidir. Farklı bir soyut öngörü ve bakış esprisine dayalıdır. Bir yandan fotoğrafik görüntülerin bir kaynak-araç haline getirilmesi, diğer yandan kolajı meşrulaştıran kayda değer ve neredeyse steril bir sonucun, ve sergilenen performansın etkisi burada belirleyicidir.

Doğançay’ın yüzeyleri, aslında gerek renk, ışık ve gölge oluşumlarının güç kazandırdığı derinlik yanılsaması ile tamamlanan bir basit kuruluma dayanır. Dolayısıyla burada resmin tüm enerjisini yaratan derinlik yanılsamasının bir temsil sorunu ve yeniliği olarak taşıdığı anlam önemlidir. Düz yüzeye eklenen bu oyunsu ve tasarımsal yırtık, delik ya da yarık; klasik betimleme yaklaşımını reddeden bir yaklaşımla ama o ölçüde grafik bir özenle bu etkiyi tesis eden bir resimsel duruma dönüşmektedir. Burada; kavramsallaşan bir modelin inşası, boşluğu boyutlandıran ve ara yüzeyleri tasarımsal bütünlüğe dahil eden bir güçlü bir resim fikri mevcuttur. Basit görünen bir biçimleme işleminin sonucu gibi duran bu resim üretimi, görsel kültüre ve belleğe ciddi bir katkı sağlamakta ve düz-yüzeyin idealizmine hizmet eden, ona boyut ve derinlik kazandıran bir metafora dönüşmektedir.


ayrıca bakınız: http://www.dogancaymuseum.org/